8. Hukuk Dairesi 2012/2407 E. , 2012/9682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ve mal rejimine dayalı alacak
... ile ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve mal rejimine dayalı alacak davasının reddine dair Edremit 2. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinden verilen 22.11.2011 gün ve 341/579 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların ....Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/1053 Esas ve 2007/18 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, kararın 18.06.2008 tarihinde kesinleştiğini, evlilik birliği içerisinde toplam 5 adet taşınmaz aldıklarını, tamamının davalı adına tapuda kayıtlı bulunduklarını, davacı ile davalının çalıştıklarını, 103 ada 1 ve 2 nolu parsellerin 2002 yılında alındığını, yasa gereği vekil edeninin bunlarla ilgili katkı payı talebi hakkı bulunduğunu, bu taşınmazların satın alınmasından sonra fiilen birleştirilerek üzerinde bir atölye inşa ettiklerini, kanaatlerine göre değerinin 200.000,00 TL civarında olduğunu açıklayarak bu taşınmazlara ilişkin olarak ½ hissenin vekil edeni adına tesciline veya 100.000,00 TL katkı payının davalıdan alınarak vekil edenine verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde; 103 ada 1 ve 2 sayılı parsellerin 2002 yılında alınmadığını, söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarından da görüleceği gibi 1994 yılında alındığını, üzerine inşaat yaptıklarını, ruhsat alınabilmesi için 2002 yılında, 1994 yılında alınan parsellerin birleştirilmesi yapılarak üzerine bina yaptıklarını ve söz konusu parselleri 1994 yılında emekli olan öğretmen ağabeyinin emekli ikramiyesiyle edinildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; “…tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının gerçekleşen boşanma nedeniyle edinilmiş mallara ilişkin olarak katkı payı talebine ilişkin olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde açıkladığı 103 ada 1 ve 2 nolu parsellerin 2002 yılında evlilik birliği devam ederken alınmış olduğunu belirterek davacının buranın alımına yaptığı katkının istenildiğini, söz konusu taşınmazların tapu kayıtları ile tescile esas alınan alım satıp belgeleri üzerinde yapılan incelemede her iki parselin 1994 yılında alınarak davacı (davalı olması gerekir) adına tescil edildiğini, üzerinde binaların yapılması nedeniyle birleştirme sonucu taşınmazların 103 ada 1 ve 2 numaraları aldığını, katkı payı istenen yerlerin TMK.nun yürürlük tarihi olan 1 Ocak 2002 tarihinden önce edinilmiş olduğunun anlaşıldığını…” gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinin mal rejimleri bakımından çok iyi kaleme alındığı söylenemez. İsteğin belirlenmesi konusunda güçlü bir duraksama söz konusudur. Taraflar dava ve cevap dilekçeleriyle diğer beyanlarında katkı payı ve katılma ibareleriyle ne istediklerini açık bir biçimde açıklayamamışlardır. 01.01.2002 tarihinden önce yasal mal rejimi olarak kabul edilen mal ayrılığından kaynaklanan katkı alacağı ya da katkı payı alacağı, 01.01.2002 tarihinden sonra ise, yasal mal rejimi olarak öngörülen edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı söz konusudur. Taraflarca bu iki döneme ait kavramlar birbirlerine karıştırıldığı gibi mahkemece de gerekçe kısmında katkı payı ve edinilmiş mal ibarelerini kullanmak suretiyle kavramları birbirine karıştırdığı ve yerli yerine kullanmadıkları belirlenmiştir. Bu karmaşık durum karşısında isteğin hukuksal yönden nitelendirilmesi oldukça güçtür. 01.01.2002"den önce edinilmiş mal olması nedeniyle davanın reddine karar veren mahkeme, 01.01.2002"den sonra parseller üzerine yapılan bina ve eklentiler bakımından herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Bu bir eksikliktir. Bundan ayrı maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise, hakime aittir. (HUMK.nun m. 74, 75, 76, HMK.nun m. 26, 25, 33).
Saptanan bu durum karşısında, öncelikle HUMK.nun 75. (HMK.m.31.) maddesi uyarınca davacı taraftan isteğinin ne olduğunun açıklattırılması ve olayın aydınlatılması istenilmelidir. Yani isteğinin sadece 01.01.2002 tarihinden önce edinilen mallardan kaynaklanan katkı alacağı mı, yoksa sadece 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen mallardan kaynaklanan katılma alacağı mı, veya her ikisi mi olduğu konusunda gerekli bilginin davacı vekilinden istenmesi gerekmektedir. Bu husus aydınlığa kavuşturulmadan sağlıklı bir incelemenin yapılması olanaklı bulunmamaktadır.
Bundan ayrı, davacı taraf taşınmazların tapu kayıtlarının ½ oranında iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, bu mümkün görülmediği taktirde açıklanan orana isabet eden 100.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Bir önceki paragrafta açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak davacı tarafın isteği açık bir şekilde belirlendikten sonra istenen 100.000,00 TL’nin ne kadarının katkı alacağına ve ne kadarının da katılma alacağına yönelik bulunduğunun da sorulup saptanmalı ve yargılama tutanaklarına vekilin imzasının alınması düşünülmelidir. Mahkemenin gerekçe kısmında açıkladığı “ katkı payı” kural olarak bir bakıma katkı alacağını ifade ettiği gibi mal rejimi kapsamında başka istekleri de çağrıştırmaktadır. Aynı şekilde gerekçede belirtilen “ …01.01.2002 tarihinden önce edinilmiş olduğu…” ibaresi de 01.01.2002 tarihinden sonra eşler tarafından alınan mallar nedeniyle istenen katılma alacağını çağrıştırmaktadır. Bu nedenle az önce açıklandığı gibi nitelendirme yapma zorunluluğu doğmaktadır. Tapu iptali ve tescil konusunda herhangi bir gerekçe gösterilmemesi ve bu istek konusunda açık bir hüküm kurulmaması da doğru değildir.
Dosya kapsamında bulunan tüm bilgi ve belgeler, dava dilekçesi ile cevap dilekçesinin kapsamı ve yargılama tutanaklarına geçen beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu 103 ada 1 ve 2 sayılı parsellerin 1994 yılında alındığı belirlendiğine göre bunlar açısından katkı alacağı söz konusu olmaktadır. Yine üzerindeki binaların 2002 yılından sonra yapıldığı hususu göz önünde tutulduğunda binalar bakımından ise, edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı söz konusu olabilmektedir. Kural olarak, eşler çalıştığına ve belirli bir gelire sahip olduklarına göre 01.01.2002 öncesi satın alınan taşınmazlar bakımından davacının da katkısının olduğunun kabulü gerekir. Ancak mahkemece, bu konudaki iddia ve savunmaya ilişkin deliller değerlendirilmemiştir. Davalı anılan parsellerin 1994 yılında ağabeyisinin emekli ikramiyesiyle alındığını savunduğuna göre kişisel mal olduğunu ileri sürmektedir. TMK.nun 6 ve 222. maddeleri gereğince herkes iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. 01.01.2002’den sonra her iki parsel üzerinde yapılan binalar bakımından ise, katılma alacağı söz konusu olduğundan durumun buna göre değerlendirilmesi ve bu konuda TMK.nun 219, 230, 231, 232, 235 ve 236.maddeleri kapsamlarının gözetilmesi gerekmektedir. Katılma alacağı söz konusu olduğunda eşlerin çalışıp çalışmamasının, belirli bir gelire sahip olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Davacı vekili de açıklanan bu hususları temyiz konusu yapmaktadır.
O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalar da gözönünde bulundurularak iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin eksiksiz olarak toplanması, gerekirse, konunun uzmanı bilirkişi heyetinden (bir mali müşavir, bir uzman görüş sahibi hukukçu ve bir inşaat mühendisi ile bir emlakçıdan oluşan bilirkişi kurulu) mal rejimlerine yönelik istekler açısından gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece, herhangi bir nitelendirme yapılmadan katkı payı ve edinilmiş mal kavramlarında yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ve taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 01.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.