Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6732
Karar No: 2019/4295

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/6732 Esas 2019/4295 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/6732 E.  ,  2019/4295 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi, ... köyü 106 ada 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının mahkeme kararı ile kısmen iptal edilerek Hazine adına tescil edildiğini, iptal kararıyla müvekkilin mülkiyet hakkına müdahale edildiğini ve Devlet tarafından bedeli ödenmeksizin mülkiyet hakkının ortadan kaldırıldığını ileri sürerek, harca esas değer olarak 500.-TL gösterip, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile belirlenecek maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecak olan yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 07/01/2016 tarihinde harcını yatırdığını, ıslah dilekçesi ile 222.795,07.-TL"nin değerlendirme tarihi olan 09/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın kabulü ile 222.795,07.-TL maddi tazminatın 09/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edimiştir.
    Dava, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından 2005 yılında yapılan tapulama çalışmasında 106 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 2712,38 m2 yüzölçümü ve fındık bahçesi niteliğiyle senetsizden, 106 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 3845,82 m2 yüzölçümü ve fındık bahçesi niteliği ile senetsizden, davacı adına tespit ve tescil edildiği, Hazine tarafından 17/01/2011 tarihinde 39 cilt ve 56 sıra noda kayıtlı tapu kaydna ve taşınmazların mütegayyibe şahıstan ve ermeni milletinde metruken Hazineye intikal eden yerlerden olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011722 E. - 2012/338 K. sayılı kararıyla 10 parselin 3508,26 m2"lik kısmının, 112 parselin ise 196,89 m2"lik kısımının tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 09/07/2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 31.10.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29/09/2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15/12/2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
    4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
    Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğü davacı adına hatalı olarak tutulduğundan, tapu kaydının iptali nedeniyle TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda tazinata konu taşınmazların niteliği arsa olarak kabul edilmiştir.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28/02/1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
    Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
    Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
    Dosya içinde yer alan ... Belediye Başkanlığının 20.03.2015 tarihli yazısında 106 ada 10 ve 12 nolu parsellerin 1/1000 ölçekli imar planının kapsamı dışında olup, etrafının meskun olduğu, mücavir alan sınırları içinde kaldığı, belediye başkanlığı tarafından sunulan belediye hizmetlerinden yararlandığı ve arsa vasfını kazandığı belirtildiği halde, dairenin iade kararı üzerine belediye başkanlığınca verilen 15.11.2018 tarihli cevapta 10 parselin 09.07.2013 tarihi itibariyle imar planı içinde olmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanmadığı, 12 nolu parselin ise belediye hizmetlerinde yararlandığı açıklanmıştır. Tazminata konu taşınmazlar birbirlerine oldukça yakın olup, aralarında sadece 11 nolu parsel bulunmaktadır. 12 nolu parselin belediye hizmetlerinden yararlanması, 10 nolu parselin ise belediye hizmetlerinden yararlanmadığının belirtilmiş olması karşısında taşınmazların niteliği yönünde tereddüt uyandırmuştır.
    Ayrıca tazminata konu 10 parsel nolu taşınmazın tapusu iptal edilen bölümü dışında kalan kısmında yapılaşmaya izin verilip verilmeyeceği, veriliyor ise kısmen tapusunun iptal edilmesinden önceki durumundan farklı olarak kısıtlama getirilip getirilmediği hususları ilgili belediye başkanlığından sorularak, sonucuna göre arta kalan bölümde değer kaybı oluşup oluşmayacağı, davacı tarafından kullanılmasının mümkün olup olmadığı araştırılmadan, taşınmazın geriye kalan kısmının 3194 sayılı Kanun gereğince 18. madde uygulaması sonucunda elde edilmesi gereken minimum parsel alanını sağlamayacağından taşınmazın tamamının değerini belirleyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalıdır. Taşınmazın geri kalan kısmının %100 değer kaybına uğradığı kabul edilerek, bu kısmın bedeline hükmedildiği halde, davacı adına kayıtlı bu kısmın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilinin gerekip gerekmediği de mahkemece tartışılmamıştır.
    Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi