Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/761
Karar No: 2020/2410
Karar Tarihi: 16.06.2020

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2020/761 Esas 2020/2410 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2020/761 E.  ,  2020/2410 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasındaki tespit davası nedeniyle verilen hükmün Onanmasına ilişkin Dairemizin 10/09/2019 gün ve 2018/4448 Esas, 2019/4944 Karar sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R
    Davacı vekili 30/12/2019 tarihli dilekçesiyle, her ne kadar talepleri 30/10/1989- 11/07/2002 arası sigortalı sayılmalarına ilişkin ise de Dairemiz bozma ilamında talep tarihinin sehven 30/10/1998 olarak yazıldığını belirterek ilamdaki maddi hatanın giderilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince; İş Mahkemelerince verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.Maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
    Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
    A)Davacı İstemi :
    Davacı, 30/10/1989- 11/07/2002 tarihleri arasında 1479 sayılı kanun sigortalısı sayılması gerektiğinin tespiti ile 6552 sayılı yasa kapsamında yapılandırmadan yararlandırılmasını talep etmiştir.
    B)Davalı Cevabı :
    Davalı kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
    Mahkemece, " DAVANIN KABULÜNE,
    1-Davacının 30/10/1989 - 11/07/2002 tarihleri arası mülga 1479 sayılı yasa kapsamında zorunlu esnaf bağkur sigortalısı olduğunun tespitine ve bu döneme ilişkin prim borçlarından dolayı 6552 sayılı yasayla getirilen yapılandırma hükümlerinden faydalandırılmasına," karar verilmiştir.
    İstinaf başvurusu :
    Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde, kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu ve resen dikkate alınacak nedenlerle kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürmektedirler.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
    Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu sonucunda; "Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE" karar verilmiştir.
    E)Temyiz :
    Davalı kurum vekili, istinaf dilekçesindeki gerekçelerle verilen kararı temyiz etmiştir.
    F) İlam :
    Dairemizin 10/09/2019 tarih 2018/4448 E. 2019/4944 K. sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi" nin kararının onanmasına karar verilmiştir. Hükmün özetlenmesine ilişkin başlık kısmında ise davacının talep ettiği yıl sehven 1998 olarak yazılmıştır.
    Davacı vekili hükmün başlık kısmındaki talep tarihindeki yanlışlık nedeniyle maddi hata talebinde bulunmuştur.
    G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere,hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2- 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.4956 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 02/08/2003 tarihine kadar tescilleri, prim ödemeleri veya tescil başvuruları yoksa aynı tarihten sonra sadece aynı yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen geçici 18. maddeye göre vergide kayıtlı olan süreleri için borçlanma haklarını kullanarak sigortalılık süresi elde edebilirler. Geçmişe yönelik hizmetlerini tespit ettiremezler. 02/08/2003 tarihinden önceki tarihte Kuruma tescil edilmiş, giriş bildirgesi vermiş veya bir şekilde kendi adına tescil isteği yerine geçecek şekilde prim ödemiş olan ve 1479 sayılı Yasa kapsamında kendi adına veya hesabına bağımsız çalışanlar, 20/04/1982 tarihinden itibaren vergi kaydına dayalı olarak, 22/03/1985 tarihinden itibaren de esnaf sicili veya meslek kuruluşu kayıtlarına dayalı olarak sigortalılıklarının tespitini isteyebilirler.08.05.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun"un Geçici 8. maddesinde, “ Bu Kanun"un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun"un yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğünün bu Kanun"un yürürlük tarihinden itibaren başlayacağı; ancak, bu Kanun"un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanun"un yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanun"un yürürlük tarihi ile 04.10.2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanun"un yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunmak ve kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği ” bildirilmiştir.
    Öte yandan; “çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin I. (F) bendinde "Kanunla kurulu emekli asandıklarına aidat ödemekte olanların" (K) bendinde ise, "Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların" sigortalı sayılmayacağı" belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu"nun 24. Maddesinin I. Ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır. (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K:2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).
    1479 sayılı Yasa"nın 25. maddesine 3396 sayılı Yasa ile 20.06.1987 tarihinde eklenen (g) bendine göre ise; “ Gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayan veya gelir vergisinden muaf olan, ancak, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihte ” Bağ-Kur sigortalılıklarının sona ereceği düzenlenmiştir. Bu durumda; SSK"ya tabi çalışma sona erdiğinde 25. maddenin birinci fıkrası gereğince de “ gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da esnaf ve sanatkar siciline veya yasayla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden bu Yasa"ya göre sigortalı sayılırlar ” hükmü yer aldığından sigortalılıkları kendiliğinden devam edecektir.Somut olayda, davacının sadece oda kaydı ile devam eden 1479 sayılı kanun sigortalılığı ile çakışan 11/09/1998-30/12/1998 ve 05/09/1999- 31/12/1999 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olduğu süreler bulunduğu halde, bu süreler dışlanmaksızın davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK"nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
    H)SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1)Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının maddi hata talebinin kabulü ile Dairemiz 10/09/2019 tarih 2018/4448 E. 2019/4944 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, yine bu doğrultuda temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının 1. bendinin tümüyle silinerek yerine "DAVANIN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE,
    2-Davacının 30/10/1989- 11/07/2002 tarihleri arasında, çakışan 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olduğu süreler dışında ( 11/09/1998-30/12/1998 ve 05/09/1999- 31/12/1999) mülga 1479 sayılı yasa kapsamında zorunlu esnaf bağkur sigortalısı olduğunun tespitine ve bu döneme ilişkin prim borçlarından dolayı 6552 sayılı yasayla getirilen yapılandırma hükümlerinden faydalandırılmasına," hükmün 5. bendinin tümüyle silinerek yerine " Davacı tarafından yapılan bilirkişi, müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 849,00TL yargılama giderinden kabul red oranına göre takdiren 700,00 TL" nin davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine, 149,00 TL" nin davacı üzerinde bırakılmasına," yine hükme ek bent olarak " Davalı kurum davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 1.980,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine," rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, dosyanın ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi