Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/25569
Karar No: 2015/3271
Karar Tarihi: 26.02.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/25569 Esas 2015/3271 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/25569 E.  ,  2015/3271 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, yurtdışında Türk Vatandaşlığında geçen 12.10.1972 – 07.08.1996 tarihleri arasındaki süreleri 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanabileceğinin, yaşlılık aylığına hak kazandığının ve yaşlılık aylıklarının ödenmesi gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davacının, Türk Vatandaşlığından çıkmadan önce Türk vatandaşı olarak 12/10/1972-07/08/1996 tarihleri arasındaki yurt dışı çalışma sürelerini 3201 sayılı kanuna göre borçlanabileceğinin tespitine, davacının dava tarihi itibariyle bedeli ödenmiş ve hizmet niteliğini kazanmış yurt dışı borçlanma süresi bulunmadığından ilerde borçlanma yapılacağı şartına bağlı olarak şimdilik yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün olmadığını tespitine yönelik hüküm kurarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1 - İnceleme konusu davada;07.08.1996 gün ve 96/8471 sayılı Bakanlar kurulu kararı 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunun 20. Maddesine istinaden çıkma izni verilen davacının, Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.1982 gün ve 334/312 sayılı kararı ile doğum tarihi 15.10.1955 iken 15.10.1956 olarak yaş tashihi yapıldığı anlaşılmaktadır.
    17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunun 79"uncu maddesi ile değişik 3201 sayılı Kanunun 1"inci maddesi uyarınca sigortalı 18 yaşını ikmal ettiği tarihten itibaren Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen borçlanmaya esas süreleri borçlanabileceğinden, sigorta başlangıç tarihinin belirlenmesinde de 18 yaşını ikmal ettiği tarihin nazara alınması; bir başka deyişle ... Sigortasına 18 yaşından önce girmiş olsa dahi davacının borçlanma hakkı, 18 yaşını ikmal ettiği tarih esas alınarak belirlenmesi gerekir.
    Bu kapsamda sigortalının yaş tashihi ile yaşının büyütülmesi halinde hangi tarihin esas alınacağına ilişkin 3201 sayılı Kanunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. 506 sayılı Kanunun 120"nci maddesinin 3"üncü fıkrasında; “iş kazalarıyla meslek hastalıkları, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasından gelir ve aylık tahsislerini ile sermaye değerinin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya 506 saylı Kanun ile diğer sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş tashihleri dikkate alınmaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre; sigortalı olarak çalışmaya başlamadan önceki yaş tashihleri gelir ve aylık tahsisi ile gelir peşin sermaye değeri hesabında nazara alınmayacaktır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece, yapılacak iş, davacının yaş tashihine esas Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.1982 gün ve 334/312 sayılı kararının kesinleşme tarihi belirlenip, davacının Türk vatandaşı olarak yurtdışında çalışmalarını 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma hakkının başlangıç tarihinin tespitinde, 15.10.1955, ya da 15.10.1956 tarihlerine göre 18 yaşın ikmal tarihinin esas alınacağı değerlendirilmeli, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
    2 – Kabule göre ise; davacının doğum tarihinin, yaş tashihi ile düzeltilen 15.10.1956 doğum tarihine göre, davacının 18 yaşını 15.10.1974 tarihinde ikmal ettiği, 3201 sayılı Yasa kapsamında 18 yaşın altındaki dönemlere borçlanma hakkı tanınamayacağı gözetilmeksizin, davacının 3201 sayılı Yasa kapsamında Türk vatandaşlığında geçen sürelere ilişkin borçlanma hakkının 12.10.1972 tarihinden itibaren tespit edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi