20. Hukuk Dairesi 2013/1603 E. , 2013/2964 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosu tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişiler, dilekçelerinde ....Köyü 171 ada 2 nolu Hazine adına bahçe niteliği ile kayıtlı taşınmazın bir bölümünün kendilerinin kullanımında olduğu halde, davalıların bu alana müdahalede bulunduklarını iddia ederek, zilyetliğin tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davalıların çekişmeli taşınmaza yönelik mülkiyete dayalı savunma yaptıkları, tesbit davasının şartlarının oluşmadığı, bu tür davalarda husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kullanım kadastrosu tesbitine itiraz niteliğindedir.
Mahkemece kurulan hüküm isabetsizdir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaza yönelik olarak, 1993 yılında 2924 sayılı Kanuna göre kullanım kadastro çalışması yapılarak, 171 ada 2 parsel sayısı ile Hazine adına bahçe niteliği ile tapuya kaydedilmiştir. Davacı gerçek kişiler, 31.03.2010 tarihinde açtıkları bu dava ile çekişmeli taşınmazın bir bölümünün zilyedi oldukları halde, davalıların bu bölümü kullanmaya çalıştıklarını iddia ederek, zilyetliğin tesbitine karar verilmesini istemişlerdir. Yargılama sırasında, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4 madde gereğince başlatılan kullanım kadastrosu çalışmalarında, çekişmeli 171 ada 2 nolu parsele yönelik olarak, yeniden kadastro tesbiti yapılarak, ifraz ile 10 ve 11 nolu parseller ihdas olunmuş, tutanağın beyanlar hanesinde kullanıcılar da belirtilmek suretiyle aynı nitelikle Hazine adına tesbit edilerek tapuya tescil edilmiştir. Tutanakların düzenlendiği tarihte, çekişmeli taşınmaz davalı olduğundan, dava kadastro tesbitine itiraza dönüşmüştür. Kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin 4. fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Ancak, davanın varlığı tutanağın kesinleşmesini önleyeceğinden, somut olayda, idarece 171 ada 10 ve 11 nolu parsellerin tutanaklarının kesinleştirilerek tapuya tescil işleminin yapılmış olması geçersizdir.
Mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmesi de zorunludur.
Somut olayda, çekişmeli 171 ada 2 nolu parsele yönelik olarak düzenlenen tutanaklar kesinleşmediğinden, Hazinenin de taraf gösterileceği kadastro mahkemesinde yargılamanın sürdürülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 19/03/2013 günü oy birliği ile karar verildi.