3. Hukuk Dairesi 2016/1398 E. , 2016/2304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil/alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar ile 279 ve 282 parsel sayılı taşınmazlarda müştereken malik olduklarını, davalı ...’ın hissesinin tamamını kendisine, davalı ...’a ve dava dışı Ali’ye eşit olarak 1991 yılında haricen satıp devrettiğini ve davalı ...’a o tarihte 164.000.000 TL ödediğini, kendi hissesi ve davalı ...’dan aldığı hisseye portakal ve kayısı ağacı dikip yetiştirdiğini, davalıların buna bir itirazı olmadığını, daha sonra davalı ...’ın kendisine ve diğer paydaşlara sattığı taşınmaz hisselerinin tapusunu tüm paydaşlar adına tescil ettirmek üzere davalı ...’un oğlu ...’ya vekalet verdiğini, ancak davalı ...’un taşınmaz hissesinin tamamını adına kaydettirerek haksız kazanç elde edip sebepsiz zenginleştiğini bildirerek, davalı ...’ın 279 ve 282 sayılı parsellerdeki .... adına tescil edilen hisselerinin iptali ile taşınmazın kendisi ile diğer sahipleri adına hisseleri oranında tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin faizi ile ödenmesine veya dava konusu hissenin bugünkü değerinin belirlenerek ödenmesini talep etmiştir,
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 22.03.2012 tarih 2012/2710 Esas 2012/7576 Karar sayılı ilamı ile; davacının harici satım sözleşmesi ile zilyetliği alıp elinde bulundurduğu, zilyetliğin ortadan kalkmadıkça zamanaşımının işlemeye başlamayacağı kaldıki davalı ..."ın zamanaşımı defi de bulunmadığını belirterek zamanaşımı nedeniyle davacının dava konusu taşınmaz hissesi için ödediği bedelin iadesine ilişkin talebin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak,davacının tapu iptali tescil talebinin ve ...."na yönelik tazminat talebinin reddine,davacının ..."a yönelik tazminat talebinin kabulü ile 23.666 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin TBK"nun 77-82.maddeleri (BK"nun 61-66.maddeleri) gereğince iadesi talep edilmektedir.
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Taşınmazın devrine ilişkin, TMK"nun 705, BK"nun 213 (TBK"nun 237), Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK"nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir.
Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici Adalet İlkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değeri her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Somut olayda ise; dava konusu parsellerde davalı ..."ın hissesinin davalı ..."a 26.07.2006 tarihinde tapuda devredildiği, diğer bir deyişle edimin ifasının bu tarihte imkansızlaştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece keşif yapılmış, keşfe katılan ziraat mühendisi bilirkişisi raporunda; 279 nolu parsel yönününden davalı ..."ın satmış olduğu hisse bedelinin 42.500 TL olduğu, 282 parsel yönünden ise 28.500 TL olduğu belirtilmiş,mahkemece anılan rapor hükme dayanak alınmıştır.
Mahkemece; davacının almış olduğu hisseye yönelik ödediği satış bedelinin edimin ifasının imkansızlaştığı tarihine kadar ulaştığı alım gücünün uzman bilirkişi raporu ile çeşitli ekonomik etkenlerin enflasyon, altın ve döviz kurlarındaki artışın, maaş artış oranları ile ÜFE artış oranı ile ilgili değerlerin ortalaması alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, davaya konu payın rayiç değerinin tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca somut olayda, davacı harici satım sözleşmesi ile zilyetliği alıp halen elinde bulundurduğuna göre, 10/07/1940 günlü ve 2/7 sayılı İBK uyarınca; BK 81 (TBK 97) maddesinin uygulama yeri bulacaktır. 10/07/1940 gün ve 2/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince de, davacının satış parasını geri isteyebilmesi, kullanımında bulunan taşınmazı geri vermesi ile mümkündür. Bu nedenle satış bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmekle birlikte, aynı zamanda ve karşılıklı olarak taşınmazın da zilyetliğinin davalıya teslimine, taşınmaz davacının elinde bulunduğundan, hükmedilen alacağa da taşınmazın iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmektedir.Bu husus değerlendirilmeden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan tamyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.