Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2020/3857
Karar No: 2021/311
Karar Tarihi: 08.02.2021

Danıştay 10. Daire 2020/3857 Esas 2021/311 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/3857
Karar No : 2021/311

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Kilisesi Vakfı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesince, davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, Danıştay'da temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek kesinleşmesinin ardından davacı tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi'nce verilen … tarih ve … sayılı karar gereğince; ... İdare Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Kilisesi Vakfının mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin Vakıflar Genel Müdürlüğü İdare Meclisinin … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile uyuşmazlığa konu olayda; işlem dosyasında davaya konu vakfın vakfiyesine rastlanılmamış olmakla birlikte Rumi takvime göre 1322 tarihli (miladi 1906-1907) hüccette “Kudüsü Şerif Ermeni Patrikliği Dersaadet vekili", " Kudüsü şerifte vaki Maryakup Manastırına merbut", "Kudüsü Şerifte kain Ermeni milletine mahsus Maryakop kilisesinde bulunan ... vakfının mütevellisi" gibi ifadeler kullanıldığının anlaşıldığı, İstanbul Ermeni Patrikliğinin 23/07/2013 tarihli yazısında Maryakop Ermeni Manastırının dünyada sadece Kudüs'te olduğu ve Kudüs Ermeni Patrikliği tarafından yönetildiğinin belirtildiği, Dışişleri Bakanlığı'na yazılan yazı üzerine gönderilen cevap ekindeki notta ise, İstanbul'da bulunan kilisenin ayrı bir vakfı olup olmadığının belirtilmediği; ancak Kudüs'te bulunan vakfın Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren fermanlarla verilen izinler çerçevesinde faaliyet gösterdiğinin açıklandığı ve Kudüs'teki vakıfla ilgili bilgilere yer verildiği, davalı idarece düzenlenen ve dava konusu idari işlemin dayanağı olan denetim raporunda, Maryakop Ermeni Kilisesi Vakfının Kudüs'e bağlı olduğu ve 1322 tarihli ilamla Kudüs'teki Maryakop Ermeni Kilisesi fukarasına yardım etmek için kurulduğunun belirtildiği, raporda ayrıca Kudüs Ermeni Patrikliği tarafından vakfın idaresi hususunda İstanbul Kumkapı'daki Ermeni Patrikhanesi Hukuk Müşavirine vekâletname verildiğinin ifade edildiği, yargılamanın yenilenmesi safhasında davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Filistin Kilise İşleri Yüksek Başkanlık Komitesinin (Higher Presidental Committee of Churches Affairs in Palestine) Kudüs Noteri tarafından 13/09/2019 tarihinde tasdik edilen ve Beşiktaş 14. Noterliğinin 25/04/2019 tarih ve 3763 yevmiye numaralı işlemiyle de tasdik ve tercüme edilen kararında da davacı vakfın … Patriği Başpiskopos …’ın önderliğinde bulunduğu ve farklı isimlere sahip olan Mar Yakub Kilisesi (Maryakop) ile Patrikliğin 1500 yıldan beri Filistin’de var olduğunun belirtildiği, bakılan davada, dosyada mevcut belgelerin ilgili mevzuat hükümleriyle birlikte incelenerek değerlendirilmesi neticesinde; ilgili yazışma, hüccet, rapor ve sair belgelerde yer alan "İstanbul-Kumkapı'da Kudüs'e bağlı Maryakup Ermeni Kilisesi Vakfı", "Kudüs- Maryakup Ermeni Kilisesi Vakfı", "Kudüsü Şerif Ermeni Patrikliği Dersaadet vekili", "Kudüsü şerifte vaki Maryakup Manastırına merbut...", "Kudüsü Şerifte kain Ermeni milletine mahsus Maryakup kilisesinde bulunan ... vakfının mütevellisi", "Maryakop Ermeni Kilisesi Vakfı" gibi ifadelerin, farklı kelime ve söz dizimi içermekle birlikte anlamları itibarıyla aynı vakfa işaret ettiği, bu ifadeler ile kastedilen davacı dışında başkaca bir vakfın mevcut olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, davacı vakfın Osmanlı Devletinin hukuk kurallarına göre kurulan ve Cumhuriyet döneminde de kuruluş amaçları doğrultusunda faaliyetlerine devam eden bir vakıf olduğu sonucuna varıldığı, bu durumda, davacı vakfın, kanunen veya fiilen hayri bir hizmeti kalmamış bir vakıf olarak değerlendirilmek suretiyle mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı kaldırılarak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davanın süre yönünden reddi gerektiği, söz konusu vakfın 1831 yılında, yani Osmanlı Devleti döneminde yönetiminin zapt edildiği, cemaat vakfı olmadığı, mazbut vakıflar arasına alınan vakıfların mazbutiyet kararının kaldırılmasının kanunen mümkün olmadığı, davacı vakfın Osmanlı Devletinde kurulu cemaat vakfı olmadığı, bu nedenle sonraki yıllarda çıkan yasal düzenlemelerden istifade ederek taşınmaz edinemeyeceği, dosyaya sunulan hüccete ve temessük kaydına göre işleme konu vakfın şeyhülislam nezaretinde yönetilen, Osmanlı Devletinin hukuk kurallarına göre kurulan bir vakıf olduğu ve o dönemde dahi yönetiminin zapt edildiği, bu vakfın davacı vakıf ile bir ilgisinin olmadığı, davacı vakfın işleme karşı hiçbir bilgi ve belge sunamadığı, Anayasa Mahkemesi tarafından işin esası yönünden bir görüş belirtilmediği, İdare Mahkemesince verilen iptal kararının hukuki dayanağının bulunmadığı ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, vakıflarının Yavuz Sultan Selim'in fermanıyla kurulan Kudüs Ermeni Patrikliği tarafından yönetilen, İsrail'de faaliyet gösteren, merkezi Kudüs'te bulunan ve tüzel kişiliğe sahip bir vakıf olduğu, Dünyada Maryakop adında başkaca bir vakıf bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda İdare Mahkemesince verilen kararın hukuka uygun olduğu, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla Maryakup Ermeni Kilisesi Vakfının, mazbut vakıflar arasına alınabilmesi için gereken koşulların var olduğu göz önüne alındığında, dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Vakıflar Genel Müdürlüğü Mülhak Vakıflar Dairesi Başkanlığının ... tarih ve ... sayılı, İdare Meclisi Başkanlığına hitaplı yazısında;
İstanbul Kumkapı'da Kudüs'e bağlı Maryakup Ermeni Kilisesi Vakfının teftişi sonucu düzenlenen … tarih ve … sayılı basit raporda; anılan vakfın 1322 tarihli ilamla Kudüs'teki Maryakup Ermeni Kilisesi fukaralarına yardım gayesi ile kurulduğu, anılan kilisenin Ürdün Krallığı sınırları içerisinde kalan Ermeni Patrikhanesine bağlı olduğu, Kudüs Patrik Kaymakamı tarafından vakfın idaresi hususunda İstanbul Kumkapı'daki Ermeni Patrikhanesi hukuk müşaviri …'ye vekâletname verildiği; ancak vakfın gelir ve giderlerinin hâlen İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünce takip edildiği, bu durum karşısında gelirleri ile yurt dışındaki gayesini gerçekleştirmesine fiilen imkan olmayan vakfın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3513 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesi, (D) fıkrası gereğince mazbut vakıflar arasına alınmasının uygun olacağının bildirildiği,
Açıklanan durum karşısında İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğüne gönderilen ilişik dosya meyanındaki … tarih ve … sayılı yazılarında; söz konusu vakfın kaç yıldır gelirlerinin idarelerince tahsil edildiği ve hangi kilisenin fukarasına sarf olunduğunun bildirilmesinin talep edildiği, cevaben alınan … tarih ve … sayılı yazıda; gelir fazlalarının 1934 ila 1950 yıllarına ait olanlarının emanet hesabına alındığı, bilahare Avukat …'ye tediye edildiği; ancak hangi kilisenin fukarasına sarf olunduğu veya paranın akıbeti hususunda dosyasında bir bilgiye rastlanılmadığı, Hukuk Müşavirliğinin … tarih ve … sayılı mütalaasında "2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 1. maddesinin (D) fıkrasındaki -kanunen veya fiilen hayri hizmeti kalmamış olan vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğünce idare edilir ve bunlara mazbut vakıflar denir- hükmüne göre Türkiye'deki akarların meşrutunleyhi olan hayrata hizmeti ve gelirlerinin hayratına sarfı fiilen kalmamış olduğundan bu vakıf namında kayıtlı akarların mazbut vakıflar hâline geldiği ve Patrikhanenin ve Manastırın müdahale hakkının kalmadığı ifade edildiğinden, keza 5404 sayılı Kanun'a göre yönetici veya yönetim kurulu seçimine rastlanılmadığından, mülhak vakıf gibi idare edilerek yıllık kesin hesaplarının tanzim edildiğinin belirtildiği,
Bu nedenlerle 03/06/1961 tarihinden itibaren idaresi İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünce yürütülen Kudüs-Maryakup Ermeni Kilisesi Vakfının 5404 ve 3513 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesi, (D) fıkrası hükmü uyarınca mazbut vakıflar arasına alınması hususunda bir karar verilmesinin arz olunduğu ifade edilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü İdare Meclisinin … tarih ve … sayılı dava konusu kararı ile Mülhak Vakıflar Dairesi Başkanlığının ... tarih ve ... sayılı yazısına atıf yapılarak; Hukuk Müşavirliğinin … tarih ve … sayılı mütalaasında belirtildiği gibi kanunen mazbut vakıflar arasına alınmış bulunan söz konusu vakfın mazbut vakıf olarak kabulü ile gerekli işlemin buna göre yapılması ve şimdiye kadarki gelirlerinin tespiti ile nerelere sarf edildiği cihetlerinin araştırılmasına karar verilmiştir.
