Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/1323
Karar No: 2021/314

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1323 Esas 2021/314 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/1323 E.  ,  2021/314 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 342-116

    Sanık ... hakkında olası kasıtla öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın TCK’nın 81/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.03.2014 tarihli ve 342-116 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 02.03.2016 tarih, 2723-949 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
    Daire Üyesi ...; "Maktul ..."ın çalıştığı iş yerinde ... adlı kıza duygusal yakınlık duyduğu, aynı iş yerinde çalışan ve maktulün yakınlık duyduğu ..."yi işe alan ..."un da ... ile duygusal bağ oluşturduğu, maktulün bu durumdan olumsuz yönde etkilendiği, intihar etmeyi düşündüğü, suça sürüklenen çocuk ..."in de ... adlı kızı sevdiği, ilişkilerini sürdürmek istediği sırada iş yerinde çalışan ..."un ..."nin annesine aleyhinde konuşması ve ..."nin de suça sürüklenen çocuk ..."dan ilişkisini koparması nedeniyle suça sürüklenen çocuk ..."nın moralinin bozulduğu, olay günü saat 19.00 sırasında morali çok bozuk olduğu gözlenen maktul ..."un suça sürüklenen çocuk ... ile görüştüğü, maktul ve suça sürüklenen çocuk ..."nın birlikte sevdikleri kızların kendilerinden uzaklaşmasına içerleyerek intihar etmeyi düşündükleri ve suça sürüklenen çocuk ..."nın kullandığı araçla nehre düşerek maktulün boğularak ölümüyle sonuçlanan olayda;
    Olay tarihinde maktulün 18 yaşını bitirmiş olduğu, suça sürüklenen çocuk ..."nın 15 yaşını yeni bitirdiği, maktulün benzer nitelikte kız meseleleri nedeniyle suça sürüklenen çocuk ... ile baş başa görüştükleri, maktulün annesi ile helalleşerek bir daha gelmeyeceğini ifade ederek evden ayrıldığı, suça sürüklenen çocuk ..."nın da bir not bırakarak babasına ait araçla ... Nehri"ne aracı sürmesi sonucu aracın nehir sularına gömülerek maktulün boğularak öldüğü, suça sürüklenen çocuk ..."nın tanık ..."un da yardımıyla sudan çıkarak kurtulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    Suça sürüklenen çocuk ... ve maktulün ası, ateşli silahla birbirlerini ateş etmesi gibi mutlak ölümle sonuçlanabilecek bir intihar tipini seçmedikleri, aracın nehir sularına sürülmesi eyleminin mutlak suretle ölümle sonuçlanmasının mümkün bulunmadığı, suça sürüklenen çocuk ..."nın bu olaydan sağ olarak kurtulduğu, aracın ön kapı camlarının her ikisinin de açık vaziyette olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde;
    Suça sürüklenen çocuk ..."nın babasına ait aracına nehir sularına sürmesi sonucu ölümle sonuçlanacağını öngörebilecek konumda bulunduğu, araç ön kapılarını da açık tutmak suretiyle suda boğulmadan kurtulma ihtimalini de gözeterek sonucu öngörmesine rağmen istemediği, oluşabilecek ölümün olursa olsun mantığıyla hareket ederek fiilini olası kast altında işlediği olayda, TCK"nın 81, 21/2 ve 31/3. maddeleri ile cezalandırılması görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşünün suçun doğrudan kasıt ile işlendiğine dair Yerel Mahkemenin mahkûmiyet hükmünü onanmasına dair görüşüne açıklanan nedenlerle katılmıyorum." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.06.2016 tarih ve 185515 sayı ile;
    "...1- Suç vasfının tespiti açısından Yerel Mahkemece olay yerinde keşif icra edilmeden eksik inceleme ile karar verilmiştir.
    2- 5237 sayılı TCK"nın 84/1. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere "Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi" olarak açıklanmış ve devamı olan 2. fıkrasında ise "İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Suça sürüklenen çocuk kendisi intihara karar verdikten sonra maktul ..."u da intihar için ikna etmiş, maktulü teşvik ederek, intihar kararını kuvvetlendirmiş, devamında da intiharına yardım ederek 5237 sayılı TCK"nın 84/1. maddesi delaleti ile aynı Yasa"nın 84/2. fıkrasındaki suçu işlemiştir.
    3- Yerel Mahkemenin kabulüne göre de; karşı oy kullanan Yüksek Yargıtay 1. Ceza Daire Üyesi ..."nin hükmün TCK"nın 21/2. maddesi yönünden bozulması gerektiğine ilişkin açıklamasında belirttiği üzere;
    Maktul ..."ın çalıştığı iş yerinde ... adlı kıza duygusal yakınlık duyduğu, aynı iş yerinde çalışan ve maktulün yakınlık duyduğu ..."yi işe alanın da ... ile duygusal bağ oluşturduğu, maktulün bu durumdan olumsuz yönde etkilendiği, intihar etmeyi düşündüğü, suça sürüklenen çocuk ..."in de ... adlı kızı sevdiği, ilişkilerini sürdürmek istediği sırada iş yerinde çalışan ..."un ..."nin annesine aleyhinde konuşması ve ..."nin de suça sürüklenen çocuk ..."dan ilişkisini koparması nedeniyle suça sürüklenen çocuk ..."nın moralinin bozulduğu, olay günü saat 19.00 sırasında morali çok bozuk olduğu gözlenen maktul ..."un suça sürüklenen çocuk ... ile görüştüğü, maktul ve suça sürüklenen çocuk ..."nın birlikte sevdikleri kızların kendilerinden uzaklaşmasına içerleyerek intihar etmeyi düşündükleri ve suça sürüklenen çocuk ..."nın kullandığı araçla nehre düşerek maktulün boğularak ölümüyle sonuçlanan olayda;
    Olay tarihinde maktulün 18 yaşını bitirmiş olduğu, suça sürüklenen çocuk ..."nın 15 yaşını yeni bitirdiği, maktulün benzer nitelikte kız meseleleri nedeniyle suça sürüklenen çocuk ... ile baş başa görüştükleri, maktulün annesi ile helalleşerek bir daha gelmeyeceğini ifade ederek evden ayrıldığı, suça sürüklenen çocuk ..."nın da bir not bırakarak babasına ait araçla ... Nehri"ne aracı sürmesi sonucu aracın nehir sularına gömülerek maktulün boğularak öldüğü, suça sürüklenen çocuk ..."nın tanık ..."un da yardımıyla sudan çıkarak kurtulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    Suça sürüklenen çocuk ... ve maktulün ası, ateşli silahla birbirlerini ateş etmesi gibi mutlak ölümle sonuçlanabilecek bir intihar tipini seçmedikleri aracın nehir sularına sürülmesi eyleminin mutlak suretle ölümle sonuçlanmasının mümkün bulunmadığı, suça sürüklenen çocuk ..."nın bu olaydan sağ olarak kurtulduğu, aracın ön kapı camlarının her ikisinin de açık vaziyette olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde
    Suça sürüklenen çocuk ..."nın babasına ait aracına nehir sularına sürmesi sonucu ölümle sonuçlanacağını öngörebilecek konumda bulunduğu, araç ön kapılarını da açık tutmak suretiyle suda boğulmadan kurtulma ihtimalini de gözeterek sonucu öngörmesine rağmen istemediği, oluşabilecek ölümün olursa olsun mantığıyla hareket ederek fiilini olası kasıt altında işlediği olayda, TCK"nın 81, 21/2, 31/3 maddeleri ile cezalandırılması görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşünün suçun doğrudan kast ile işlendiğine dair yerel Mahkemenin mahkûmiyet hükmünü onanmasına dair görüşüne açıklanan nedenlerle katılmıyorum. Diyerek muhalefet şerhi yazmıştır.
    Açıklanan nedenlerle eylem, 5237 sayılı TCK"nın 81. maddesindeki kasten öldürme suçu değil, TCK"nın 84. maddesindeki intihara yönlendirme suçunu oluşturduğundan, hükmün bozulması yerine, aksi görüşle onanmasına karar verilmesi kanuna aykırıdır." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.09.2016 tarih, 4405-3286 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanık hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının,
    2- Eksik araştırmayla hüküm kurulmadığının kabulü hâlinde, sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu mu yoksa intihara yönlendirme suçunu mu oluşturduğunun,
    3- Kasten öldürme suçunu oluşturduğunun kabulü hâlinde, sanık hakkında olası kasıt hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının,
    Belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    06.10.2012 tarihinde saat 18.30"da düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 13.00 sıralarında 155 hattını arayan bir şahsın Eski Dereköyü yolu, Demir Köprü mevkisinde ... Nehri"ne bir aracın düştüğünü bildirmesi üzerine olay yerine gidildiği, su altı ekibinin çağrıldığı, saat 13.45 sıralarında sivil savunma ve su altı dalgıç ekibinin geldiği, saat 14.30 sıralarında nehrin içindeki araca ulaşıldığı, araç içerisinden ... isimli kişinin nehir kenarına çıkarıldığı, 112 Acil Sağlık ekibi tarafından müdahale yapıldığı ancak kişinin eks olduğunun anlaşıldığı, dalgıç ekiplerinden alınan bilgilere göre aracın, kıyıdan yaklaşık 10 metre ileride, suyun yaklaşık 5 metre dibinde, ters dönmüş vaziyette, aracın ön kısmının kıyıya bakar hâlde görüldüğü ve ..."ın aracın sağ ön yolcu koltuğundan çıkarıldığı, saat 16.30 sıralarında aracın çekici marifetiyle sudan çıkartıldığı, aracın 1994 model, Tofaş Şahin marka, ... adına ruhsatlı, ... plaka sayılı olduğunun bildirildiği,
    Geyve Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06.10.2012 tarihli olay yeri tespit tutanağında; 06.10.2012 tarihinde saat 14.00 sıralarında Geyve İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince Eski Dereköyü yolu mevkisinde bir kişinin intihar mektubu bırakarak ... Nehri"ne araç ile düştüğünün bildirilmesi üzerine soruşturma işlemlerine başlanarak kısa bir süre sonra araçta intihar notu bırakan kişi haricinde bir kişi daha olduğunun öğrenilmesi üzerine olay yerine gidildiği, aracın hâlâ suda bulunduğu, yerinin duba ile sabitlenmiş bir şekilde bırakıldığı ve çekicinin aracı çıkarması için beklenildiği, olay yerinin tenha, suyun akış yönünün güneyden kuzeye doğru olduğu, alınan beyanlardan aracın yaklaşık 5 metre derinlikte sırtüstü, önü batıya dönük, ön yolcu kısmının camı açık bir vaziyette olduğunun öğrenildiği, yapılan gözlemde tekerlek izlerinin sadece kumların bulunduğu yerlerde olduğu ve herhangi bir fren izine rastlanılmadığı, arabada sanık ..."e ait intihar notu bulunduğu, bulunan not incelendiğinde ölen ... ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı, ceset torbası açıldığında cesedin ağız ve burnunun köpüklü olduğu, genel görüntüsünün iyi, kulaklarında akıntı olmadığının görüldüğü, aracın bulunduğu yerden çekilmesi sonucunda araç üzerinde yapılan incelemede, aracın sağ ve sol kapı camlarının açık, ön camın patlak, ön tamponun kopmuş, lastiklerin sağlam, dış görünüşünün iyi olduğu, ön kapıların kilitli olmadığı ancak kaza sebebi ile açılamadığı, arka kapıların ise içten kilitli olduğuna dair tespitlerde bulunulduğunun belirtildiği,
    06.10.2012 tarihinde saat 17.30"da düzenlenen olay yeri inceleme raporu formunda; olay yerinin belirtilen adreste ... Nehri kenarında etrafı ağaçlık açık alan olduğu, Geyve İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı polis ekiplerinin, Sivil Savunma Arama Kurtarma ekibinin, Geyve Belediyesi İtfaiye ekibinin, 112 Acil Servis ekibinin ve meraklı kalabalığın olay yerinde bulunduğu, arama kurtarma ekibine bağlı su altı dalgıçlarının nehrin sularında arama çalışmalarına devam etmekte olduğu, olay yeri zemininin yer yer yabani otlarla kaplı, yer yer kuru toprak olduğu, güvenlik şeridiyle kapatılmış olan alanın sert toprak zemini üzerinde tekerlek izi olduğu öngörülen izlerin görüldüğü, nehir istikametinde olan bu izlerin nehir kıyısına 15,65 metre uzaklıkta yoğunlaştığı, güvenlik şeridinin hemen dışında kalan ve nehir kıyısına uzaklığı 14,80 metre uzaklıkta olan piknik ateşi yakmak amacıyla kazılmış küçük çukur içerisinde 3 tanesinin üzerinde "Efes Pilsen" ibareli etiket olan 1 tanesi yarıya kadar kırık 4 adet boş bira şişesi ve az miktarda kül olduğu, su altı dalgıçlarınca nehir sularında yapılan arama kurtarma çalışmaları neticesinde olayla bağlantılı olan aracın yerinin nehrin derinliklerinde tespit edildiği, araç içerisinden çıkarılan 17-18 yaşlarında, 175 cm boylarında, 70-75 kg ağırlığında olduğu öngörülen siyah saçlı, buğday tenli bir erkek şahsın nehrin kenarına çıkarılarak 112 Acil Servis personelince hayata döndürme çalışmalarının yapıldığı, bu çalışmaların olumlu sonuç vermeyip şahsın eks kabul edildiği, akabinde olay yerine gelen vinç ile nehir sularından çıkarılan ... plaka sayılı Tofaş Şahin marka, beyaz renkli otomobil üzerinde yapılan incelemelerde, yer yer çamurla kaplanmış olan aracın 4 tekerleğinin de sağlam, sağ ve sol ön kapı camlarının açık ve sağlam, arka camlarının kapalı ve sağlam olduğu, aracın tavanının sağ ön kısmında ağırlıklı olmak üzere meydana gelen çökme sonucunda ön camının patlamış, arka camının sağlam olduğu, otonun kapılarını içeriden kilitlemeye yarayan düğmelerden arka iki kapıya ait olanların içeriden basılı, ön iki kapıya ait olanların normal olduğu, arka kapıların kilitli, ön kapıların açık olduğu ancak meydana gelen olaya bağlı olarak aracın 4 kapısının da açılamaz durumda olduğu, aracın ön tamponun büyük ölçüde hasarlı, ön panjurunun kırık, kaputunun kasılmış olduğu ifadelerine yer verildiği,
    07.10.2012 tarihli tutanakta; motor ustası olarak çalışan ... tarafından söz konusu araç üzerinde yapılan inceleme sonucunda, aracın gaz telinin takılı kalmadığı, aracın 1. viteste 15 metre mesafede 40 km hıza ulaşabileceği, motor kayışının, kayış arasına herhangi bir sert cismin sıkışmış olabileceğinden ters dönmüş olabileceği, aracın yüksek rolantide çalışmasından dolayı motor kayışının ters dönmeyeceği, aracın motor kısmında başkaca bir arızanın olmadığının belirtildiği,
    06.10.2012 tarihinde saat 15.45"te düzenlenen tutanakta; sivil savunma ekibinde görevli su altı memuru ... ile yapılan görüşmede; ..."ın, “Aracın kıyıdan yaklaşık 10 metre içe doğru, yaklaşık 5 metre derinlikte olduğunu, aracın 4 tekerinin yukarıya doğru ve ters bir vaziyette bulunduğunu, suyun akış yönündeki camın açık olduğunu, cam açık olduğu için yaklaşık 1 dakika içinde aracın su ile dolacağını, ..."ı aracın sağ ön yolcu koltuğundan çıkardığını, camları ve kapıları kapalı olan bir aracın içerisine yaklaşık 3-4 dakika içerisinde su dolacağını, su altındaki basınç nedeniyle kapı ve camların açık olmasının doğru bir davranış olacağını, aracın ters dönmesi ve emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle araçtaki şahsın yer değiştirmiş olabileceğini” beyan ettiğinin bildirildiği,
    Geyve Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.10.2012 tarihli yer gösterme tutanağında; 06.10.2012 tarihinde ... plaka sayılı, sürücülüğünü ..."in yaptığı ve içerisinde ölen ... isimli kişinin bulunduğu aracın ... Nehri’ne uçtuğu, ..."in yüzerek kurtulduğu, ..."ın ise öldüğünün öğrenilmesi üzerine başlatılan soruşturmada CMK’nın 85. maddesi uyarınca yapılan yer gösterme işlemi sırasında ...’in müdafi eşliğinde “06.10.2012 tarihinde saat 12.00-13.00 arasında olay yerine söz konusu araç ile geldiklerini, aracı ... Nehri kıyısına 8-10 metre mesafede park edip aşağıya indiklerini, ... Nehri kıyısında 10-15 dakika kadar oturup ayva yediklerini, sigara içip müzik dinlediklerini, daha sonra araca bindiklerini, bir anda sinirlenip aracı biraz daha geri alıp 10-15 metre mesafeden aracı nehre doğru hızla sürdüğünü, aracın kaç km hıza ulaştığını bilmediğini, aracın kıyıya 2-3 metre uzaklıkta suya düştüğünü, suya düştükten sonra aracın ön camının patladığını, kendisinin açık olan sol ön camdan çıktığını, bu sırada arkadaşı ..."a bakamadığını, çok iyi yüzme bilmediği için kendisini ancak çıkarttığını, çıktıktan sonra Yeşilvadi Tesisleri’ne gittiğini ve bir süre sonra jandarma ekibinin geldiğini, olay yerinde bulunan intihar notunu kendisinin yazdığını, bu nottan arkadaşının haberinin olmadığını, kendisinden 2-3 yaş büyük olan ve aşkına karşılık vermediği için sadece arkadaş olduğu ... isimli bir kızı sevdiğini, ehliyeti olmadığından babasının da arabayı vermediğini, yaşadığı bu sıkıntılar nedeniyle intihar etme isteğinin uyandığını, ..."un intihar etme isteğinden haberinin olmadığını, ... ile aynı kızı sevme gibi bir durumun yaşanmadığını, ..."un ... isimli bir kız arkadaşının olduğunu, arabaya bindiğinde bir anlık sinirle gaza bastığında arkadaşı ..."un ‘Yapma’ gibi bir şeyler söylediğini fakat anlamadığını, ..."un ölebileceği aklına geldiğini fakat önemsemediğini, söz konusu eylemini babasını ve ..."yi cezalandırmak amacı ile yaptığını” beyan ettiğinin belirtildiği,
    Sanık ... hakkında Geyve Devlet Hastanesince 06.10.2012 tarihinde saat 15.00"te düzenlenen genel adli muayene formunda; sanığın sol el bileğinde 2 cm uzunluğunda yüzeysel kesi ve 2 adet 0,5x0,5 cm ebadında abrazyon alanlarının mevcut olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebileceği ve hayati tehlikesinin olmadığının belirtildiği,
    30.11.2012 tarihli otopsi raporunda; 179 cm boyunda, 67 kg ağırlığında, 18-20 yaşlarında, açık kahverengi gözlü, siyah saçlı erkek cesedinin, sağ dirsek üzerinde 3 x 2 cm’lik, sağ ön kol ekstensör yüzde l,5 x 0,3 cm’lik, l x 0,3cm’lik ve 3cm’lik lineer nedbe, sol ön kol fleksör yüzde 8 cm’lik lineer sıyrık, göğüs sol yanda sol meme başının 4 cm medialinde 3 cm’lik nedbe görüldüğü, sol gluteusta 0,2 x 0,2 cm’lik cam parçasının cilt içine girmiş olduğu, anal muayenede postmortem dilatasyon ve gaita bulaşıkları dışında özellik görülmediği, kanda etanol ve metanol bulunmadığı, kanda ve idrarda sistematikteki uyutucu-uyuşturucu maddelerden bulunmadığı, kişinin ölümünün suda boğulma sonucu meydana geldiği ifadelerine yer verildiği,
    Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 28.08.2013 tarihli raporda; sanığın ceza sorumluluğunu müessir ve işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasını veya davranışlarını yönlendirme yeteneğini etkileyecek mahiyet ve derecede herhangi bir zeka geriliği ya da çocukluk dönemi psikopatolojisi saptanmadığı, dava dosyasının tetkikinde de suçun işlenişi esnasında davranışlarını yönlendirme yeteneğini etkileyecek herhangi bir akli arıza içinde bulunduğunu gösteren psikopatolojik unsura rastlanmadığı, dolayısıyla ..."in 06.10.2012 tarihinde sanığın bulunduğu suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiğinin mütalaa olunduğu,

    Sanık tarafından kaleme alınan yazıda; "Mutlumusunuz şimdi Ben zaten yaşarken ölmüştüm bi daha ölsem nolcokki hepinizi çok seviyorum Benim arkamdan Sakın ağlamayın üzülmeyin Ben Şimdi istediğim yerde günahkar olarak duracağım Bazen iyi Genellikle kötü günlerimiz oldu Ben zaten iyi olamadım hep kötüydüm Sadece Sevgi ilgi istiyrdum bana bunu çok gördünüz Hani arabayı vermiyordunuz yo artık Şimdi arabada bende yokum mutlumusunuz Bunu okuduğunuzda inş. Ben ölmüş olurum yoksa Sizin yüzünüze bakamam bi daha Beni affedin annemi de Sakın üzmeyin ben zamanla unutulurum zaten yaşamak, hayat, öğretti bana bunları Ben bu hayattan bunları öğrendim benim artık kimsem yok ELVEDA. ...(...)yi çok sevdi ... de ...yı sevdi Sakın o kıza dokunmayın Ama Annesine deyinki ...gitti kızını kimse sevme rahatsız etmez deyinki ...a lan çocuğun Arkasından konuştunda noldu o çocuk seviyodu lan ne istedn çocuğumdan deyin Ben ...yi çok sevdim Herkez kurtuldu ...yok kötü anılarını bıraktım Size ...ye deyinki ...oğlum Seni çok sevdi sevmişti OKBY" ibarelerinin bulunduğu,
    Araç ruhsat fotokopisinde; 1994 model Tofaş-Fiat Şahin marka, beyaz renkli aracın, sanığın babası ... adına tescilli olduğu, plakasının ... sayılı olduğuna dair ibarelerin bulunduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... aşamalarda; maktul ...’ın annesi olduğunu, oğluyla sanık ...’in çok samimi arkadaş olduklarını, yedikleri ve içtiklerinin ayrı gitmediğini, oğlu ...’un 04.10.2012 tarihinde sabah işe gitmek için kendisini öperek evden çıktığını, daha sonra 2 gece eve gelmediğini, arkadaşlarıyla kaldığını düşündüğünü, 06.10.2012 tarihinde olayı öğrendiğini, oğlu ... ile ...arasında herhangi bir huzursuzluk olmadığını, aralarının gayet iyi olduğunu, karşı tarafın da akrabaları olduğunu, şikâyetçi olmadığını,
    Katılan ... aşamalarda; maktul ...’ın babası olduğunu, oğluyla sanık ...’in çok samimi arkadaş olduklarını, aynı iş yerinde çalıştıklarını, oğlunu en son 04.10.2012 tarihinde gördüğünü, kimseden şikâyetçi olmadığını,
    Tanık ... Kollukta; yaklaşık bir ay önce ...-... yolu üzerinde bulunan Yeşil Vadi isimli lokantada bir hafta kadar çalıştıktan sonra açık lisede okuduğu için işinden ayrıldığını, ... ve ... ile de Yeşil Vadi isimli iş yerinde tanıştığını, ...’in garsonluk yaptığını ve ...’ın da araba yıkama işiyle uğraştığını, iş yerinde çalıştığı sırada ....’in, kendisine “Seni seviyorum. Benimle çıkar mısın?” dediğini, kendisinin de ... isimli bir şahıs ile ciddi anlamda konuştuğunu ve ...’yi sevdiğini söyleyerek teklifini reddettiğini, fakat ...ile arkadaş olarak konuştuklarını, ...’nın her sabah kendisine “günaydın” mesajları çektiğini, ara sıra da mesajla hâl hatır sorduğunu, ...’le aralarında duygusal bağ olmadığını,
    Tanık ... Kollukta; Yeşil Vadi isimli lokantada bulaşıkçı olarak çalıştığını, ....’ün annesi olduğunu, ... ve ...’ın da aynı iş yerinde çalıştıklarını, 05.10.2012 tarihinde iş yerinde çalışırken ...’ın saat 15.00-16.00’ya kadar moralinin çok iyi olmasına rağmen bu saatten sonra moralinin çok bozuk olduğunu fark ettiğini, saat 19.00 gibi de ...’ın, ...’i yanına çağırdığını ve kendi aralarında gizlice konuştuklarını, daha sonra arabaya binerek “Eve gidiyoruz” deyip iş yerinden ayrıldıklarını, aralarında ne konuştuklarını bilmediğini, kızına karşı da herhangi bir duygusal bağlarının olmadığını,
    Tanık ... aşamalarda; 06.10.2012 tarihinde saat 12.40 sıralarında beyaz bir otomobille iki genç erkeğin geldiğini, arabayı önü ... Nehri’ne bakar şekilde açık alana park ettiklerini, hangisinin şoför olduğunu hatırlamadığını, arabadan inerek yanına geldiklerini, telaşlı bir hâllerinin olmadığını, nereli olduklarını sorduğunu, birisinin “Alifuatpaşa Belediyesinden emekli ..."ın oğluyum” dediğini, diğer gencin ise hiç konuşmadığını, başka bir şey sormadığını, yan taraftaki bahçeye gidip ayva kopardıklarını, ... Nehri kenarındaki ağacın dibine oturup ayva yediklerini, 10 dakika kadar oturduktan sonra kalkıp arabanın yanına gittiklerini, hangisinin şoför mahalline bindiğini görmediğini, yüksek sesle konuşmadıklarını, aracı geri geri yukarı çıkarıp çok hızlı bir şekilde ... Nehri’ne doğru sürdüklerini, aracın hızla nehre uçtuğunu, hemen yattığı yerden kalkarak nehre doğru gittiğini, aracın suya battığını gördüğünü, bu sırada aracın şoför kısmından ..."ın oğlu olduğunu belirten şahsın yüzerek kenara geldiğini, bu kişiye yardım edip sudan dışarı çektiğini, sudan çıkınca şahsa “Ne oldu, intihar etmek için mi geldiniz?” diye sorduğunu, şahsın “Gaz teli takıldı. Polise gideceğim” diyerek yürüyüp gittiğini, kendisine “Dur, gitme, bekle” dese de dinlemeyip oradan uzaklaştığını, hemen yola çıktığını, Dereköyü yönünden gelen ilk aracı durdurup durumu anlatarak polisi ve ilgili yerlerin aranmasını sağladığını,
    Kimlik tanığı ... ölü muayenesi sırasında verdiği beyanında; kendisine gösterilen kişinin mahalleden tanıdığı çiftçi ..."ın oğlu ... olduğunu, kendisinin herhangi bir psikolojik rahatsızlığının olmadığını, kimseyle bir husumetinin bulunduğunu duymadığını, ailevi problemlerinin bulunmadığını, öldüğü anda bulunduğu aracı kullanan ...’i de tanıdığını, onun da mahallenin çocuğu olduğunu, ikisinin çok iyi arkadaş olduklarını ve devamlı birlikte zaman geçirdiklerini, aralarında herhangi bir anlaşmazlık bulunduğuna dair bilgisinin olmadığını, ikisinin de herhangi bir gönül ilişkisi olup olmadığını bilmediğini, her ikisinin birlikte veya ayrı ayrı intihar etme kararı alıp bu kararı hayata geçirmeye çalışmaları ihtimalinin uzak bir düşünce olduğunu,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık Savcılıkta ve tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde benzer şekilde; Yeşil Vadi Lokantası’nda yıkamacı olduğunu, ...’ın da aynı yerde garson olarak çalıştığını, 05.10.2012 tarihinde işiyle ilgili olarak babasıyla beraber Pamukova ilçesine gittiklerini, yıkama işleri için hortum yaptırdığını, daha sonra babası ekmek almak için fırına gittiği sırada arabayı izinsiz alarak kaçırdığını, o akşam eve gitmediğini, İznik ve Osmaneli"ye arkadaşı ...’la beraber gittiklerini, gece Osmaneli"de bulunan Petrol Ofisi Tesisleri’nde kaldıklarını, yanlarında başka kimsenin olmadığını, 06.10.2012 tarihinde geri döndüklerini, öğlen saat 12.00-13.00 civarında arkadaşı ... ile beraber olayın olduğu yere gittiklerini, arabadan dışarı çıkıp sigara içerek müzik dinlediklerini, ağaçlardaki ayvalardan yediklerini, sonra hemen arabaya bindiklerini, arabanın şoför mahalline kendisinin, sağına da ...’un geçtiğini, birden kafasına esmesi üzerine arabayı 5-6 metre geriye aldıktan sonra hızla nehre doğru hareket ettiğini, bu arada arkadaşı ...’un kendisine durması için sözle müdahale ettiğini ancak onu dinlemeyerek arabayla ... Nehri’ne uçtuklarını, aracın ön tarafının suya çarptığını, çarpmanın etkisiyle ön camın patladığını ve aracın dümdüz şekilde suya doğru battığını, sol taraftan açık olan camdan çıktığını, iyi yüzme bilmediği için çırpına çırpına kıyıya doğru geldiğini, aracın içine birden su dolduğu için arkadaşının ne yaptığını göremediğini, sonra Yeşil Vadi Tesisleri’ne gittiğini, oradaki bulaşıkçının babasını aradığını, 5-6 dakika sonra babasının geldiğini, ardından da polislerin geldiğini, ...’la çocukluktan beri çok samimi arkadaş olduklarını, aralarında herhangi bir husumet olmadığını, hatta uzaktan akraba olduklarını, intihar mektubunun kendisine ait olduğunu, intihar mektubunu 2-3 gün önce canı çok sıkıldığı için yazdığını, mektubu sürekli cebinde taşıdığını, mektupta adı geçen ...’yle arkadaşlığının olduğunu, kendisiyle telefonla konuştuklarını ama sevgili olmadıklarını, kendisine arkadaşlık teklif ettiğini ancak ...’nin bunu kabul etmediğini, mektupta adı geçen ... isimli şahsın bu olayla ve intihar mektubuyla herhangi bir alakasının olmadığını, ... sırf arkasından konuştu diye mektupta onun ismini yazdığını, arkadaşı ..."un mektuptan haberinin olmadığını, mektubu yazdığından beri hep intiharı düşündüğünü, bir anlık öfke ve düşünceyle intihar etmek için arabayı ... Nehri’ne doğru hızla sürdüğünü, arkadaşının öleceğinin aklına gelmediğini, “Ne olursa olsun” diye düşündüğünü, ... ile aynı kızı sevmediklerini, ...’un ... isminde bir kız arkadaşı olduğunu, bu iki gün zarfında da herhangi bir problemlerinin olmadığını, ...’un çocukluktan beri en samimi arkadaşı olduğunu, arkadaşının ölümüne neden olduğu için çok pişman olduğunu,
    Mahkemede önceki ifadelerinden farklı ve ek olarak; olay tarihinden bir gün önce ...’la İznik"e gittiklerini, gidiş amaçlarının birlikte göle girerek intihar etmek olduğunu, İznik’te bulundukları sırada polislere rastladıkları için kaçarak geri dönmeye karar verdiklerini ve geceyi bir petrol istasyonunda geçirdiklerini, sabah tekrar yola çıktıklarını, ...’un önce "Helalleşelim" diyerek annesinin evine gittiğini, kendisinin ise kimseyle helalleşmediğini, sadece mektup yazdığını, Demir Köprü mevkisinde bulundukları sırada alkol almadıklarını, bir gün önce alkol almış olduklarını, arabayı nehre doğru sürmeye başladığını, tam nehre girdikleri sırada ...’tan birden “Dur” gibi bir ses geldiğini, nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde suyun üzerine çıktığını, ...’un sudan çıkmak için uğraşmadığını, korktuğu için gaz telinin takıldığını söylediğini, çalıştığı yerde ızgaracılık yapan ... isimli kişinin, sevdiği kız olan ...’nin annesine kendisiyle ilgili doğru olmayan kötü şeyler söylediği için intihar etmek istediğini, ...’nin annesinin de ...’ye “Ondan ayrıl” diye bir şeyler söylemiş olduğunu, bu nedenle ...’yle aralarının bozulduğunu, artık dayanamayınca intihar etmeye karar verdiğini, çalıştıkları lokantada engelliler için stant açan, diş macunu, sprey gibi malzeme satan ... isimli bir kız olduğunu, ...’un da ...’ye aşık olduğunu, bu kişiyi ...’un işe aldığını ve ..."la aralarında duygusal birliktelik başladığını, ...’un da buna dayanamayarak intihar etmek istediğini, ...’un ...’yle sadece konuştuğunu, kendisine yönelik duygusal anlamda herhangi bir şey söyleyemediğini, bunun için intihar ettiğini, önceki ifadelerinde korktuğu için ...’un intihar etmek istediğini söyleyemediğini, kendisinin de sudan çıkmak istemediğini ancak kendisini bir anda suyun üstünde bulduğunu,
    Savunmuştur.
    Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
    1- Sanık hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığı;
    Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ... savunması ile tanık beyanlarına göre olayın nerede ve ne şekilde gerçekleştiğinin anlaşılması, olay yeri tespit tutanağı, olay yeri inceleme raporu ve yer gösterme tutanaklarından olayın meydana geldiği nehrin özellikeri, derinliği, akış yönü, aracın özellikleri ve sudan çıkarıldığı yer, aracın nehre olan mesafesi ile ...’ın araçtan ne şekilde çıkarıldığının ayrıntılı bir şekilde belirtilmesi, yer gösterme işlemi sırasında çekilen kamera kaydına ilişkin CD’deki görüntülerden de olayın meydana geldiği yerin görülebilmesi karşısında; olay yerinde keşif yapılmasının sonuca etkili olmayacağı ve gelinen bu aşamada yargılamaya bir katkı sağlamayacağı anlaşıldığından sanık hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
    2- Sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu mu yoksa intihara yönlendirme suçunu mu oluşturduğu;
    TCK’nın “Kasten Öldürme” başlığı altında düzenlenen 81. maddesi; "Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" hükmünü içermektedir.
    5237 sayılı TCK’nın, yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinde “intihar” başlığı altında düzenlenip 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle madde başlığı “İntihara yönlendirme” şeklinde değiştirilen 84. maddesi ise;
    “(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.” şeklinde düzenlenmiştir.
    TCK’nın 84. maddesinin gerekçesi ise “Maddenin birinci fıkrasında bir başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme fiilleri, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmaktadır.
    Canlı türü olarak insan, hayatını sürdürme konusunda bir içgüdüye sahiptir. Ancak, algılama yeteneğinin olmaması nedeniyle veya yakalandığı hastalıktan kaynaklanan acı ve ızdırabın etkisiyle kişide hayatını sona erdirmeye yönelik bir eğilim ortaya çıkabilir ve bunu bir irade açıklamasıyla ortaya koyabilir. Belirtmek gerekir ki, kişinin bu şartlar altında hayatını sona erdirme yönündeki iradesinin hukukî geçerliliği söz konusu değildir. Başka bir deyişle, belirtilen durumlarda hukuken muteber bir iradeden söz etmek mümkün değildir.
    Ahlaken tasvip edilmeyen bir tasarruf olan intihar veya intihara teşebbüs olgusu, bizatihi cezalandırılabilir bir davranış niteliği taşımamaktadır. Buna karşılık, bir başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişinin bu fiilleri cezalandırılabilir niteliktedir.
    ...
    Maddenin ikinci fıkrasında, intihara teşvik veya yardım suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli düzenlenmiştir. İntihara teşvik veya yardımın cezalandırılabilmesi için, kişinin intihar etmesi şart değildir. Teşvik veya yardım sonucunda intiharın gerçekleşmesi durumunda, söz konusu fıkraya göre cezanın artırılması gerekmektedir...” biçiminde ifadelere yer verilmiştir.
    Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğü’ne göre, "Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi” anlamına gelen ve madde gerekçesinde de belirtildiği üzere ahlaken tasvip edilmeyen bir tasarruf olan intihar veya intihara teşebbüs olgusu, bizatihi cezalandırılabilir bir davranış niteliği taşımamaktadır.
    İntiharın bizatihi suç olarak kabul edilmemesi nedeniyle bir başkasını intihara sevk eden veya yardımda bulunan kişileri iştirak hükümlerine göre cezalandırmak da mümkün bulunmamaktadır. TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen “bağlılık kuralı” gereğince suça iştirak için fail tarafından işlenen fiilin, tipik ve hukuka aykırı olması gerekir. Hâlbuki intihar veya intihara teşebbüs, ceza kanunlarında suç olarak tanımlanan bir fiil değildir. Böyle olunca iştirak kuralarını uygulamak suretiyle bir başkasının intiharına şerik (azmettiren ve yardım eden) olarak katılanları cezalandırmak mümkün değildir. Bu nedenle yasa koyucular, kişinin yaşama hakkını daha etkin bir şekilde korumak ve dolayısıyla kişinin kendi eliyle yaşamını sona erdirmesine bir başkasının müdahalesini önlemek için intihara yönlendirme fiilini bağımsız bir suç olarak düzenlemişlerdir. TCK’nın 84. maddesinde de intihara yönlendirme bağımsız bir suç olarak düzenlenmiştir. İntihara yönlendirme suçunu oluşturan davranışlar, TCK’nın “faillik” ve “şeriklik” olarak ikiye ayırdığı iştirak şekillerinden sadece “şeriklik” statüsünü oluşturan “azmettirme” ve “yardım etme” fiillerini kapsamaktadır. Bu itibarla bir başkasının intihar fiili veya intihar edenin iradesi üzerinde hâkimiyet kuran kişilerin, artık intihara yönlendirme suçundan değil, kasten öldürme suçunun doğrudan veya dolaylı faili olarak cezalandırılmaları gerekmektedir. Başka bir deyişle, intihar fiiline faillik türlerinden birisiyle iştirak edilmesi hâlinde, fiil artık intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu oluşturacaktır. Örneğin; evinin tavanına astığı iple intihar etmek isteyen kişi, arkadaşından altındaki sandalyeye tekme atmasını rica etse ve arkadaşı da intihar edenin o isteğini yerine getirse, bu durumda kasten öldürme suçundan söz edilmelidir. Çünkü, bu olayda intihar etmek isteyen kişi, kendi hareketiyle kendisini öldürmemekte, bir başkasının hareketiyle öldürülmüş olmaktadır.
    İntihara yönlendirme suçu, “başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ve başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme” şeklindeki hareketlerden oluşan seçimlik hareketli bir suçtur. Bu hareketlerden yalnızca birisinin yapılması suçun oluşması için yeterlidir. Suçu oluşturan seçimlik hareketlerden azmettirmek, teşvik etmek ve kararı kuvvetlendirmek, mağduru intihara yönlendirici manevi nitelikteki hareketlerdir. Nitekim bu hareketler TCK"nın 38. maddesinin 1. fıkrasında ve 39. maddesinin 2. fıkrasında suça iştirakin manevi şekilleri olarak düzenlenmiştir. Diğer seçimlik hareket olan "herhangi bir şekilde yardım etmek" ise daha çok maddi nitelikteki yardımları kapsamaktadır.
    İntihar fiilini gerçekleştiren kişi bizatihi mağdurun kendisi olmalıdır. Failin intihara katkısı, maddede seçimlik olarak sayılan hareketlerle sınırlı olmalı, mağdurun kendi yaşamına son vermesi, kendi iradesiyle aldığı karara istinaden bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet fail, azmettirme, teşvik etme, kararı kuvvetlendirme veya yardım etme şeklindeki hareketlerin yanında veya tek başına ölümü meydana getiren icra hareketini kendisi gerçekleştirmişse, intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu işlemiş olur.
    Suç teşkil eden seçimlik hareketlerden “intihara azmettirme”, aklında hiç intihar düşüncesi olmayan kimsede intihar düşüncesi uyandırmak, intihar etmesi yönünde karar verdirmek ve böylece intiharın ilk ve etkili sebebi olmak anlamına gelmektedir. “İntihara teşvik” ise, intihar etmeyi düşünen ve fakat henüz bu konuda kararını tam olarak vermemiş olan kişiyi intihar kararı verdirmeye yöneltmektir. Teşvikte, mevcut olan ancak ortaya çıkmamış bulunan intihar düşüncesi uyandırılmakta ve kişi intihara özendirilmektedir. Azmettirmede intihar kararını müntehirin iradesi üzerinde yoğun etkide bulunan azmettiren verdiği hâlde, teşvikte intihar kararını müntehir daha serbest vermektedir. “İntihar kararını kuvvetlendirme”, intihar kararını vermiş olan kişinin bu kararını güçlendirmek, almış olduğu intihar kararını icra safhasına koyması için motive etmektir. İntihara yönlendirme suçunun diğer bir seçimlik hareketi olan “intihara herhangi bir şekilde yardım etme” ise, intihara karar vermiş olan bir kimsenin intiharını fiilen ve etkili bir şekilde kolaylaştırmaya yönelik her türlü hareket olarak sayılmaktadır. Bu yardım intihardan önce olabileceği gibi intihar sırasında da yapılabilir. Yine bu yardım, maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. Örneğin; bir kimseye intihar etmesi için silah, zehir, ip verme veya yüksekten atlayacağı yere götürme gibi hareketler maddi anlamda intihara yardım etme olarak sayılabilir. Müntehire, intiharı ne şekilde gerçekleştireceği konusunda yol gösterme, intihar sonrasında geride kalan çocuklarına bakacağını söyleme gibi hareketler manevi nitelikte yardımı teşkil etmektedir.
    Başkasının intiharına yardım eden failin hareketleri bunlarla sınırlı kalmalı, intihar fiili müntehir tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet yardım eden kimse, kendini asanın ayağından çekmek, ipi boğazında sıkmak gibi kişinin ölümü sonucunu doğuran icrai hareketi de bizzat kendisi yapmışsa, bu takdirde intihara yönlendirme suçu değil, kasten öldürme suçu söz konusu olacaktır (... Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Baskı, Seçkin Yayınevi, ..., 2020, s. 155-165.).
    Uyuşmazlık konusunun sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için “ikili ölüm” veya “karşılıklı (çifte) intihar” adı verilen iki kişinin birlikte intihar etmesi üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.
    İki kişinin karşılıklı anlaşma çerçevesinde kendilerini öldürmeye karar vermeleri hâlinde, bu kişilerden birinin ölmesi, diğerinin hayatta kalması hâlinde, örneğin el ele tutuşup köprüden atlayan sevgililerden birinin kurtulması ya da karşılıklı zehir alındıktan sonra birinin ölüp diğerinin kurtulması durumunda cezai sorumluluğun nasıl belirleneceği tartışmalara neden olmuş, doktrinde de farklı görüşler ileri sürülmüştür.
    Tezcan/Erdem/Önok’a göre; karşılıklı anlaşma ile birden fazla kişinin birlikte intihar kararı alması hâlinde sağ kalan kişinin cezai sorumluluğu bulunmamaktadır (Tezcan/Erdem/Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 15. bası., Seçkin Yayınevi, ..., Ekim 2017, sayfa 201.).
    Erem’e göre; karşılıklı intihar olaylarında çözümü güç sorunlarla karşılaşılmaktadır. Birlikte intihar kararı verenlerden biri zehri temin eder, ikisi de içer, biri ölür, zehri tedarik eden de kurtulursa diğerinin intiharına yardımdan cezalandırılacak mıdır? Vasıta tedariki fer-i maddi iştirak olduğuna göre öldürmeye iştirakten (765 sayılı TCK’nın 65. maddesi) ceza verilebilecek midir? Rızalı öldürme hâli kanunda ayrıca düzenlenmedikçe yasal çözüm bulmak olanaksızdır (... Erem, Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler, Cilt 3, Seçkin Yayınevi, ..., 1993, s.2069-2070.).
    Koca’ya göre; sağ kalan kişiyi 765 sayılı TCK’nın 454. maddesi (intihara ikna ve yardım suçu) kapsamında sorumlu tutmak için, sağ kalanın intihar fikrini doğurması ve bunu diğer kişiye kabul ettirmesi ile bu kişinin intiharına yardım etmesi gerekmektedir. Bu durum sağ kalanın diğerinin intiharında maddi ve manevi olarak ilk etken olması hâli olarak belirtilmektedir. Karşılıklı intihar edecek olanların birbirlerinin intiharında icra hareketleri aynı ölçüde ise cezai sorumlulukları bulunmamaktadır (... Koca, “TCK’da İntihara İkna ve Yardım Suçu (m. 454)”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı, ..., 1993, s. 37-38.).
    Bir başka görüşe göre ise intihar fikrini ilk defa kimin ortaya attığının tespiti önemlidir. Eğer karşılıklı intihar fikrini kurtulan kişi ortaya atmışsa, azmettirme şeklinde gerçekleşen intihara yönlendirme suçundan sorumlu olacaktır. İntihar eden kişi ilk defa intihar fikrini ortaya atmışsa, hayatta kalanın herhangi bir cezai sorumluluğu bulunmamalıdır. (Mustafa Özen, “İntihara Yönlendirme Suçu”, Ceza Hukuku Dergisi, ..., Seçkin Yayıncılık, Yıl: 6, Sayı: 16, Ağustos 2011, s. 32-67.).
    Benzer düşüncedeki başka bir görüşe göre; şayet karşılıklı olarak bir intihara azmettirme ya da maddi-manevi nitelikte yardım ile intihara yönlendirme söz konusuysa hayatta kalan kişinin TCK’nın 84. maddesinden sorumlu olması gerekmektedir. Çünkü TCK’nın 84. maddesinde tanımlanan seçimlik hareketlerin belirli ağırlıkta olup somut ve yakın bir tehlike doğurmaya elverişli şekilde sergilenmesi ile suç tamamlanacaktır. Ayrıca kişinin (mağdurun) rızası, suçun tipiklik unsuru içinde yer alır. O hâlde, karşılıklı rıza ile gerçekleşen ve TCK’nın 84/1. maddesi kapsamında görülen eylemin faili, intihara yönlendirme suçundan sorumludur (M. Emre Tulay, “Türk Ceza Hukukunda İntihara Yönlendirme Suçu”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 26, Sayı 2, Aralık 2020, sayfa 822.).
    Aynı doğrultudaki başka bir görüşe göre de; bu durumda hayatta kalanın birlikte intihar etme konusunda, öleni azmettirme, teşvik etme, intihar kararını kuvvetlendirme ya da yardım etme hareketlerinden birini yapıp yapmadığına bakmak gerekir. Hayatta kalan bu hareketleri gerçekleştirdiyse sorumlu tutulacaktır. Ancak, ölen kişi hayatta kalan kişiyi intihara yönlendirmiş ise, bir diğer ifadeyle hayatta kalan yönetenin adeta “idaresi altında” ise, hayatta kalanın sorumluluğu söz konusu olmayacaktır (Yaprak Öntan, “İntihara Yönlendirme Suçları”, Prof. Dr. Nevzat Toroslu’ya Armağan, Cilt II, ... Üniversitesi Yayınları No: 459, 2015, s. 845-898, http://kitaplar.....edu.tr/dosyalar/pdf/873.pdf).
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    15 yaşını doldurmuş olup 16 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk ... ile 18 yaşını yeni doldurmuş olan maktul ...’ın, uzaktan akraba ve 3-4 yıldır samimi arkadaş oldukları, suça sürüklenen çocuk ile maktulün aynı lokantada garson ve araba yıkayıcı olarak çalıştıkları, suça sürüklenen çocuk ...’nın aynı lokantada çalışan tanık ...’ü sevdiği, maktul ...’un ise aynı yerde çalışan ... isimli bir kızdan hoşlandığı, yine aynı iş yerinde bulunan ... isimli kişinin, tanık ...’nin annesi olan tanık ...’e sanıkla ilgili olumsuz şeyler söylemesi üzerine ...’yle suça sürüklenen çocuk ...’nın aralarının bozulduğu, ... isimli kişiyle kendisini işe alan ... arasında duygusal yakınlık başlaması üzerine maktul ...’un da moralinin bozulduğu, bu olaylar nedeniyle intihar etmeye karar vererek 3-4 gün önce intihar mektubu kaleme alan suça sürüklenen çocuk ...’nın, bu fikrinden maktul ...’a da bahsetmesi üzerine suça sürüklenen çocuk ile maktulün birlikte intihar etme kararı aldıkları, bu amaçla suça sürüklenen çocuk ...’nın 05.10.2012 tarihinde babasına ait Tofaş Şahin marka aracı izinsiz olarak aldığı ve maktul ... ile birlikte önce İznik’e gittikleri, burada araçla göle girerek intihar etmek istedikleri ancak polisleri görmeleri üzerine bundan vazgeçtikleri, geceyi bir petrol istasyonuna ait tesiste geçiren suça sürüklenen çocuk ile maktulün 06.10.2012 tarihinde Geyve’ye geri döndükleri, saat 13.00 sıralarında araçla Demir Köprü mevkisine giden suça sürüklenen çocuk ile maktulün ... Nehri kenarında durdukları, burada kısa bir süreliğine araçtan inen suça sürüklenen çocuk ile maktulün, sigara içip ağaçlardan ayva toplayıp yedikleri ve çobanlık yapan tanık ... ile sohbet ettikten sonra tekrar araca bindikleri, şoför tarafına suça sürüklenen çocuk ...’nın geçtiği, ön yolcu koltuğuna da maktul ...’un oturduğu, emniyet kemerlerinin takılı olmadığı, aracın ön sağ ve sol camlarının açık olduğu, suça sürüklenen çocuk ...’nın aracı yaklaşık 5 metre geri aldıktan sonra hızlı bir şekilde ... Nehri’ne doğru sürdüğü, maktul ...’un son anda suça sürüklenen çocuk ...’ya “Dur” dediği ancak aracın nehre uçtuğu ve suya çarpmasıyla birlikte aracın ön camının patladığı, suça sürüklenen çocuk ...’nın son anda, bir şekilde su yüzeyine çıktığı ve çırpınarak nehir kenarına geldiği, aracın nehre uçtuğunu gören tanık ...’ın hemen olay yerine koşarak suça sürüklenen çocuk ...’nın kıyıya çıkmasına yardımcı olduğu, araçla birlikte ... Nehri’nde yaklaşık 5 metre derinliğe gömülen maktul ...’un ise otopsi raporuna göre suda boğulma sonucu hayatını kaybettiği olayda;
    İntihar etme kararı alan suça sürüklenen çocuk ...’nın, bu kararından maktul ...’a da bahsetmesi üzerine, suça sürüklenen çocuk ve maktulün birlikte intihar etme konusunda anlaşıp bu konuda birbilerini teşvik ettikleri anlaşılmış ise de, intihara yönlendirme suçunun oluşabilmesi için, intihara azmettiren veya teşvik eden failin eylemleri, yalnızca bu hareketlerle sınırlı kalmalı, müntehir kendi yaşamına bizatihi kendi hareketiyle son vermelidir. Başka bir deyişle intihar, müntehir tarafından bizzat gerçekleştirilmelidir. Suça sürüklenen çocuk ...’nın maktulle birlikte almış olduğu intihar kararı doğrultusunda sevk ve idaresindeki aracı ... Nehri’ne doğru sürerek, maktulü intihara azmettirme ve teşvik etme hareketlerinin yanında, son anda intihar fikrinden vazgeçmesine rağmen aracı nehre doğru sürmeye devam etmek suretiyle tek başına ölümü meydana getiren icra hareketini de gerçekleştirmesi, maktulün yaşamına son verme konusundaki rızasının, üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka yönelik olmaması nedeniyle hukuken geçerli sayılmaması karşısında; suça sürüklenen çocuğun eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
    3- Sanık hakkında olası kasıt hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı;
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "Kast" başlıklı 21. maddesi;
    "1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
    2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kasıt vardır" şeklinde düzenlenerek birinci fıkranın ikinci cümlesinde doğrudan kasıt tanımlanmış, ikinci fıkrasında; öğreti ve uygulamada "dolaylı kast, belirli olmayan kast, gayrimuayyen kast, olursa olsun kastı" olarak da adlandırılan "olası kast" tanımına yer verilmiştir.
    Buna göre, doğrudan kasıt; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kasıtla hareket etmiş olacak, buna karşın işlediği fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde olası kasıt söz konusu olacaktır.
    Olası kasıt ile doğrudan kasıt arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kastla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kasıtla hareket ettiği kabul edilmelidir.
    Olası kastı doğrudan kasıttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp, muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama, büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve "olursa olsun" düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kasıtta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.
    Kasıt ve olası kasıt arasındaki ilişkiyi kısaca özetlemek gerekirse; gerçekleşmesi muhakkak görünen neticenin failce bilinmesi ve istenmesi hâlinde doğrudan kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast söz konusu olacaktır.
    Suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
    İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
    Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    İkinci uyuşmazlık konusunda anlatıldığı şekilde gelişen olayda; sanık ...’nın, kendisiyle birlikte yaşamına son vermek isteyen maktul ...’u da öldürmek amacıyla, sevk ve idaresindeki aracı ... Nehri’ne doğru hızlı bir şekilde bilerek ve isteyerek sürmesi, başka bir deyişle sanık ...’nın öldürme kastıyla hareket ettiğinin anlaşılması, her ne kadar camları açık olsa da deniz, göl veya nehir gibi yoğun sulara gömülen aracın içinde bulunan kişi veya kişilerin boğularak ölmelerinin günlük hayat tecrübelerine göre mutlak oluşu ve mutlak olan bu neticenin de gerçekleşmiş olması karşısında, sanığın doğrudan kasıtla hareket ettiği, olası kasıt hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık hakkında olası kasıt hükmünün uygulanma koşullarının oluştuğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının üç uyuşmazlık yönünden de REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.06.2021 tarihinde yapılan müzakerede birinci ve ikinci uyuşmazlıklar yönünden oy birliğiyle, üçüncü uyuşmazlık bakımından oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi