Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/5882 Esas 2013/9045 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5882
Karar No: 2013/9045

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/5882 Esas 2013/9045 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir tapu kaydı düzeltim davasında, yapılan itiraz sonucu kısa kararda davanın kabulüne karar verilip gerekçeli kararda sadece bir parsel ile ilgili hüküm kurulması sebebiyle verilen kararın 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi gereğince bozulmasına karar verildi. Kararda belirtilen kanun maddeleri şöyle: 1086 sayılı HUMK'nın 388, 389 ve 428. maddeleri, 6100 sayılı HMK'nın 298 ve 294. maddeleri.
1. Hukuk Dairesi         2013/5882 E.  ,  2013/9045 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 6. SULH HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/02/2013
    NUMARASI : 2012/828-2013/136

    Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece  davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından  yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,  Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;                               
    Talep, tapu kaydında düzeltim istemine ilişkindir.
    Mahkemece, talebin  kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı HUMK"nın 388, 6100 sayılı HMK"nın 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMK"nun 389., yine 6100 sayılı HMK"nın 298. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Ne var ki, uygulamada 1086 sayılı HUMK"nın 381.maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK"nın 294.maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar  daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK"nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek; kısa kararda davanın kabulüne karar verilip,  gerekçeli kararda dava konusu edilen 26613 ada 5 parsel ile ilgili hüküm kurulmayıp sadece 26672 ada 1 nolu parsel  ile ilgili hüküm kurularak  kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru olmadığınıdan, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,  3.6.2013  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.


     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.