Adli yargıda açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda, söz konusu İdare Meclisi kararını öğrendiğini ileri süren davacı vakıf tarafından bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
13/06/1935 tarih ve 3027 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan (Mülga) 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 1. maddesinde; "4 birinci teşrin 1926 tarihinden önce vücut bulmuş vakıflardan A - Bu kanundan önce zapt edilmiş bulunan vakıflar, B - Bu kanundan önce idaresi zapt edilmiş olan vakıflar, C - Mütevelliği bir makama şart edilmiş olan vakıflar, D - Kanunen veya fiilen hayri bir hizmeti kalmamış olan vakıflar, E - Mütevelliliği vakfedenlerin ferilerinden başkalarına şart edilmiş vakıflar, Vakıflar Umum Müdürlüğünce idare olunur. Bunların hepsine birden (Mazbut vakıflar) denir.", 39. maddesinde; "Bu kanunun birinci maddesinde Umum Müdürlük tarafından idare edileceği gösterilen ve bu kanunun neşri tarihine kadar mazbutiyet altına alınmış olan vakıfların mazbutiyetleri kaldırılmaz. On seneden beri mütevelliliği kimseye tevcih edilmemiş olan vakıflarda artık tevcih yapılmaz. Ancak alakalıların vakfiyeye göre intifa hakları mahfuzdur." hükümlerine yer verilmiştir.
27/02/2008 tarih ve 26800 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve 2762 sayılı Kanun'u yürürlükten kaldıran 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde; "Bu Kanunun uygulanmasında; ... Mazbut vakıf: Bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıfları, Mülhak vakıf: Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş vakıfları, Cemaat vakfı: Vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış, mensupları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Türkiye’deki gayrimüslim cemaatlere ait vakıfları ... ifade eder.", "Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar" başlıklı 7. maddesinde; "On yıl süreyle yönetici atanamayan veya yönetim organı oluşturulamayan mülhak vakıflar, mahkeme kararıyla Genel Müdürlükçe yönetilir ve temsil edilir. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanuna göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamaz. İlgililerin vakfiye şartlarına göre intifa hakları saklıdır..." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince, mazbut vakıflar arasına alınan vakıf ile davacı vakfın aynı vakıf olmadığından bahisle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmişse de, bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karar üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda İdare Mahkemesinin temyize konu kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davacı vakıf tarafından dava dilekçesinde, vakıflarının İsrail kanunlarına göre faaliyet gösteren, 18/03/1888 tarihli St. James Kardeşliği Genel Kurulunca çıkarılan yönetmelik ile kurulan bir vakıf olduğu, herhangi bir şubesinin ya da temsilcisinin bulunmadığı belirtilmiştir.
Davalı idare tarafından ise dava konusu işleme konu vakfın, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindeki 647 no'lu defterin 14. sayfasının 40. sırasında kayıtlı Kudüs'te Maryakub Ermeni Manastırı Vakfına ait hicri 21 Zilhicce 1246 (miladi 1831) tarihli hüccette adının geçtiği ve o dönemde dahi evkaf idaresince yönetildiği, ayrıca hicri 13 Cemaziyelahir 1270 (miladi 1854) tarihli temessük kaydında "Kuds-i Şerifde Vaki Mar Yakub Kemisesi Vakfı" olarak adının geçtiği, 1888 yılında kurulduğunu iddia eden vakfın o tarihten önce kayıtlarda adı geçen bir vakıfla aynı olmasının mümkün olmayacağı savunulmuştur. İdare tarafından bu yönde bir savunma yapılmışsa da dava konusu işlemde, söz konusu vakfın rumi 1322 (1906-1907) tarihli ilamla Kudüs'deki Maryakup Kilisesi fukaralarına yardım gayesi ile kurulduğu ifadesine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi de 12/09/2019 tarih ve 2016/14982 sayılı kararında; "... olayda gerçekten de iki ayrı vakfın bulunup bulunmadığı ve başvurucunun davaya konu idari işlemin muhatabı olup olmadığı hususundaki belirsizliğin bütün açıklığıyla giderilemediği görülmektedir. Dolayısıyla başvurucunun dava konusu idari işlemin muhatabı vakıf olup olmadığı hususunda derece mahkemelerince yeterli bir araştırma yapılmadan davanın ehliyet yönünden reddi yönünde karar verildiği sonucuna varılmıştır. İdarenin ve başvurucunun sunduğu kayıt ve belgeler ile özellikle dava konusu idari işlemden önce söz konusu vakfın işlerinin yürütülme süreçleri ve tarihçesi incelenerek başka bir vakfın mevcut olup olmadığının bütün ilgili kurum ve kuruluşlardan araştırılmak suretiyle bu belirsizliğin giderilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde başka bir vakfın mevcut olup olmadığı ilgili ve yeterli bir araştırma ile kesin olarak tespit edilmeden davanın ehliyet yönünden reddedilmesi başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemektedir..." gerekçesine yer vererek vakfın kuruluşuna yönelik çelişkilere dikkat çekmiştir.
