3. Hukuk Dairesi 2015/4916 E. , 2016/2405 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davacının, davalının eniştesi olduğunu, tarafların 09.08.2010 tarihinde ortak sermayeli olarak ""Umut İnternet Evi"" adlı iş yerini birlikte faaliyete geçirdiklerini ve vardiyalı olarak burayı işlettiklerini, davacının söz konusu iş yerinin açılması için aracını sattığını, kredi kartlarından para harcadığını, yakın akrabalarına kredi çektirdiğini, yine çocuğunun altınlarını dahi sattığını, sonrasında davacı ile eşinin arasının bozulması sonucu bu olayın davalı ile olan iş ilişkilerine de yansıdığını, davalının ilgili iş yeri üzerine kayıtlı olduğundan davacıya ödeme yapmadan davacıyı kapı dışarı ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 30.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış; aşamalardaki beyanlarında ise, davacı tarafa araç satılması ve bankadan kullanılan kredilere ilişkin olarak paralarının elden verildiğini, davacının ise bu paraları kullanarak bilgisayarları kendi kredi kartı ile aldığını, davalının gerek kendisi adına gerekse babası ve dostları adına krediler kullanarak söz konusu iş yerini açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporundan da belirtildiği üzere taraflar arasında sözlü bir ortaklık ilişkisi olabileceği, ancak bu ortaklığın borçlar hukukuna göre adi ortaklık niteliğinde olmadığı ve dosya kapsamındaki delillerin davacının, davalı adına kayıtlı iş yerine ortak olduğuna ve iş yerine yapılan harcamalara yönelik ödemeleri bizzat yaptığına dair kesin deliller bulunmadığı, davacı taraf yemin deliline dayanmasına rağmen yemin teklifinden de vazgeçtiği ve davacı tarafça davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hakim, açıklama (aydınlatma) ödevi gereğince, müphem veya çelişik gördüğü iddia ve sebepler hakkında taraflardan açıklama isteyebilir. (6100 sayılı HMK"nun 31.md. )
TMK.nun 6.maddesine göre; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” TMK."nun bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1.maddesinde bir başka biçimde yinelenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir.
Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik şekli bakımından herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında ispat bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir.
Somut olayda; davacı, davalının kullanmakta olduğu internet cafedeki bilgisayarların alımı için ödediğini iddia ettiği, 30.000 TL"nin davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır. Ancak, dava dilekçesi müphem olup davacının davalıdan ödediği 30.000 TL"lik bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre mi talep ettiği, yoksa aralarında kurulduğunu iddia ettiği adi ortaklık ilişkisi nedeniyle mi talep ettiği hususu net olmayıp, bu hususun davacıya açıklattırılması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacının davalıdan talep ettiği 30.000 TL"lik bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre mi, yoksa aralarında kurulduğunu iddia ettiği adi ortaklık ilişkisi nedeniyle mi talep ettiği hususunun davacıya açıklattırılması, davalının da davacının aldığı bilgisayar ücretlerinin kendisi tarafından davacıya ödendiği savunmasında bulunduğu da gözetildiğinde yukarıdaki açıklamalar ışığında bedeli davacıya ödediği hususundaki ispat külfetinin davalı tarafta olduğu da gözetilmek suretiyle yapılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.