12. Ceza Dairesi 2013/13317 E. , 2014/10198 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK"nın 89/4, 62/1, 50/1-a, 52/4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerektiği, sanığın asli kusurlu olduğu olayda, taksirin yoğunluğu ve meydana gelen zararın ağırlığına göre, alt sınırdan ayrılarak ceza tayini gerekirken, alt sınırdan ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından, sanığın kırmızı ışık ihlalini idaresindeki aracın freninin patlaması nedeniyle yaptığını iddia etmesi, ancak bu hususun teknik olarak tesbit edilmemiş olması nedeniyle bilinçli taksirin şartları oluşmadığından bu hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın idaresindeki araçla seyir halinde iken, ışıklı kavşağa yaklaştığında sarı ışığın yandığını görünce durmak için aracın frenine bastığı, ancak frenin tutmaması üzerine kırmızı ışık yanarken kavşakta geçtiği sırada, yeşil ışıkta kavşaktan geçen müşteki ..."ın idaresindeki araca çarptığı, sanığın idaresindeki aracın freni patladığı için kırmızı ışıkta duramadığını beyan ettiği, ancak olay sonrası düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında aracın freninin patladığına dair bir kaydın olmadığı, ayrıca araç üzerinde inceleme yapılıp frenin patlayıp patlamadığının tespitinin de yapılmadığı, ancak sanığın aracının hızını yol durumuna ve kavşaklara yaklaşırken azaltmaması nedeniyle olayda kusurlu olduğu anlaşılmakla, yeniden kusur raporu alınmasının sonuca etkisi olmayacağından, müşteki ... savcılıkta ve talimatla alınan mahkeme beyanlarında, kendisinin ve oğlunun trafik kazasına bağlı olarak yaralandıklarını belirttiği, TCK"nın 89/1. maddesi gereğince olay nedeniyle acı duymasının da yeterli olacağı anlaşılmakla, mahkemenin kabulünün dosya içeriğine uygun olduğunun kabulü ile tebliğnamedeki 1 ve 2 numaralı bozma görüşlerine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saik" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
2-Sanık hakkında hükmedilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gün olarak belirtilmemesi,bir gün karşılığı miktarın belirlenmesinde kanun maddesinin gösterilmeyerek, CMK"nın 232/6 ve TCK"nın 52/3. maddelerine aykırı davranılması,
İsabetsiz olup, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, belirtilen hususun yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün B bendinin 1. fıkrasından “failin güttüğü amaç ve saiki” ibaresinin çıkartılmasına, aynı bendin 3. fıkrasının” sanığa verilen 5 ay hapis cezasının sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu ve suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak TCK"nın 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesine; TCK"nın 52/3. maddesi gereğince adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının 150 tam gün olarak belirlenmesine; TCK"nın 52/2. maddesi gereğince sanığın ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak bir gün karşılığı adli para cezasının takdiren 20 TL olarak hesabıyla 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” şeklinde değiştirilerek hükümdeki usul ve kanuna uygun bulunan sair hususların aynen bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.