Yanlar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmaz ise tenkis isteği ile açılmış, davacı vekili 20.09.2011 tarihli dilekçesi ile terditli ilk istek olan tapu iptali ve tescil isteğinden feragat etmiştir.
Mahkemece, tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan F.. T..un 24.01.2006 tarihinde ölümü ile geride davacı eşi, davalı çocukları E..ve N.. ile dava dışı oğlu M..in mirasçı olarak kaldıkları, murisin davaya konu 14 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümün intifa hakkını üzerinde bırakarak, çıplak mülkiyetini 26.01.1998 tarihinde davalı oğlu E..e bağış suretiyle temlik ettiği, çekişmeli diğer taşınmaz olan 798 parsel sayılı taşınmazdaki payını ise 10.11.2004 tarihinde satış suretiyle davalı kızı N..e temlik ettiği, mirasbırakanın temlike konu bu taşınmazlar dışında 11 parça taşınmazda daha payının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, anılan devirlerin kendisinden mal kaçırma amaçlı yapıldığını ve saklı payının zedelendiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır.
Öte yandan, ölüme bağlı tasarruflar ile Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilen tasarrufların mutlak olarak tenkise tabi olacağı düzenlenmiş ise de; bunlar dışındaki tasarrufların tenkisi için yapılan işlemde saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak kanıtlanmalıdır. Keza, Türk Medeni Kanununun 565/3. maddesi; mirasbırakanın ölümünden bir yıl öncesinde yaptığı bağışlamalarının saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yapıldığının ispat edilmesi halinde tenkise tabi tutulacağını hükme bağlamıştır. Somut olayda, davalı E..e yapılan bağış bu yasa maddesi çerçevesinde değerlendirildiğinde, anılan bağışın 1998 yılında yapıldığı, miras bırakanın o tarihte davacı eşi ile birlikte oturduğu, eşi ve çocukları ile arasında herhangi bir sorununun bulunmadığı, bağış işleminin saklı payını gidermek amacıyla yapıldığını davacının kanıtlayamadığı gibi, murisin ekonomik durumunun zayıf olduğunu düşündüğü oğluna destek olmak amacıyla temliki yaptığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, miras bırakanın ölümünden iki yıl kadar önce kızı N..e yaptığı satış sırasında ise, kanser hastası olduğu, evinde sürekli bir bakıcının bulunduğu,davacı eşin o tarihte ayrı yaşadığı ve ekonomik bir desteğinin bulunmadığı, bu nedenle murisin paraya ihtiyacının olduğu, davalı N..in eşinin ise çiftçilik yapması nedeniyle tarla niteliğindeki taşınmazı satın aldığı, bu temlikte de miras bırakanın saklı payı zedeleme kastı ile hareket ettiğinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davaya konu her iki taşınmaz bakımından da miras bırakanın gerçek iradesinin saklı payı zedeleme kastı olmadığı gözetilerek, davanın tümden reddi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.