20. Hukuk Dairesi 2013/9552 E. , 2014/3761 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06/05/2013 gün ve 2012/15131 Esas ve 2013/5101 Karar sayılı ilâmıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2008 yılında yapılan kadastro sırasında ... Köyü 102 ada 469 parsel sayılı 4331,82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, harnupluk ve zeytinlik niteliğiyle ... adına tesbit ve tescil edilmiş iken 4.6.2009 tarih ve 9298 yevmiyeyle, satış yolu ile davalı ... adına tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, kayalık ve çalılık yerlerden olduğunu, zilyetlik koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil davası açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek, Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06/05/2013 tarih ve 2012/15131 E. 2013/5101 K. sayılı ilâmıyla [İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesine göre yapılan orman tahdidi, eski ve yeni tarihli memleket haritaları, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla, çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de öncesinin makilik yerlerden olduğu, 1990 yılı memleket haritasında, çalılık göründüğü ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde belirtilen zilyetlik koşullarının oluşmadığı belirlenerek Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesinde ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19/1/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğinden, karar harcının davalıya yükletilmesi doğru değil ise de, bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hükmün ikinci bendinin çıkartılarak yerine; ""6099 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A ve geçici 11. maddeler gereğince davalıdan karar harcı alınmasına yer olmadığına"" cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına,] karar verilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Davalı ... karar düzeltme dilekçesinde; Temyiz dilekçesini tekrar ederek dava konusu taşınmazın, 2008 yılında yapılan kadastro sonucunda 1937 tarihli vergi kaydına dayanılarak eşi ... adına tescil edildiğini, ona dahi dedesi ..."tan intikalen babası ..."a babasından da eşine intikalen geldiğini, taşınmazı kendisinin tapu yolu ile satın aldığını, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğunu ve üzerine ev yaptığını ve halen oturduğunu ve 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan sınırlamada orman kadastro sınırları dışında kaldığını ve 2/B madde kapsamına girmediğini ve 6292 sayılı Kanun kapsamında işlem yapılmadığını, taşınmazın Defter-i Hakani, Varak 40, cilt 12, Numara 96 da ...adına kayıtlı eski tapu kaydı olduğunu ve fotokopisini dosyaya ibraz ettikleri halde, mahkemece getirtilerek uygulanmadığını, 11.06.1958 tarik ve 8/7 sayılı İ.B.B.G.K kararına göre yabani zeytinliklerin para ve emek sarfı ile imar ve ihya kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, Daire kararının düzeltilerek kaldırılmasını ve yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Davalının karar düzeltme istemli dilekçesinin incelenmesinde; çekişmeli ... Köyü 102 ada 469 parsel sayılı 4331,82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, harnupluk ve zeytinlik niteliği ile vergi kaydıyla ... adına tesbit ve tescil edilmişken, 4.6.2009 tarih ve 9298 yevmiye ile satış yolu ile davalı ... tescil edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, kayalık ve çalılık yerlerden olduğunu, zilyetlik koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil davası açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tapuya tesciline karar verilmişsede yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyleki; kararın dayandığı gerekçede çekişmeli taşınmazın, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesine göre yapılan orman tahdidi ile eski ve yeni tarihli memleket haritaları, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporunda, çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ve öncesinin makilik yerlerden olduğu, 1990 yılı memleket haritasında çalılık göründüğü, 2004 yılı uydu fotoğraflarında dahi imar ve ihya edilmemiş çalılık niteliğinde görüldüğü, bilirkişi raporlarına göre imar ve ihyası tamamlanmadığı belirlenerek Hazinenin davasının kabulüne karar verilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuştur.
Ne var ki; davalı, mahkemece yapılan yargılamada tapu kaydına, vergi kaydına ve harici satış senedine dayanmış ve fotokopilerini mahkemeye delil listesi olarak sunmuştur. Mahkemece, davalının dayandığı tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve revizyonları sorularak getirtilmek suretiyle yapılan keşifte uygulanmamıştır. Eksik araştırma ve uygulama ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; davalı tarafın dayandığı Defter-i Hakani, Varak 40, cilt 12, Numara 96 da ... adına kayıtlı tapu kaydının ilk tesisi olan Osmanlıcadan sağlıklı bir tercümesi yaptırıldıktan sonra, tüm tedavüllerinin ve varsa kadastro sırasında revizyonlarının Tapu Müdürlüğünden ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden sorulması, bu şekilde ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri getirtildikten sonra, fen ve ziraat bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak keşifte seçilecek yaşlı ve tarafsız mahalli bilirkişi yardımıyla dayanılan tapu kaydı mevkii ve hudutları itibariyle uygulanması, bilinemeyen hudutların ayrıca tanıklardan sorulması, tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğunun kabulü halinde, 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesine göre tapu kaydı değişir sınırları içerdiğinden miktarına itibar edilmesi, tapu kaydının en son malikleri ile davalı arasındaki ırsi veya akdi illiyet bağının kurulması, dayanılan emlak ve vergi kaydının mevkii ve hudutları itibariyle uygulanması, komşu parsel tutanak örnekleri ile varsa dayanak kayıtlarının getirtilmesi ve uygulanması dava konusu taşınmaz yönünün bu kayıtlarda ne olarak okunduğunun saptanması, tapu kaydının uymadığının veya yüzölçümünden fazla olarak başka kadastro parsellerine revizyonu olduğunun ve tutanakların kesinleştiğinin saptanması halinde ise keşifte dinlenen ziraat ve orman bilirkişi raporunda taşınmazın memleket haritasında % 10 eğimde kayalık ve çalılık nitelikte olduğu her türlü tarımsal faaliyete uygun tarım arazisi olduğu iki adet domates ekili sera bir adet fasulye ekili sera ve bir ev olduğu bildirildiğinden, taşınmazın tapu kaydı kapsamı dışında kalan öncesi itibariyle varsa kısmen veya tamamen tarım yapılan ve yapılamayan bölümlerinin yüzölçüm olarak saptanması, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
Ayrıca; karardan önce 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğinden, yargılama giderleri cümlesinde olan 594,10.- TL nisbi karar harcının davalıya yükletilmesi de doğru değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırmaya bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin karar düzeltme istemlerinin KABULÜ ile Dairenin 06/05/2013 tarih ve 2012/15131 E. 2013/5101 K. sayılı düzeltilerek onama kararının ortadan kaldırılmasına ve yerel mahkemenin 16.11.2011 tarih ve 2010/743 Esas 2011/647 Karar sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 31/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.