Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/10294
Karar No: 2014/10216
Karar Tarihi: 28.04.2014

Cinsel taciz - tehdit - verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/10294 Esas 2014/10216 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2013/10294 E.  ,  2014/10216 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname no : 4 - 2013/65369
    Mahkemesi : Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi
    Tarihi : 03/12/2012
    Numarası : 2012/544-2012/680
    Suçlar : Cinsel taciz, tehdit, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

    Cinsel taciz, tehdit ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ve katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    A) Cinsel taciz suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde,
    Dosya kapsamına göre, abonesi olduğu GSM hattından, öncesinde tanımadığı mağduru ısrarla arayıp, mağdurun kullanımındaki cep telefonuna cinsel içerikli mesaj gönderen sanığın, cinsel arzu ve isteklerini tatmin maksadına yönelik eyleminde, cinsel taciz suçunun yasal unsurları itibariyle oluştuğu anlaşılmakla,
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve katılanın bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
    1- TCK"’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
    2- TCK"nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50/1-d maddesinde, “Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama süresinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlemesindeki özelliklere göre; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, çevrilebilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan maddedeki, “belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklama” seçenek tedbirinin içeriğinin, Denetimli Serbestlik ve Yardım
    Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 38/son maddesinde “belirli yerler ve etkinlikler; sanık veya hükümlünün suç işlemesinde, suça yönelmesinde ya da zararlı alışkanlıklar edinmesinde veya bağımlılık yapan maddeleri kullanmasında; çevresel, psikolojik, sosyal ve ekonomik etkisi bulunan ya da sanık veya hükümlünün yeniden suç işlemesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerler veya etkinlikler” şeklinde açıklandığı nazara alınarak, sanığa tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza seçenek tedbire çevrilirken, kanun koyucunun amacına uygun, akla ve mantığa aykırı olmayan, tarafları tatmin edici, infazı olanaklı ve denetime elverişli bir seçenek tedbire hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, “Sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nın 50/1-d maddesi uyarınca takdiren 1 yıl süreyle müştekiyi telefonla veya her hangi bir iletişim kanalıyla rahatsız edici eylemlerde bulunmaktan yasaklanması tedbirine çevrilmesine” biçiminde, içeriği anılan Kanun ve Yönetmelik kapsamına aykırı seçenek tedbire hükmolunması ve yine TCK"nın 50/1-d maddesindeki “mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma” tedbirinde geçen “bir katına” ibaresinin ceza miktarı kadar süre olarak anlaşılması gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, seçenek tedbirin süresinin hükmolunan cezadan daha fazla belirlenmesi,
    3- TCK"nın 53/1. maddesinde yer alan “Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak” ibaresi ile aynı Kanunun 50/5. maddesindeki, “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.” hükmü karşısında, sanığa hükmedilen kısa süreli hapis cezasının seçenek tedbire çevrilmesi nedeniyle sanık hakkında TCK"nın 53/1. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmeyeceğinin gözetilmemesi,
    B) Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde,
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve katılanın bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
    Oluşa uygun kabule göre, mağdura gönderdiği mesajda, telefonunu açmaması halinde cep telefonu numarasını internette yayınlayacağını bildiren sanığın, mağdura vereceği zararın ne olduğu ve nasıl bir ağırlıkta olacağını açık ve net olarak bildirmeyip, genel anlamda ona kötülük yapıp zarar vereceği düşüncesini uyandıracak sözlerle mağduru tehdit etmesi karşısında, sanığın eylemine uyan TCK"nın 106/1-2. maddesindeki tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında TCK"nın 106/1-1. maddesi gereğince mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle sanığa fazla ceza tayin edilmesi,
    Kabul ve uygulamaya göre de:
    1- TCK"’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
    2- TCK"nın 50/1-d ve Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 38/son maddesine aykırı şekilde,“Sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nın 50/1-d maddesi uyarınca takdiren 1 yıl süreyle müştekiyi telefonla veya her hangi bir iletişim kanalıyla rahatsız edici eylemlerde bulunmaktan yasaklanması tedbirine çevrilmesine” biçiminde seçenek tedbire hükmolunması ve seçenek yaptırımın süresinin hükmedilen cezadan daha fazla belirlenmesi,
    3- Uygulamada asıl mahkumiyetin kısa süreli hapis cezasından çevrilen seçenek tedbir olduğu ve seçenek tedbirlerde uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK"nın 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
    C) Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
    Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK"nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanunun 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür.
    Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA"sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir; ancak, herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler, yasal anlamda “kişisel veri” olarak değerlendirilemez, aksinin kabulü; anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçlar doğurur, bu nedenle, bir kişisel bilginin, açıklanan anlamda “kişisel veri” kabul edilip edilmeyeceğine karar verilirken, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.
    Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada, sanığın, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde “Merve Çetin” isimli bir hesap açarak, bu profil üzerinden, mağdur Duygu"nun ismi ile beraber cep telefon numarasını yayınladığı olayda,
    Mağdurun, aktif kullanımında olan, herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı telefon numarasını, rızası dışında, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde, başkalarının bilgisine sunan sanığın eyleminin TCK"nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden,
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve katılanın bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
    TCK"nın 6/1-g maddesinde, ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmesi, aynı Kanunun 136/1. maddesinde, “bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası” yaptırımı öngörülmesi ve suç tarihinin 22.09.2011 olması karşısında, hükümden önce 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Kabul ve uygulamaya göre de:
    1- TCK"’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
    2- TCK"nın 50/1-d ve Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 38/son maddesine aykırı şekilde,“Sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nın 50/1-d maddesi uyarınca takdiren 1 yıl süreyle müştekiyi telefonla veya her hangi bir iletişim kanalıyla rahatsız edici eylemlerde bulunmaktan yasaklanması tedbirine çevrilmesine” biçiminde seçenek tedbire hükmolunması,
    3- Uygulamada asıl mahkumiyetin kısa süreli hapis cezasından çevrilen seçenek tedbir olduğu ve seçenek tedbirlerde uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK"nın 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
    Kanuna aykırı olup, sanık ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi