3. Hukuk Dairesi 2015/4565 E. , 2016/2446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; 30.08.2012 tarihinde, müvekkili davacıya ait bahçe (tarla) vasıflı taşınmazın çok yakınından geçen elektrik tellerinin bahçedeki ağaçlara temas ederek kıvılcım çıkardığını ve bunun sonucunda da kuru otların tutuşarak yangına sebep olduğunu bu yangında davacının bahçesinde yetiştirdiği tropik ağaçları ile evinin ve aracının yanarak zarar gördüğünü, davalı kuruma ait enerji nakil hatlarının ağaçlara olan uzaklığının yönetmelikte belirlenen standartlara uygun olmadığını ve bu hatlardan kaynaklanan yangından dolayı sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL maddi tazminat ile 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 30.05.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 192.730 TL"ye çıkartmış ve ıslah edilen miktar üzerinden eksik harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yangının meydana gelmesinde davalı kurumun hiçbir kusurunun bulunmadığını, kaldı ki yangının elektrik tellerinden çıkmış olduğu yönündeki iddianın da yersiz ve haksız olduğunu, dava açılmadan önce alınan tespit bilirkişisi raporunda, yangının çıktığı belirtilen alanda tellerin altında ağaç olmadığı ve yangının elektirk tellerinden çıkma ihtimali olmadığını belirtildiği, bir an için tellerin ağaçlara uzaklığının olması gereken standartalara aykırı olduğu kabul edilse dahi, elektrik tellerinin bahçenin oluşturulmasından çok daha önce o bölgede bulunduğunu, davacının gerekli önlemleri almaksızın tellere bu kadar yakın bir alanda bahçe oluşturmasının ve ağaçların bu şekilde yetiştirilmesinin davacının kusuru olduğunu, ayrıca enerji nakil hatlarının bakım işlerinin dava dışı taşeron şirketin sorumluluğunda bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu yangının, ağaç dalları arasında kalan enerji nakil hattının rüzgar nedeniyle kıvılcım çıkarması ve bu çıkan kıvılcımların kuru otları tutuşturması sonucu çıktığı ve rüzgarın da etkisi ile çıkan yangının davacının bahçesine sirayet ettiği, meydana gelen yangında bakım ve gözetim işini yapmayan davalı ..."ın kusuru ile birlikte ..."tan kaynaklanmayan çevresel etkenler ve yine davacının taşınmazında yeteri kadar bakım (otların temizlenmesi, ağaç dallarının budanması gibi) yapmamasının da etkisi olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve takdiri indirim ile birlikte 165.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat talebi ile manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, TBK 69. maddesine dayanan bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğuna dayalı tazminat isteminden ibarettir. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen yapı eseri kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
Ancak TBK. m.69"de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklanan bir zararın doğması gerekir. Eş söyleyiş ile meydana gelen zarar ile yapı eserinin bozukluğu veya bakım eksikliği şekildeki eylem arasında illiyet bağı olması gerekir. Yapı eseri sahibi ancak, davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığı ile bu illiyet bağının kesildiğini ispatlaması halinde sorumluluktan kurtulabilecektir.
Davalı şirketin bakım ve gözetim sorumluluğu altında bulunan enerji nakil kaynaklandığı iddia olunan yangında, davalı kurumun sorumluluğu Dairemizce tehlike sorumluluğu olarak kabul ediliyor olmakla birlikte, tazminat yükümlülüğü için yukarıda açıklandığı şekilde yangının çıkış sebebinin, somut olay açısından kesin bir şekilde belirlenmesi, meydana gelen zarar ile yapı eserinin bozukluğu veya bakım eksikliği şekildeki eylem arasında illiyet bağının ispat edilmesi gerekir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez.
Somut olayda uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır.
Yargılama sırasında elektrik mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 21.04.2014 tarihli raporda; tespit dosyasında fen bilirkişi raporunda, yangının başladığı alandaki tellerin yerden yüksekliğinin 2,90 metre olarak ölçüldüğü oysaki bu yüksekliğin en az 5 metre olması gerektiği, yine tespit rapornda ağaçların yerden yüksekliğinin ise 3 metre olduğunun tespit edildiği, bu belirlemelere göre ağaç dalları arasından geçen elektrik tellerinin rüzgar nedeni ile birbirine çarparak kıvılcım çıkarması sonucu yerdeki kuru otları tutuşturması ile yangının başlamış olacağı, elektrik tellerinin yerden yüksekliğinin standartlara uygun olmadığı, buna göre meydana gelen olayda davalı ..."ın %60, tellerin bakımından sorumlu dava dışı şirketin %40 kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde; bilirkişi raporunda atıf yapılan tespit dosyası raporunda, yangının elektrik tellerinden çıkmış olmadığının açıkça belirtildiğini, buna göre iki rapor arasında esaslı çelişki bulunduğunu, ayrıca raporda belirtildiği şekilde tellerin ağaçlara yakınlığı ile ilgili bir kusur bulunsa dahi bu durumda davacının da kusurlu olacağı beyan edilmiştir.
Dosyada mevcut ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/178 değişik iş sayılı tespit dosyasında alınan 26.11.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda, yangının çıktığı belirtilen alanda yer alan ağaçlar ile elektrik telleri arasındaki yatay mesafenin standartlara uygun olduğu ancak ağaç boylarının yerden yüksekliğinin 3 metre olması karşısında bu ağaçlardan yaklaşık 1.5 metre yüksekten geçmesi gereken elektrik tellerinin dikey uzaklığının standartlara uygun olmadığı ancak tellerin geçtiği bölgenin altında dikili ağaç bulunmaması sebebi ile yangının bu nedenle çıktığının söylenemeyeceği görüşüne varıldığı belirtilmiştir.
Buna göre hükme esas alınan 21.04.2014 tarihli rapor ile 26.11.2012 havale tarihli tespit raporu arasında, yangının çıkış sebebine ilişkin olarak esaslı çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin giderilmesi için yeni bir rapor alınması gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve davalı vekilinin itirazları dikkate alınmaksızın itiraza konu bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
Öte yandan, tazminat miktarı açısından hükme esas alınan ziraat bilirkişisi raporunda; zarar hesabı denetime elverişli ve ayrıntılı bir şekilde yapılmadığı, hangi tarih ve veriler esas alınarak hesaplamaya yapıldığının belirtilmediği anlaşılmaktadır
Hal böyle olunca mahkemece, dosyanın üniversite kürsülerinden seçilecek üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, tarafların iddia ve savunmaları ile dosyada mevcut tutanaklar (itfaiye,jandarma) ve soruşturma dosyası hep birlikte ele alınarak dava konusu yangının çıkış sebebinin kesin bir şekilde belirlenmesi ve şayet dava konusu yangının davalı kuruma ait enerji nakil hattından kaynaklandığının tespiti halinde davacının meydana gelen olayda müterafik kusuru bulunup bulunmadığı hususlarında, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak bu hususlar belirlendikten sonra, ayrıca tazminat hesabı yönünden de dosyanın alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak sureti ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporları esas alınması suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.