Esas No: 2017/412
Karar No: 2021/308
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/412 Esas 2021/308 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 400-447
Sanık ... hakkında maktul ..."e yönelik kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın TCK’nın 86/1, 86/3-e, 29, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 11 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.11.2013 tarihli ve 449-437 sayılı hükmün sanık müdafisi ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyası inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.06.2015 tarih ve 404-4049 sayı ile;
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; birlikte parka giden sanıkların, selam verdikleri maktulün kendilerine sinkaflı küfretmesi üzerine, çıkan kavgada maktulü birlikte dövdükten sonra ..."in boyun bölgesine sağ arteria comminis ve vena comminis ve larinks kesilerine, ...’ın sağ uyluk bölgesine etkisi basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek kesiye neden olacak şekilde ayrı ayrı bıçaklarla birer kez vurdukları ve 20 metre kadar kovaladıkları maktulün yere düşmesi üzerine birlikte olay yerinden kaçtıkları anlaşılan olayda;
a-Sanıkların fikir ve irade birliği içerisinde eylem üzerinde hâkimiyet kurarak maktulü öldürdükleri anlaşılmakla, bu sanığın da TCK"nın 37. maddesi uyarınca "fail" olarak sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu kasten yaralama suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,
b- Sanık için baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretinin yargılama giderlerine dahil edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
c- Sanığın suçta kullandığı bıçağın TCK’nın 54. maddesi gereğince müsadere edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 17.12.2015 tarih ve 400-447 sayı ile (c) bendindeki bozma nedenine uymuş, Özel Daire ilamının (a) ve (b) bentlerinde yer alan bozma nedenlerine ise;
"...Bu değerlendirmeler ışığında yargılama konusu olay ve sanığın cezai sorumluluğu değerlendirildiğinde; ölüm sonucunu meydana getiren yaralamanın oluşumu, mahkememizce de oluşa uygun olduğu kabul edilen maktulün alınan otopsi raporunda muhtelif sıyrık, çizik şeklinde tanımlanan yaralanmalarının yanında birisi sağ uyluk bölgesinde, diğeri de boyun bölgesinde olmak üzere nitelikli iki adet kesici, delici alet yarası bulunduğu, bu yaralardan uyluk bölgesindeki yaranın basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu, ancak boyun bölgesindeki yaralanmanın müstakilen ölümü meydana getirdiği belirtilmiştir. Buna göre sanık ve hükümlü ... savunmalarında başlangıçtan itibaren boyun bölgesine yönelik müstakilen ölüme sebebiyet veren darbeyi ..."in, bacak bölgesine yönelik darbeyi ise sanık ..."ın yaptığı sabit olup, buna göre her ne kadar sanık ..."in kasten öldürme suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de öldürme sonucunu doğuran yaralanmanın sanık ... tarafından yapılmadığı, meydana gelen ölüm ile sanığın eylemi arasında kanunun cezalandırılabilme şartı açısından aradığı nedensellik bağının bulunmadığı, alınan rapora göre sanık ve hükümlünün hukuka aykırı davranışları sonucunda meydana gelen ölüm neticesinde; sanık ve hükümlünün eylemlerinin her birinin fiilinin tek başına aynı zararı doğurmaya elverişli olmadığının, hükümlü ..."in maktulün boyun bölgesine yönelik yapmış olduğu fiilinin müstakilen maktulün ölümüne sebep olduğunun tespit edildiği, böylece sanık ile hükümlünün maktulün şahsı üzerinde gerçekleştirmiş oldukları fiiller arasında meydana gelen ölüm neticesi açısından uygun illiyet bağı kuramına göre yarışan illiyet durumunun söz konusu olmadığı, bu yönüyle sanığın maktulün ölümüne sebebiyet veren hükümlü ..."in hukuka aykırı davranışının birlikte faili olmadığı açıktır.
Her ne kadar bozma ilamında maktulün 20 metre kadar kovalanmasından sonra yere düşüp öldüğü ve her iki sanığın fikir ve irade birliği içinde hareket ederek eylem üzerinde hâkimiyet kurdukları belirtilmişse de, sanığın maktule hayati tehlike doğurmayan uyluk bölgesine bıçakla vurduktan, hükümlü ... ..."un da ölümcül darbe ile vurduktan sonra maktul kaçarken yere düşüp ölmüş olduğundan başlangıçta öldürme kastı olmaksızın maktule vuran sanık ..."ın sonradan kaçarken aldığı diğer ölümcül yaranın etkisiyle düşüp ölen maktulün ölümünden sorumlu tutulması cezaların şahsiliği ilkesine de aykırıdır.
Öte yandan kabul olunan oluş, sanık anlatımlarını bu yönüyle büyük oranda doğrulayan tanık beyanları da göz önüne alındığında; sanığın anlatımlarına itibar edilebileceği ve sanık ile hükümlünün kendi üzerlerine saldıran maktulü bıçakla yaraladıktan sonra kaçtıkları ve aldığı darbeler sonucu yere düşen maktulün tekrar ayağa kalkarak 5-10 metre sanık ile hükümlüyü kovaladıktan sonra yere yığılarak ölüm sonucunun vuku bulduğu, sanık ..."ın, hükümlü ... ..."un eylemine iştirak iradesini gösteren herhangi bir delilin de bulunmadığı açıktır.
Maktulün ölümüne neden olan bıçak darbesini hükümlü ... ..."un bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği, bu darbeyi vurduğu esnada maktulün saldırısına uğrayan ve yerde maktulle boğuşan, ondan kurtulmak için cebinden çıkardığı bıçağı herhangi bir hedef gözetmeksizin gelişigüzel sallayan ve mağdurun hayati bölgesi olmayan uyluk kısmına isabet ettiren sanık ..."ın, diğer sanığın eylemi ile gerçekleşen ölüm sonucundan sorumlu tutulması hakkaniyete aykırı bir durum olacaktır.
T.C. Anayasası"nın 38/7.maddesi ile TCK"nın 20/1.maddesinde ifadesini bulan "Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz" hükmü gereğince sanık ..."ın ancak kendi fiilinin sonucu olan kasten nitelikli yaralama suçundan cezalandırılmasına karar vermek gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan mahkememizin 19/11/2013 gün ve 2013/449 Esas, 2013/447 Karar sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varıldığından 5320 sayılı Kanun"un 8/1 maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK" nın 326/3 maddesi gereğince eski kararda ısrar edilmesine karar verilmiştir." şeklindeki gerekçeyle önceki hüküm gibi sanığın kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2016 tarihli ve 47955 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 324-722 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.03.2017 tarih ve 205-920 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... ... hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanık ..."in kasten yaralama suçundan mı yoksa TCK"nın 37. maddesi delaletiyle kasten öldürme suçundan mı sorumlu olup olmadığının,
2- 5271 sayılı CMK’nın 101/3. maddesi gereğince sanığa zorunlu olarak atanan müdafi ücretinin mahkûmiyet hükmü ile birlikte yargılama giderlerine dâhil edilerek sanıktan tahsiline karar verilmesinin mümkün olup olmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
Uyuşmazlık konularının sırasıyla ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
1- Sanık ..."in kasten yaralama suçundan mı yoksa TCK"nın 37. maddesi delaletiyle kasten öldürme suçundan mı sorumlu olup olmadığı;
İncelenen dosya kapsamından;
12.08.2013 tarihinde saat 23.15"te düzenlenen tutanakta; aynı gün saat 21.30 sıralarında Haber Merkezinin Eğitim Mahallesi, 2. ... Sokak üzerinde bıçakla kavga olayı olduğunu bildirmesi üzerine belirtilen adrese gidildiği, 112 ekiplerinin 2. ... Sokak, 5 numaralı yerde kan içinde yatan ismini çevreden öğrendikleri maktul ..."e müdahale ettikleri, akabinde ambulansa aldıkları, 112 ekiplerinden alınan bilgiye göre şahsın olay yerinde eks olduğunun öğrenildiği, birim ekiplerine bilgi verildiği, olay yerinin muhafaza altına alındığı, nöbetçi Cumhuriyet savcısı ile yapılan görüşmede, maktulün 112 ekibi aracılığıyla Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesi talimatının alındığı bilgilerine yer verildiği,
12.08.2013 tarihinde saat 23.38"de düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; ... Sokak üzerinde No:5 önünde yoğun kan birikintisi, sokak üzerinde doğu istikametinde 8, 10 ve 14 numaralı binalar önünde kan damlalarının olduğu, muktulün olay yerine intikal edildiğinde 112 ekibi tarafından müdahale için ambulans içerisine alındığı, ancak eks olduğu, savcılık talimatı ile Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldığı bilgilerine yer verildiği,
12.08.2013 tarihli yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında; aynı gün saat 21.30 sıralarında Eğitim Mahallesi, 2. ... Sokak, 5 numaralı yer önünde meydana gelen maktul ..."in bıçakla öldürülmesi olayının faili meçhul şüphelilerinin yapılan çalışmalarda sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ... olduklarının tespit edildiği, yakalanmalarına yönelik yapılan çalışmada sanık ve inceleme dışı sanık aynı gün saat 23.50 sıralarında ... Mahallesi, Bursalı ...Caddesi üzerinde yakalandıkları, inceleme dışı sanık ..."in yapılan kaba üst yoklamasında, namlu kısmı 11 cm, kabza kısmı 14 cm olan siyah kabzalı namlu kısmında "..." ibaresi yazılı, sabitlenir mandallı bıçak, sanık ..."ın yapılan kaba üst yoklamasında, sağ yan ... kısmına takılı namlu kısmı 12 cm, kabza kısmı 11 cm olan namlu kısmında "..." ibaresi yazılı, tamamı mor renkli ekmek bıçağının elde edildiği, sanık ve inceleme dışı sanık yapılan mülakatta, olayı beraber gerçekleştirdiklerini, her ikisinin de maktulü olay anında birçok kez bıçakladıklarını ifade ettiklerinin belirtildiği,
13.08.2013 tarihinde saat 01.30"da düzenlenen muhafaza altına alma tutanağında; 12.03.2013 tarihinde saat 21.30 sıralarında ... Mahallesi, 2. ... Sokak, 5 numaralı yer önünde maktulün bıçakla öldürülmesi olayının şüphelileri olarak sanık ve inceleme dışı sanığın yakalandığı, inceleme dışı sanık ..."den üzerinde kan lekeleri olduğu değerlendirilen 1 çift mavi 42 numara ... marka spor ayakkabı, sanık ..."dan ise üzerinde kan lekeleri olduğu değerlendirilen mavi kırmızı renkli S beden ... marka gömlek, 1 adet mavi renkli 30-34 beden ... marka kot pantolon, bir çift beyaz renkli ... marka spor ayakkabı elde edilerek muhafaza altına alındığı bilgilerine yer verildiği,
13.08.2013 tarihinde saat 10.30"da düzenlenen tutanakta; 12.03.2013 tarihinde saat 21.30 sıralarında ... Mahallesi, 2. ... Sokak, 5 numaralı yer önünde sanık ve inceleme dışı sanık tarafından bıçakla maktulün yaralanarak eks olması olayı ile ilgili olarak olay yerinde ve çevresinde kamera olup olmadığı araştırmasının yapıldığı, yapılan araştırmada olay yerini ve olay yerinden şüphelilerin gidebileceği güzergâh üzerinde herhangi bir kamera görüntüsüne rastlanılmadığı,
13.08.2013 tarihli zabıt varakası ve ölü muayene tutanağında; aynı gün saat 09.00 sıralarında ceset üzerinde yapılan incelemede; üzerinde mavi kot pantolon, siyah spor ayakkabı, krem renkli çorap, siyah kırmızı yeşil tişört, siyah bokser, kahverengi ... olduğu, kot pantolon sağ bacak iç kısmında delici, kesici alete bağlı yırtık tespit edildiği, cesedin yapılan harici muayenesinde, 175 cm boyunda, 75 kg ağırlığında, ela gözlü, kahverengi saçlı, sünnetli erkek cesedi olduğu, ölü katılığının ve ölü morluğunun oluşmaya başladığı, larinks üzerinde 4x1,5 cm"lik yatay seyirli alt tarafında çentiği olan bir açısı dar, bir açısı geniş delici kesici alet yarası, bu yaranın 1 cm altında 1,5 cm"lik ekimoz, sağ uyluk 1/3 distal iç kısımda 4,5x2 cm"lik bir açısı dar, bir açısı genişdelici kesici alet yarası, sol diz üzerinde 1x2 cm"lik abrazyon izlendiği tespitlerine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu ... Grup Başkanlığınca düzenlenen 08.10.2013 tarihli otopsi raporunda; maktulün travma bulguları; sol uyluk proksimali dış yanda 2x1 cm"lik ölümü sırasında alkollü olmadığı ve 1 cm"lik bel bölgesi sol tarafta 1x1 cm"lik parşömenize sıyrıklar, sol diz üstünde 1,5x1"lik abrazyon, larinks üstünde 4x1,5 cm"lik yatay seyirli, boyun bölgesi sağ taraftaki açısı dar diğeri geniş, dar olan açıya 1,5 cm"lik mesafede 0,5 cm derinliğe ulaşan çentiği bulunan, boyun bölgesi sol tarafında 0,3 cm"lik kuyruğu olan kesici delici alet yarası, bu yaranın 1 cm sol altında 1,5 cm"lik ekimoz, üstünde de 0,3 cm"lik ekimoz, sağ uyluk 1/3 distal iç kısmında 4,5x2 cm"lik dikey seyirli üst taraftaki açısı geniş, alttaki açısı dar olan kesicidelici alet yarası, sol dirsekteki 1x1 cm"lik sıyrık izlendiği, idrarda esrar etken maddesi THC bulunduğu, vücudunda başkaca toksik bir madde ile uyutucu/ uyuşturucuya rastlanmadığı, maktulün vücudunda boyun bölgesi ve sağ uyluk bölgesinde olmak üzere 2(iki) adet kesici-delici alet yarası saptanmış olup, boyun bölgesindeki yaradan giren kesici delici aletin boyun damar, boyun organ yaralanması yaparak müstakilen ölümü meydana getirdiği, uyluk bölgesinde bulunan yaradan giren kesici delici aletin cilt, cilt altı, kas dokusu yaralanması yaparak basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte yaralanma meydana getirdiği,, kesici-delici alet yaraları cilt bulgularına göre; kullanılan alet/aletlerin bir kenarının keskin, diğer kenarının küt olduğu, maktulün ölümünün kesici delici alete bağlı büyük damar ve trakea yaralanması sonucu meydana geldiğinin belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 26.11.2103 tarihli uzmanlık raporunda; inceleme dışı sanık ... ..."a ait olduğu bildirilen ve tetkik için gönderilen, metal üzeri siyah renkli ağaç kaplama saplı, sapı dahil tüm uzunluğu 24,9 cm olan, sapı içerisinden el yardımıyla açılıp-kapanabilen 10,8 cm uzunluğunda, tek ağızlı, sivri uçlu, sırtı küt-meyilli namlusu bulunan, sapının üst orta kısmında bulunan mandal vasıtasıyla açılan namlusunu sapa sabit hâle getiren kilitleme tertibatını haiz bıçak; imal durumu, tip ve nitelikleri itibarıyla, bir av bıçağı olup, 6136 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığı, sanık ..."e ait olduğu bildirilen ve tetkik için gönderilen, mor renkli plastik saplı, sapı dâhil tüm uzunluğu 22,3 cm olan, 11,7 cm uzunluğunda tek ağızlı, sivri uçlu, sırtı küt-meyilli namlusu bulunan bıçak; imal durumu, tip ve nitelikleri itibarıyla, "mutfak levazımatına dâhil bıçaklardan" olduğu cihetle; 6136 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığının bildirildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığının 24.10.2013 tarihli eskpertiz raporunda; sanık ..."den elde edildiği bildirilen 14 bulgu no"lu gömlek, 15 bulgu no"lu pantolon ve 16 bulgu no"lu ayakkabılar üzerinde belirlenen genotip özellikler ile maktulün genotip özelliklerinin uyumlu olduğunun tespit edildiği, inceleme dışı sanık ... ..."dan elde edildiği bildirilen 9 bulgu no"lu bıçak, 10 bulgu no"lu pantolon ve 11 bulgu no"lu ayakkabılar üzerinde belirlenen genotip özellikler ile maktulün genotip özelliklerinin uyumlu olduğu tespitlerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Mahkemede; maktulün oğlu olduğunu, olayın nasıl olduğunu görmediğini, saat 21.00 sıralarında kendisi ile görüştüğünü, bir saate kadar geleceğini söylediğini, ancak telefon görüşmesinden 20 dakika sonra olayın haberinin geldiğini,
Katılan ... Mahkemede; maktulün oğlu olduğunu, olayın nasıl gerçekleştiğini görmediğini,
Katılanlar ... ve ... Mahkemede; maktulün kardeşi olduklarını, olayın nasıl olduğunu görmediklerini,
Tanık ... Kollukta; mahalleden arkadaşları olan sanık ..., inceleme dışı sanık ..., ... ve ... ile birlikte ... Mahallesi"nde bulunan ... İlköğretim Okulu bahçesinde alkol aldıklarını, orada bulunan bir şahsın uyarısı üzerine alkol şişelerini toplayarak daha sonra oradan ... Parkı"na gittiklerini, otururlarken sanık ve ikiz kardeşi ..."in evlerine gideceğini söylerek yanlarından ayrıldıklarını, daha sonra inceleme dışı sanık ..."in kız arkadaşı ile buluşacağını söylerek yanlarından ayrıldığını, kendisi ve ..."ın takılmaya devam ettiklerini, yarım saat sonra sanığın abisi olan ..."in yanlarına gelerek "... evde babasıyla tartışarak evden çıktı. ..."dan haberiniz var mı?" diye sorduğunu, hep birlikte civarda bulunan parklara baktıklarını, kendi aralarında "Nereye gitmiş olabilir, kiminle beraberdir." diye konuşurken, yanlarına mahallede oturduğunu tahmin ettiği 15 yaşlarında bir erkek çocuğunun gelerek "... abiyi vurmuşlar ve olaydan sonra da caddenin üzerinden ... ve ... abinin hızlı bir şekilde gittiklerini görmüşler." dediğini, kendilerinin de zaten sanığın evden babası ile tartışmış ve sinirli bir şekilde çıktığı için ve oradan da hızlı ayrıldığını gören şahıslarda olduğu için bu olayı sanık ve inceleme dışı sanık yapmış olabilir düşüncesi ile hemen olay yerine gittiklerini, olay yerinde polislerin olduğunu, inceleme dışı sanık ..."i telefonla arayarak "..."i vurmuşlar, siz mi vurdunuz?" diye sorduğunu, kendisine "Hayır şu an ben kız arkadaşımın yanındayım." dediğini, sanık, inceleme dışı sanık ... ve maktulün aralarında ne gibi husumet vardı orasını bilmediğini, bildiği kadarı ile aralarında husumet olmadığı,
Mahkemede; olaydan bir süre sonra yanlarına 15 yaşlarında bir çocuğun gelerek "... abiyi vurmuşlar. Olaydan sonra caddenin üzerinden ... ... ve ..."in kaçtığını," söylediğini, bu çocuğun adının ... olduğunu, onun da olayın görgü tanığı olmadığını, sadece kendilerini tanıdığı için duyduğunu söylediğini, maktulün kendisine 2 yıl kadar önce kardeşleri ile tartıştığı için husumet beslemiş olabileceğini, hatta bir keresinde maktulün hap almış vaziyette kendisine gelerek "Neden kardeşlerimi dövdün?" dediğini, kendisinin sanık ve inceleme dışı sanık ... ile arkadaş olması sebebiyle onlara da husumet beslemiş olabileceğini ancak maktulün kardeşleri ile kavga ederken ne maktulün ne de sanıkların olmadıklarını, maktulün sürekli uyuşturucu madde alan biri olduğunu, sürekli mahalleyi rahatsız eden, taşkınlık yapan biri olduğunu, olayın görgü tanığı olmadığını,
Tanık ... Mahkemede; olay günü parkın yanındaki evinin balkonunda oturduğunu, parka maktulün girdiğini görünce maktulün daha önce oğlu ..."e uyuşturucu içmek ve hırsızlık yapmak konusunda telkinlerde bulunduğu için kendi oğlunun da parkta olabileceğini düşünerek oğlunu korumak amacıyla parka indiğini, parkta şadırvanın önünde maktulün oturduğunu, kendisinin de hemen karşısındaki banka oturduğunu, tahminen aralarında 5-6 metre mesafe olduğunu, maktulün kendisine sataşmadığını, o esnada parka şuan görmüş olduğu sanık ... ve inceleme dışı sanık ..."in geldiğini, maktulün sanıklara seslenerek yanlarına çağırdığını, ana avrat küfrettiğini, "Siz yine mi parka geldiniz? Ananızı, avradınızı, sülalenizi sinkaf ederim." dediğini, sanık ve inceleme dışı sanık ..."in de maktule "Niye küfrediyorsun?" deyince maktulün ilk sanıklara bıçak çektiğini, daha sonra aralarında bir kargaşa olduğunu, sanıkların kaçtığını, maktulün 10-15 metre daha sanıkları kovaladığını, yere düştüğünü, olayın 12 Ağustos Pazartesi günü saat 21-22 sıralarında olduğunu, havanın kararmış olduğunu, görüşün çok net olmadığını, parkta başka kimselerin de olduğunu, ancak onların uzakta olduğunu, maktulü olaydan önce Perşembe günü parka gelmemesi konusunda uyardığını, kendisine "Sen karışma, ben istediğim zaman gelirim." dediğini,
Tanık ... Mahkemede; olay tarihinde işten geldiğini evinin olayın olduğu yere 50 metre kadar mesafede olduğunu, arkadaşı ..."un aradığını, saat 21.00 sıralarında ..."la buluştuklarını, daha sonra park tarafından bağrışma sesleri gelince ne olduğuna bakmaya gittiğini, sanık, inceleme dışı sanık ... ve maktulün yüksek sesle münakaşa ettiklerini, maktulün ..."e küfrettiğini, ..."in de maktule "Neden küfrediyorsun?" diye sorduğunu, bunun üzerine maktulün "O... çocuğu, senin ananı, avradını sinkaf ederim." dedikten sonra sanığın ensesinden vurup yere düşürdüğünü, üzerine abanıp boğazına sarıldığını, sanığın inceleme dışı sanık ..."e "Kurtar beni" diye seslenirken bir taraftan da maktulün bacağına doğru bir şey salladığını, ancak ne olduğunu görmediğini, inceleme dışı sanığın önce maktulün belinden tutup çekmeye çalıştığını, ancak başarılı olamadığını, bunun üzerine belinden bıçak çıkarttığını, o sırada maktul dönüp ..."e kafa atacakken bıçağın boğazına denk geldiğini, bundan sonra maktulün sanığı bıraktığını, sanık ve inceleme dışı sanık ..."in olay yerinden kaçtıklarını, maktulün yürüyerek parktan ayrıldığını, biraz ileride kendi evlerinin önünde düştüğünü, ambulans çağırdığını, maktulün neden küfrettiğini bilmediğini, sürekli uyuşturucu kullanan birisi olduğunu, mahallede herkesin kendisinden korktuğunu, sanıkların kendi arkadaşı olduğunu, ancak çok yakın olmadıklarını, sanıkların üst mahallede oturduklarını, olayı yaklaşık 100 metre mesafe kadar uzaktan gördüğünü, yakında bulunan sitenin ışıklarının olay yerini aydınlattığını, yerde yatan sanığın burnunun kanadığını fark ettiğini, olaya karışmak istemediği için müdahale etmediğini, maktulle herhangi bir husumetinin olmadığını, yalnız mahallede herkesin maktulden korktuğunu, herkesten para istediğini, olay esnasında sanık ve inceleme dışı sanığın sarhoş olup olmadıklarını fark etmediğini, maktulün sürekli içtiğini,
Tanık ... Kollukta; maktulü mahalleden tanıdığını, ancak samimiyetinin olmadığını, sanık ve inceleme dışı sanık ..."le de aynı mahallede ikamet ettiklerini ve samimi olduklarını, 12.08.2013 tarihinde akşam saatlerinde kendisine ait motosikletle ... Mahallesi"nde bulunan Yenikent Parkı"ndan geçerken maktulün yerde yattığını ve çevredeki insanların başına toplandığını görünce hemen durduğunu, maktulün yattığı yere doğru gittiğini, başı ve boyun kısmında yoğun bir kan birikintisi gördüğünü, bir süre sonra olay yerine 112 ve 155 ekiplerinin geldiğini, ancak 112 ekiplerinin yaptığı müdahaleye rağmen maktulün öldüğünü öğrendiğini, maktulün nasıl ve kimler tarafından öldürüldüğünü görmediğini, sanık, inceleme dışı sanık ... ve maktul arasında bir sorun olup olmadığını bilmediğini,
Mahkemede; olayın görgü tanığı olmadığını, maktulle sanıklar arasında geçmişte aralarında bir husumet olup olmadığını bilmediğini, olaydan sonra tesadüfen oradan geçerken maktulü yerde yatarken gördüğünü, 112 ve 155"e haber verdiğini, o anda maktulün kimin tarafından yaralandığını bilmediğini, olay yerindeki şahıslardan herhangi birisinin olayı gördüğünü söylemediğini, sanıkları tanıdığını, sanık ..."ın arkadaşı olduğunu,
İnceleme dışı sanık ... ... müdafisi huzurunda Kollukta; 12.08.2013 tarihinde akşam saatlerinde mahalleden arkadaşı olan sanık ... ile birlikte buluştuklarını, Değirmenlikızık Mahallesi"nde bulunan ... Parkı"nda birlikte ikişer tane bira içtiklerini, sohbet ettiklerini, daha sonra gezme amaçlı birlikte ... Mahallesi"ne doğru yürüdüklerini, olay yeri olan ... Sokak üzerine geldiklerinde daha önceden tanıdığı ve aralarında husumet bulunan maktul ... ile karşılaştıklarını, maktulün üç ay kadar önce arkadaşı tanık ... ile kavga ettiğini, aralarında çıkan kavga esnasında maktulün kendisine küfrettiğini, kavganın araya giren arkadaşlarınca bastırıldığını, olayın polise intikal etmediğini, o günden sonra maktulün kendisine tavır aldığını, nerede görse kendisine tehdit edercesine kafa salladığını, kendisinin de herhangi bir olay yaşanmasını istemediği için maktulün bu tavırlarına bakmamaya, umursamamaya çalıştığını, maktule bir şey söylemeden gittiğini, hatta maktulü uzaktan gördüğü zaman sırf karşılaşmamak için yolunu değiştirip gittiğini, 12.08.2013 tarihinde olayın meydana geldiği sokakta maktulle karşılaşınca selam verdiğini, maktulün de kendilerine hitaben "S...tirin gidin lan, anasını s...tiğim çocukları" diyerek üzerlerine geldiğini, eli ile ikisini birlikte itmeye başladığını, maktulün yine küfürlü konuşmalarına da devam ettiğine, bu sırada maktulün küfürlü konuşmalarına arkadaşı sanık ... ile daha fazla sabır gösteremediklerini, her ikisinin de yakalandıklarında polislere teslim ettikleri bıçaklarını çıkarttıklarını, kendisinin maktulün üst bölgesine doğru rastgele vurduğunu, ancak bıçağın maktulün neresine denk geldiğini bilmediğini, bu esnada yanında bulunan arkadaşı sanığın da maktule bıçakla saldırdığını gördüğünü, ancak hava karanlık olduğundan dolayı maktule hangisinin bıçağının denk geldiğini bilmediğini, kendisi ve sanığın vurduğu ilk bıçak darbesinden sonra maktulün olay yerinden yaklaşık 5-6 metre kadar kaçtıktan sonra yere düştüğünü, maktul yere düşünce sesinin de kesildiğini görünce sanıkla birlikte kaçtıklarını, dolmuşa bindiklerini, olaydan kısa bir süre sonra arkadaşı tanık ...nın kendisini aradığını, ..."i yaralayıp yaralamadığını sorduğunu, bir şey demeden telefonu kapattığını, daha sonra sivil polislerin kendilerini Bursalı ...Caddesi"nde yakaladıklarını, olayda kullandıkları bıçakları teslim ettiklerini, maktulle arasında husumet bulunduğunu, maktulle barışmak istediği hâlde kendisiyle barışmadığını, maktulün kendisinin mi yoksa sanığın mı bıçak darbesiyle yaralandığını bilmediğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği ... 2. Sulh Ceza Mahkemesinde; Emniyette vermiş olduğu ifadesinin okunmasını istediği, tarafına okunan ifadesini aynen tekrar ettiğini, olay günü maktulle tesadüfen karşılaştıklarını, maktulün kendisine ve sanığa ana avrat küfrettiğini, sonra eliyle kendilerini iteklediğini, bunun üzerine kendisi ve sanık ..."ın yanlarında bulunan bıçakları çıkartarak maktule rastgele salladıklarını, sonra kaçıp gittiklerini, bir anlık sinirle yaptığını, pişman olduğunu,
Mahkemede; olay günü akşam saatlerinde sanığı evinden kendisinin çağırdığını, olay yerine gezinmek için gittiklerini, olay yerinde önceden tanıdığı maktulle karşılaştıklarını, maktulün parkta olduğunu görmediklerini, görselerdi parka girmeyeceklerini, maktulün kendilerine görünce sinkaflı küfürler ederek "Ananızı sinkaf ederim. A... koyduğumun çocukları, s...tirin gidin" dediğini, bunun üzerine maktule "Küfrediyorsun abi" dediklerini, bunun üzerine kendilerine tekrar küfrettiğini, sanık ..."ın ensesinden tutarak yere yatırdığını, yere yatırınca sanığın da kendisine "... kurtar beni." dediğini, sanığın yerde yatarken bıçağı maktulün ... kısmına doğru vurduğunu, kendisinin de maktulü sanığın üzerinden çekmeye çalıştığını, ancak güçlü olduğu için çekemediğini, taşıdığı bıçağı çıkarttığını, maktulün bu esnada başını aniden çevirince ve kendisine doğru hamle yapınca bıçağın aniden boynuna saplandığını, sanığı yerden kaldırdığını, maktulün kendilerini 5-10 metre kovaladıktan sonra yere düştüğünü, kendilerinin de kaçtıklarını, etrafta kendilerinden başka birilerinin olup olmadığını görmediğini, maktulle en son bir yıl önce karşılaştıklarını, kendisinin arkadaşı ile arasındaki tartışmadan dolayı maktulün kendisini tanıyor olabileceğini, kendisini daha önce bir kaç kişinin dövmesi sebebiyle yanında bıçak taşıdığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; olay günü kahvaltısını yaptıktan sonra dışarıya çıktığını, inceleme dışı sanık ... ile birlikte bira alıp ... İlköğretim Okulunun bahçesinde saat 19.30"a kadar bira içtiklerini, yanlarına ikiz kardeşi Doğumert"in geldiğini, birlikte akşam yemeği için evlerine gittiklerini, evde yemekten sonra duş aldığını, evde Uğur abisi ile kendisine sesini yükseltmesinden dolayı tartıştıklarını, bu nedenle babasının kendisini azarladığını, babasının azarlamasına kızarak evden çıktığını ve yine arkadaşı inceleme dışı sanık ... ile karşılaştığını, evden sinirli çıktığı için abisi Uğur"un kendilerine ait araçla peşine düştüğünü, kendisini aradığını, uzaktan abisini arabayla görünce yönünü değiştirip inceleme dışı sanık ... ile mahalleden uzaklaştığını, olayın olduğu yer olan ... Mahallesi, ... Sokak üzerine geldiklerinde orada ... lakaplı maktul ... ile karşılaştıklarını, maktulle daha önceden hem kendisinin hem de inceleme dışı sanık ..."in husumetinin bulunduğunu, maktulün kendi telefonunu gasbetmesinden, inceleme dışı sanık ..."i de sürekli olarak azarladığı için ikisinin de maktulle husumetleri olduğunu, maktulle karşılayınca kendisine ve inceleme dışı sanık ..."e hitaben "Ne yapıyorsunuz lan o... çocukları, sizin ananızı avradınızı s...m." dediğini, bu söylediği küfrü kendilerine gülerek dalga geçer bir tavırla söylediğini, kendilerinin de maktulün bu alaylı tavırlarına çok sinirlendiklerini ve birlikte maktule hitaben "Yeter artık!" diyerek inceleme dışı sanık ..."in kendi cebinden bıçağını çıkardığını, kendisinin de cebinden yakalandığında polislere teslim ettiği mor renkli ekmek bıçağını çıkardıklarını, birlikte ellerindeki bıçakları maktule salladıklarını, olay yerinin karanlık olduğunu, kendisinin elindeki bıçakla maktulün belinden yukarı doğru rastgele salladığını, inceleme dışı sanık ..."in de görebildiği kadarıyla bıçağı maktulün üst tarafına doğru rastgele salladığını, maktulün bu sırada geri doğru kaçtığını, maktulü yaklaşık 20-30 metre kadar arkasından kovaladıklarını, maktul bir anda yere düşünce göğüs tarafından kan geldiğini gördüklerini, maktulün yaralandığını anlayınca ... ile birlikte olay yerinden kaçtıklarını, ... Bankasından ..."in 200 TL para çektiğini, birlikte taksi dolmuşa bindiklerini, ... Plaza"da indiklerini, tekrar 200 TL para çektiklerini, bu para ile yakalanana kadar ... semtinde ev kiralayıp sabaha kadar kalıp sabah gelip polise teslim olacaklarını, ev bakmak için gezerlerken sivil polislerin kendilerini Bursalı ...Caddesi üzerinde yakaladıklarını, polislerin üzerlerini aradıklarını, olayda kullanmış oldukları bıçaklarını polislere teslim ettiklerini, maktulle aralarında husumet bulunduğunu, olay günü tesadüfen karşılaştıklarını, maktulü öldürmek amacıyla bıçaklamadıklarını, olayın bir anda gerçekleştiklerini, olaydan dolayı pişman olduğunu,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği ... 2. Sulh Ceza Mahkemesinde; olay günü inceleme dışı sanık ... ile birlikte gezerken maktulle tesadüfen karşılaştıklarını, önceden de aralarının açık olduğunu, kendilerinin beladan uzak durmaya çalıştıklarını, maktulün kendilerine küfrettiğini, inceleme dışı sanık ..."i de ittiğini, kendisi ve ..."in cebinde bulunan bıçakları çıkardıklarını ve rastgele salladıklarını, bir anlık kızgınlıkla olayın meydana geldiğini, Emniyetteki beyanını tekrar ettiğini,
Mahkemede; olay günü arkadaşı inceleme dışı sanık ..."in kendisini gezmek dolaşmak için evden çağırdığını, evden işe gideceğim diyerek çıktığını, daha sonra olayın olduğu Yenikent Parkı"na gittiklerini, parka girerken maktulü gördüklerini, inceleme dışı sanık ..."in maktule kafa işareti ile selam verir vermez kendilerine "Ne arıyorsunuz burada a...koyduğumun çocukları" dediğini, ..."i nde maktule "Biz sana ne yaptık?" dediğini, maktulün de "Zaten bir şey yapamazsınız çıkın parktan o... çocukları" dediğini, arkadaşı ..."i parkın dışına çekerken ..."in de maktule "Sensin o... çocuğu" dediğini, maktulün birden kendisinin ensesini tuttuğunu ve yere eğdiğini, iki eli ile bastırdığını, bunları yaparken maktulün sürekli hakaret ettiğini ve tekmelediğini, o anda kendisinin bıçağını çektiğini, bıçağı arkası dönük vaziyette maktulün sağ bacağına doğru salladığını, daha sonra inceleme dışı sanık ..."in maktulün kollarını kendisinin boğazından çekmeye çalıştığını, bunun üzerine ..."e "Beni kurtar." dediğini, ..."in cebinden çakısını çıkarttığını gördüğünü, ancak vurduğunu görmediğini, kendisinin maktulle daha önceden bir husumetinin olmadığını, olay yerinde üçünden ayrı başka birinin olup olmadığını görmediğini, Emniyetteki ifadesini kabul etmediğini, olay sonrası olayın şoku ile verilmiş bir ifade olduğunu, ayrıca kendisinin de maktulle herhangi bir geçmişe dair husumetinin bulunmadığını, 2 sene kadar önce halasının telefonunu maktulün gasbetmesi olayı olduğunu, ancak bundan dolayı herhangi bir husumetlerinin olmadığını, maktulün daha önceden yalnızca ismini duyduğunu, maktulün kendisini tanıyıp tanımadığını bilmediğini,
Bozmadan sonra Mahkemede; inceleme dışı sanık ... ile parka gittiklerini, maktulün parkta olduğunu bilmediklerini, ..."in maktule kafa selamı verdiğini, maktulün bunun üzerine "Ne işiniz var lan burada?" diyerek ana avrat küfrettiğini, bunun üzerine maktule "Biz sana ne yaptık?" deyince bu seferde maktulün kendilerine "Zaten bir şey yapamazsınız lan o.. çocukları" diyerek sinkaflı sözlerle kendilerine küfrettiğini, inceleme dışı sanık ..."in kolundan tutup çektiğini, maktule arkalarının dönük olduğunu, ..."in sessizce "Sensin o... çocuğu" dediğini, ... sessiz söylediği için küfrü maktulün duymadığını zannettiklerini, tam çıkarken maktulün kendisinin ensesinden tutup yere yatırdığını, boğazından çok kuvvetli bir şekilde sıkmaya ve aynı zamanda darbetmeye başladığını, can havliyle cebindeki bıçağı çıkarttığını, maktulün bacağına doğru salladığını, nereye salladığını dahi görmediğini, maktule bıçak sallayınca kendisine daha çok kızdığını, boynundan daha çok sıkmaya devam ettiğini, yine bırakmayınca inceleme dışı sanık ..."e "... kurtar ölüyorum." dediğini, bunun üzerine ..."in bir şey yaptığını, ancak ne yaptığını görmediğini, ..."in kendisinin sağ kolundan tutup kaldırdığını, ikisinin de olay yerinden kaçtıklarını, sonrasını görmediklerini, maktulün nasıl öldüğünü bilmediğini, karakolda iken maktulün öldüğünü öğrendiklerini, darbenin maktulün boğazına denk geldiğini karakolda öğrendiklerini,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın “Kasten Öldürme” başlığı altında düzenlenen 81. maddesinde;
"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır”,
“Nitelikli haller” başlıklı 82. maddesinde ise;
"1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
i) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu aşamada "faillik" ve "şeriklik" kavramları üzerinde de durulması gerekmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nda, 765 sayılı Kanun"daki "asli iştirak-feri iştirak" ayrımı terk edilerek suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki; "(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır." şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı "fail" konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ..."un arkadaş oldukları, 12.08.2013 tarihinde saat 21.00 sıralarında birlikte Yenikent Parkı"na gittikleri, parkta inceleme dışı sanık ... ile aralarında daha önce arkadaşı tanık ... ile arasında meydana gelen kavgadan dolayı husumet bulunan maktul ..."le karşılaştıkları, sanık ... ve inceleme dışı sanık ..."in maktule selam verdikleri, maktulün kendilerine küfretmesi üzerine çıkan kavgada birlikte maktulü dövdükten sonra inceleme dışı sanığın maktulün boyun bölgesine sağ arteria comminis ve vena comminis ve larinks kesilerine, sanık ...’ın sağ uyluk bölgesine etkisi basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek kesiye neden olacak şekilde ayrı ayrı bıçaklarla birer kez vurdukları, 20 metre kadar kovaladıkları maktulün 2. ... Sokak, 5 numaralı bina önünde düşmesi üzerine olay yerinden kaçtıkları, sanık ve inceleme dışı sanığın aynı gün saat 23.50 sıralarında suçta kullandıkları bıçaklarla yakalandıkları, maktulün kesici delici alete bağlı boyun damar ve boyun organ yaralanması sonucu öldüğü olayda;
Sanık ve inceleme dışı sanık ..."in fikir ve irade birliği içerisinde kendilerine küfreden maktulü dövdükleri, ellerinde bulunan adam öldürmeye elverişli bıçaklarla birer kez bıçakladıkları, maktulü 20 metre kadar kovaladıkları ve yere düşmesi üzerine birlikte olay yerinden kaçtıklarının anlaşılması karşısında; sanık ve inceleme dışı sanığın olay öncesinde, olay sırasında ve olay sonrasında sergilediği davranışlar birlikte değerlendirildiğinde; sanık ..."ın hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen sanık ... ile birlikte suç işleme kararı aldığı ve eylem üzerinde hâkimiyet kurarak kasten öldürme suçuna TCK"nın 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemece kurulan mahkûmiyet hükmünün sanık ..."ın eyleminin TCK"nın 37. maddesi delaletiyle kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
2- 5271 sayılı CMK’nın 101/3. maddesi gereğince sanığa zorunlu olarak atanan müdafi ücretinin mahkûmiyet hükmü ile birlikte yargılama giderlerine dahil edilerek sanıktan tahsiline karar verilmesinin mümkün olup olmadığı;
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ..."in soruşturma aşamasında tutuklanması talebiyle ... 2. Sulh Ceza Mahkemesine sevk edildiği, sanığa CMK"nın 101/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafi tayin edildiği,
Sanık ..."in aşamalardaki beyanlarına göre; işçi olarak, aylık 900 TL ücretli çalıştığını ifade ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Savunma hakkı, Anayasamızın 36. maddesinde güvence altına alınmış ve herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Sanık bu hakkını bizzat kullanabileceği gibi müdafisi aracılığı ile de kullanabilir. Bu açıdan, savunma hakkı “meşru bir yol”, müdafi de savunma hakkının kullanılması bakımından “meşru bir araçtır" (Nur Centel, Ceza Muhakemesi Hukukunda Müdafi, Kazancı Hukuk Yayınları, ..., 1984, s. 13.).
5271 sayılı CMK’nın 2/1-c maddesinde “şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı” olarak tanımlanan müdafi, toplumsal savunmayı gerçekleştirmek amacıyla şüpheli veya sanık lehine hareket edip hukuki yardımda bulunan ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan kamusal bir muhakeme süjesidir (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, Beta Yayınevi, ... 2010, s. 401 vd.; Nur Centel-Hamide ..., Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, 12. Baskı, ... 2015, s. 180 vd.; Bahri Öztürk-Durmuş Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-Özge Sırma-Yasemin Saygılar Kırıt-Özdem Özaydın-Esra Alan Akcan-Efser Erdem, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 9. Baskı, Seçkin Yayınevi, ... 2015, s. 245 vd.; Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, 12. Baskı, Beta Yayınevi, ... 2007, s. 184; Sinan Kocaoğlu, Müdafi, 2. Baskı, Seçkin Yayınevi, ... 2012, s. 57.).
Şüpheli veya sanığın müdafisi aracılığıyla savunulması hususunda tercih yapma imkânına sahip olduğu hâllerde görev yapan müdafi ihtiyari müdafi, görevlendirilmesi hususunda şüpheli veya sanığın iradesinin önem taşımadığı hâllerde görev yapan müdafi ise zorunlu müdafidir. Görüldüğü gibi müdafinin zorunlu veya ihtiyari olması, şüpheli veya sanığın istemine ya da istemi olup olmadığına bakılmaksızın yani iradesi dikkate alınmadan atanıp atanmadığına bakılarak belirlenmektedir (Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s. 409; Centel-..., s. 187; Yurtcan, s.192; Kocaoğlu, s.120.).
1412 sayılı CMUK, kişisel savunmada kural olarak ihtiyari müdafilik sistemini benimsemiş ve sınırlı bazı hâllerde zorunlu müdafilik sistemini getirmişken; 5271 sayılı CMK zorunlu müdafilik sistemini, önemli ölçüde genişletmiştir. 5271 sayılı CMK"ya göre; müdafisi bulunmayan şüpheli veya sanığın, çocuk, kendini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması (150/2. md.), soruşturma veya kovuşturma konusu suçun cezasının alt sınırının beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi (150/3. md.), resmî bir kurumda kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınmasına karar verilecek olması (74/2. md.), tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi (101/3. md.), davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşılan sanığın yokluğunda duruşma yapılması (204/1. md.) ve kaçak sanık hakkında duruşma yapılması (247/4. md.) hâllerinde, şüpheli veya sanığın istemi bulunmasa hatta açıkça müdafi istemediğini beyan etse bile müdafi görevlendirme zorunluluğu bulunmaktadır. 5271 sayılı CMK"nın 150/3. maddesinin yürürlüğe giren ilk şeklinde üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlar bakımından zorunlu müdafi görevlendirilmesi kabul edilmiş iken, 19.12.2006 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 21. maddesiyle bu süre "alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren" şeklinde değiştirilmiştir.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 13. maddesinin birinci fıkrasında; "Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile, avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet ve Maliye bakanlıkları tarafından birlikte tespit edilecek ücret, Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten ödenir. Bu ücret, yargılama giderlerinden sayılır.",
Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik"in 5. maddesinin ikinci fıkrasında; "Şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malûl veya sağır ve dilsiz ise ya da hakkında alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı soruşturma ya da kovuşturma yapılıyorsa istemi aranmaksızın barodan bir müdafi görevlendirmesi istenir. Ancak bunun için şüpheli veya sanığın müdafiinin olmaması şarttır.",
5. maddesinin üçüncü fıkrasında; "İkinci fıkrada sayılan hâllerde kovuşturma aşamasında sanığa iddianamenin tebliği için çıkarılan çağrı kâğıdına ayrıca "tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde müdafii bulunup bulunmadığını bildirmesi, bildirimde bulunmadığı takdirde barodan bir müdafi görevlendirmesinin isteneceği, görevlendirilen müdafie ödenecek ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı ve mahkûmiyeti hâlinde kendisinden tahsil edileceği" hususunu hatırlatan meşruhat verilir..." ,
8. maddesinde; "(1) Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince baro tarafından görevlendirilen müdafi veya vekile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinden ayrık olarak hazırlanacak "Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife" gereğince ödenecek meblâğ Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanır.
(2) Müdafi veya vekilin görevi gereği yaptığı zorunlu yol giderleri ile kendisi tarafından karşılanması durumunda temyiz, istinaf ve itiraz harçları ayrıca ödenir.
(3) Müdafi veya vekile Tarife gereğince ödenen meblâğ, zorunlu yol giderleri ve müdafi veya vekil tarafından ödenen temyiz, istinaf ve itiraz harçları yargılama giderlerinden sayılır.",
CMK"nın "Yargılama Giderleri” başlıklı 324. maddesinin birinci fıkrasında; “Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.”,
Dördüncü fıkrasında; "Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre; kişisel haklara ilişkin kararlar, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir. Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.",
Aynı Kanun"un "Sanığın Yükümlülüğü" başlıklı 325. maddesinin birinci fıkrasında; "Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir." ,
Şeklinde hükümler bulunmaktadır.Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 90. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarda kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır." hükmü uyarınca iç hukukumuzun uyulması zorunlu bir parçası hâline gelen 19.03.1954 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 10.03.1954 tarihli ve 6366 sayılı Kanun ile onaylanmış bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin "Adil Yargılanma hakkı" başlıklı 6/3-c maddesinde; "Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
...
c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek," hükmü düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, mevzuatımızda yer alan hükümlere göre zorunlu müdafi ücreti yargılama gideri kabul edilerek hakkında ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilen sanığa yükletilmekteyken, AİHS ancak belirli şartların gerçekleşmesi durumunda sanığın müdafiden ücretsiz olarak yararlanmasını öngörmektedir. Temel hak ve hürriyetlerden olup AİHM"nin 25.09.1992 tarihli ve 13191/87 Başvuru no"lu Pham Hoang/Fransa kararında adil yargılanma kavramının görünüm şekillerinden biri kabul ettiği ücretsiz müdafi hakkı bağlamında ve Anayasa"nın 90. maddesinin beşinci fıkrası gözetildiğinde mahkemece somut olaya uygulanması gereken hüküm, AİHS"nin 6/3-c maddesidir.
AİHS"in 6/3-c maddesinde yer alan ücretsiz müdafi hakkı mutlak bir hak olmayıp sanığın malî imkanının uygun olmaması ve adaletin selameti şartlarına tabi tutulmuştur.
"Sanığın malî imkânlardan yoksun olması” ifadesinden ne anlaşılması gerektiği sözleşme hükümleriyle belirlenmemiş olup değerlendirme, paranın satın alma gücü ve ülke ekonomisi gibi şartlar gözönüne alınarak yapılmalıdır. Sanığın malî durumunun müdafi ücretini karşılamak için uygun olduğu durumlarda ise söz konusu kişiye adli yardım verilmesine matuf olarak ayrıca adaletin selameti değerlendirmesi yapılmasına gerek yoktur (Campbell ve Fell/ Birleşik Krallık, 28.06.1984 Başvuru no: 7819/77-7878/77).
"Adaletin selameti" ifadesi bakımından AİHM içtihatlarında muhtemel cezanın ağırlığı (Quaranta/ İsviçre, 24.04.1992, Başvuru no:12744/87; Twalib/ Yunanistan, 09.06.1998, Başvuru no: 24294/94 ); özgürlükten mahrum bırakılma ihtimali (Benham/ Birleşik Krallık, 09.06.1998, Başvuru no:12744/87) gibi bazı belirlemeler yapılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Temel hak ve hürriyetlerden olan ücretsiz müdafi hakkına ilişkin yasal mevzuat ile AİHS"nin farklı hükümler içermesi sebebiyle Anayasa’nın 90. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca somut olayda AİHS"nin 6/3-c maddesi hükmünün uygulanması gerekmekte olup 11.10.2013 tarihli beyanına göre işçi olarak çalıştığı, aylık gelirinin 900 TL olduğu anlaşılan sanık ..."in mali imkânının olmaması karşısında, zorunlu müdafi ücretinin yargılama giderlerine dâhil edilerek sanıktan tahsiline karar verilmesi yasaya aykırı olup Özel Dairenin kararına uyulmamasında isabet görülmemiştir.
Bu itibarla ikinci uyuşmazlık konusu bakımından Yerel Mahkemesinin direnme gerekçesinin isabetli olmadığına karar verilmelidir
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi de; zorunlu müdafi ücretinin sanıktan tahsil edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli ve 400-447 sayılı mahkûmiyet hükmünün;
A) Sanık ..."in eyleminin TCK"nın 37. maddesi delaletiyle kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi,
B) Sanığa CMK’nın 101/3. maddesi uyarınca atanan zorunlu müdafi ücretinin yargılama giderlerine dahil edilerek sanıktan tahsiline karar verilmesi,
nedenleriyle BOZULMASINA,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.06.2021 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oy birliği, ikinci uyuşmazlık bakımından ise oy çokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.