Öte yandan, davacı vakıf tarafından yeniden yapılan yargılama sırasında, manastırın yaklaşık 1500 yıldır var olduğu belirtilerek buna ilişkin bilgi ve belge dosyaya sunulmuşsa da manastır ile bu manastıra yönelik bir vakfın varlığının birbirinden farklı hususlar olduğu, vakfın 1888 tarihinde kurulduğunun davacı tarafından açıkça ifade edildiği dikkate alındığında, manastırın yüzyıllardır var olmasının vakfın da bu süre boyunca var olduğu anlamına gelmeyeceği anlaşılmaktadır.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, İdare Mahkemesince yeniden yapılan yargılama öncesinde ve sonrasında dosya kapsamına alınan tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde bu çelişki tam olarak giderilememişse de davacı vakıf ile dava konusu işleme konu vakfın aynı vakıf olup olmadığı hususu ayrı tutulduğunda ve dosyadaki bilgi ve belgeler göz önüne alındığında, dava konusu işlemin iptalinin istenilmesi bakımından davacı vakfın menfaatinin olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olup olmadığı hususunun incelenmesi gerekmektedir.
Gayrimüslimlere ait hayır kurumları 1936 yılında verdikleri beyannameler üzerine vakıf statüsüne kavuşmuş ve mülga 2762 sayılı Kanun uyarınca mülhak vakıf olarak idare edilmiştir. 1949 yılında 5404 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik ile 2762 sayılı Kanun'da bu vakıflar mülhak vakıflardan ayrı olarak cemaat vakfı olarak nitelendirilmiş ve güncel 5737 sayılı Kanun'da da vakıflar; mazbut, mülhak, cemaat, esnaf ve yeni vakıf olarak ayrılmıştır.
Bir vakfın mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin işlemin hukuka ve mevzuata aykırı bir şekilde tesis edilip edilmediğinin anlaşılabilmesi için vakfın mazbut bir vakıf hâline geldiğine yönelik idare tarafından yapılan tespitin aksini kanıtlayacak bilgi ve belgelerin varlığı gerekmektedir.
Dava konusu işlemde, adı Maryakup Ermeni Kilisesi Vakfı olarak geçen vakfın hukuki niteliğine ve yönetimine yönelik bilgi ve belgeler incelendiğinde; vakfın vakfiyesi ya da 1936 tarihli beyannamesinin bulunmadığı, cemaat vakfı ayrımına gidilen 5404 sayılı Kanun'a göre yönetici veya yönetim kurulu seçimine rastlanılmadığı, mülhak vakıf gibi yönetilerek yıllık kesin hesaplarının tanzim edildiği, gelir fazlalarının 1934 ila 1950 yıllarına ait olanlarının emanet hesabına alındığı, sonradan Kudüs Patrik Kaymakamına vekâleten Avukat ...'ye tediye edildiği; ancak hangi kilisenin fukarasına sarf olunduğu veya paranın akıbeti hususunda dosyasında bir bilgiye rastlanılmadığı, vakfın 03/06/1961 tarihinden itibaren İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünce yönetildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vakıf tarafından ise davalı idarenin dosyaya sunduğu belgeler ve savunmasındaki ifadelerin aksine, söz konusu vakfın, mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği 1973 yılına kadar geçen sürede vakfın kendi yönetim organları tarafından yönetildiğine ilişkin bilgi ve belge sunulamadığı; vakfın gelir fazlalarının emanet hesabına alınmaya devam edildiği 1950 yılından veyahut vakfın İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünce yönetilmeye başlandığı 1961 yılından dava konusu işlemin tesis edildiği 1973 yılına kadar geçen on yılı aşkın sürede vakfın yönetimi için bir girişimde bulunulduğuna, bu sürecin yalnızca idarece yürütülmesine karşı hukuki yollara başvurulduğuna yönelik somut bir iddia ileri sürülemediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Maryakup Ermeni Kilisesi Vakfının mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin Vakıflar Genel Müdürlüğü İdare Meclisi kararında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi