Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/9475 Esas 2016/12131 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9475
Karar No: 2016/12131
Karar Tarihi: 29.12.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/9475 Esas 2016/12131 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/9475 E.  ,  2016/12131 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalının sürücüsü olduğu aracın davacı müvekkil yayaya çarptığını, kazada davacının yaralandığını, müvekkilin kaza nedeniyle tat alma duyusunu kaybettiğini belirterek 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinen itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile 4,000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
    TC Anayasası"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" hükmü düzenlenmiştir. Yine HUMK.nun 73. maddesi (HMK"nın 27. maddesi) uyarınca "kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikce hükmünü veremez". Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
    Somut olayda, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat, davalının ... adresine adresten taşındığı belirtilerek bila tebliğ iade edilmiş, akabinde muhtar beyanına göre taşındığı belitilen adres olan ... adresinde çıkaraılan tebligat ise bu adreste başka kişi oturduğu gerekçesiyle bila tebliğ iade edilmiş; bunun üzerine ... adresine TK 35 e göre 16.05.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir.Bu nedenlerle dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat davalıya usulune uygun bir şekilde tebliğ edilmemiştir. Başka bir deyişle, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat davalşıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmeden, davalının bilgisi olmadan karar verilmiştir. Anayasanın 36., HMK 27 (HMUK 73) maddelerinde de açıklanan savunma hakkını kullanabilmesi için dava dilekçesinin Tebligat Yasası ve ilgili Tüzük hükümlerine uygun şekilde davalıya tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 29.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.