8. Hukuk Dairesi 2018/3580 E. , 2019/4967 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkiline miras kalan yerleri davalıların kendi malları gibi kullandıklarını, bu yerlerden gelir elde ettiklerini, müvekkilinin defalarca kira bedeli ödenmesini talep ettiği halde davalıların herhangi bir ödeme yapmadıklarını belirterek, dava konusu taşınmazların beş yılı aşkın süredir davalılar tarafından kullanılıyor olması nedeni ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL haksız işgal tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., dava konusu iki taşınmazda davacının hissesini kullanmadığını, kendi hissesini kullandığını, diğer davalı ... tarafından kullanılan dava konusu üçüncü taşınmazı ise davacı ile anlaşarak kiralamak suretiyle kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., dava konusu taşınmazlarda herhangi bir kullanımının olmadığını, taşınmazların tamamının davalı ... tarafından kullanıldığını ve semerelerinden yararlanıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 44.387,00 TL"nin 10.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren kalan miktarın 24.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan hisseleri oranında tahsiline karar verilmiş olup; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirme gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle; özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Somut olayda, Mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazların üzerindeki ürünlere göre yukarıda belirtilen ilke ve usuller uyarınca tarafların, Mahkemenin ve Yargıtayın denetimine elverişli rapor almak olmalıdır.
Kabule göre de; bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu HMK"nin 297/2. maddesinde “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme karşısında uyuşmazlığın çözümlenmesine karar veren mahkemenin, kuracağı hükmün açık, net ve infaza elverişli olması gerekir. Mahkemece, davalı ..."nın dava konusu taşınmazlarda payı olmadığı halde, hüküm fıkrasında, "...davalılardan hisseleri oranında tahsiline..." karar verilmesi infazda tereddüt oluşturacağından doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.