Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/13367
Karar No: 2013/2939
Karar Tarihi: 19.03.2013

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/13367 Esas 2013/2939 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2012/13367 E.  ,  2013/2939 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyü, .... Mevkiinde bulunan 623 parsele komşu taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu, aynı yerle ilgili olarak Orman Kanununa muhalefet iddiası ile kendisi hakkında açılan davanın ...Sulh Ceza Mahkemesinin 1968/ 620 esas sayılı dosyasında görülerek beraat kararı ile sonuçlandığını iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne; fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 698.16 m2"1ik bölümün kesinleşen orman kadastro sınırları, (B) ile işaretli 2967.25 m2"lik bölümün ise kesinleşen 2/B madde uygulama alanında kaldığı anlaşıldığından bu bölümlere yönelik davanın reddine; (C) harfi ile gösterilen 4321.42 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından hüküm (C) harfli bölüm yönünden temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22/01/2009 gün ve 2008/13895-608 sayılı ilâmıyla bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle;" Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılabilecek yerlerden olduğu, davacı yararına kazanma koşullarının da oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
    Taşınmazın yörede 1963 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında hangi nedenle tapulama dışı bırakıldığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır.
    Tapuda kayıtlı bir yer olup olmadığı tapu müdürlüğünden sorulmamıştır.
    Kadastroca oluşan 623 ve 624 parseller haricinde tescil davası sonucu tapuya kaydedilen komşu taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmamış, varsa dosyaları getirtilerek o dosyalarda, o tarihte çekişmeli yerin niteliğinin ne olarak gösterildiği üzerinde durulmamıştır.
    Davacı, kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle zilyetliğe dayanmaktadır. Zilyetlik maddî bir olgu olup, bunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerekir. Salt yerel bilirkişi anlatımı hükme dayanak alınamayacağı halde, mahkemece yerel bilirkişi dahi dinlenmemiştir. Taraflardan tanıkları sorulup, H.U.M.K."nun 259 ve 265. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmemiştir.
    Dava dilekçesinde, .... Sulh Ceza Mahkemesinin 1968/620 Esas sayılı dosyasına delil olarak dayanıldığı halde, bu dosya getirtilip yerel bilirkişi ve fen elemanı aracılığıyla uygulanıp çekişmeli yerle ilgisi bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır.

    3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15-20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topoğrafik fotoğrometri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
    Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Dayanılan bilirkişi raporu bu yönden yeterli olmadığı gibi, dosya arasında, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait geniş çevreyi gösterir bir pafta örneği olmadığından, yapılan uygulamanın denetlenme olanağı da yoktur. Ayrıca, rapora ekli kroki yörede 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro haritası ile hiçbir benzerlik taşımamaktadır. Yörede 1948 yılında yapılan ilk orman kadastrosu değil, daha sonra yapılan aplikasyon ve 2/B uygulamalarına ait haritaların uyuşmazlığın çözümünde esas alındığı anlaşılmaktadır. Oysa, aplikasyon işlemi yeni bir kadastro işlemi olmayıp, kesinleşen orman kadastrosunda yazılı orman sınır noktalarının yenilenmesi, başka anlatımla güncelleştirilmesinden ibarettir. 1948 yılı orman kadastro tutanaklarında yer alan tarifler esas alınarak bir uygulamanın yapılmadığı görülmektedir.
    Orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon harita ve tutanaklarının birbiri ile çelişmesi halinde, orman kadastro haritası ve aplikasyon haritalarına değil, ilk orman kadastrosuna ait tutanaklarda tarif edilen orman sınır noktaları ve tutanaklarda yazılı sınırlara değer verilerek orman sınırlarının belirlenmesi " gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyulduktan sonra, davacının davasının kısmen kabulüne kısmen reddine, bilirkişi heyetinin 17.05.2012 tarihli rapor ve eki krokisinde;
    a) (C) harfiyle işaretli yüzölçümü 4333,03 m2"lik kısmın orman sayılmayan yerlerden olup zilyetlik şartlarının davacı lehine oluştuğu anlaşılmakla, bu kısmın davacı ..."in ölmesi nedeni ile mirasçıları adına ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1400 Esas-2009/1338 Karar sayılı veraset ilâmı gereği taşınmazın 4 pay kabul edilerek 1 payının ..., 1 payının ..., 1 payının ... ve l payının da ... (Şen) adlarına tapuya tesciline,
    b) Aynı tarihli rapor ve eki krokide yeşil boyalı (Al) ile gösterilen 703.33 m2 olarak hesaplanan kısım ile yine yeşil boyalı (A2) ile gösterilen 7.38 2"lik kısımlar orman sınırları içinde kalmakla ayrı ayrı parseller verilerek orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline,
    c) Aynı tarihli rapor ve eki krokide (B) harfi ile kırmızı boyalı olarak gösterilen 2943.08 m2"1ik kısmın evvelce orman sınırları içerisinde iken 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini tam olarak yitirdiği gerekçesi ile Hazine adına orman sınırları dışarısına çıkarıldığından, bu bölümlere ilişkin davacının davasının reddine,
    karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından (C) harfli bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk orman kadastrosu 1948 yılında yapılarak kesinleşmiştir. Daha sonra 1975 yılında yapılarak 09/11/1976 tarihinde ilân edilip kesinleşen ilk orman kadastrosunun aplikasyonu ile 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, 1984 yılında yapılıp 06/05/1986 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2896 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 1997 yılında yapılıp 23/08/1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulamaları vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1963 yılında yapılmış ve 09/01/1964 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişiler tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda temyize konu 17/05/2012 tarihli fen bilirkişi krokisinde (C) ile gösterilen bölümün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacılar yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 19/03/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi