22. Hukuk Dairesi 2016/17598 E. , 2016/21522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, brüt ücret farkı, brüt akdi ilave tediye farkı, brüt kanuni ilave tediye farkı, brüt yıpranma prim farkı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin 29.04.2014 tarihli, 2013/339 esas ve 2014/317 karar sayılı hükmü, Dairemizin 16.09.2014 tarihli, 2014/16909 esas ve 2014/23963 karar sayılı ilamı ile bozulmuş ise de, mahkemenin 24.03.2016 tarihli, 2015/33 esas ve 2016/334 karar sayılı kararı ile direnme kararı vermesi ve bu kararı davalı vekilinin kanuni süresi içerisinde temyiz etmesi üzerine dosya yeniden incelendi.
Davacı, daha önce geçici işçi olarak çalışmaya başladığı işyerinde 2001 yılında daimi kadroya alındığında geçici işçilikte geçen sürelerinin kademe-derece intibakında dikkate alınmadığını ileri sürerek, geçici işçi olarak işe başladığı tarihten daimi kadroya geçtiği tarihe kadarki hizmet süresinin toplamına göre belirlenecek derece ve kademesine göre ücret intibakının yapılması gerektiğinin tespiti ile eksik ödenen ücret, yıpranma primi, akdi ikramiye ve ilave tediye alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizce yapılan incelemesinde; hükümet ile... Sendikası arasında imzalanan 26.10.2000 tarihli protokol uyarınca geçici işçilerin mevcut ücretleri üzerinden sürekli işçi kadrosuna geçirilecekleri açıkça ve özel olarak belirtildiğinden isteğin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrasında yapılan yargılama sonunda, mahkemenin 24.03.2016 tarihli, 2015/33 esas ve 2016/334 sayılı kararı ile bozma kararına karşı direnilmiş olup, 6352 sayılı Kanun"un 40. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ikinci maddesi uyarınca Dairemizin öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla; geçici işçilikte geçen sürenin sürekli işçi kadrosuna geçildikten sonraki dönemdeki kademe ve dereceye esas alınmaması anılan protokole uygun olduğundan bahisle mahkemenin önceki kararı Dairemiz tarafından bozulmuş olmakla birlikte; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.11.2015 tarihli 2015/7-1115 esas ve 2015/2541 sayılı kararında geçici işçilikte geçen sürelerin daimi kadroya geçişte kademe ve derece intibakında dikkate alınması gerektiği kabul edildiğinden uygulama birliği, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri uyarınca Dairemizin 16.09.2014 tarihli, 2014/16909 esas ve 2014/23963 karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, Köy Hizmetleri Müdürlüğünde işe başladığı tarihten itibaren... Sendikasına üye olduğunu, Köy Hizmetleri Müdürlüğünde işe başladığı tarihten kadrolu işçi statüsüne geçirildiği 2001 yılına kadar geçici işçi statüsünde çalıştırıldığını, 2001 yılında aynı yerde daimi işçi statüsüne geçirildiğini, ancak daimi işçi statüsüne alındığında geçici işçilikte geçen sürelerinin kıdem hesabında dikkate alınmadığını, 2005 yılında Köy Hizmetleri Müdürlüğünün lağvedilmesi ile tüm hak ve alacakları ile beraber İl Özel İdaresine devredildiğini, daimi kadroya geçirilirken Köy Hizmetleri Müdürlüğü nezdinde geçici işçi olarak işe başladığı tarihten daimi statüye geçtigi tarihe kadar ki hizmet süresinin toplamına göre belirlenecek derece ve kademesine göre ücret intibakının yapılması gerektiğinin tespiti ile eksik ödenen ücret, yıpranma primi, akdi ikramiye, ilave tediye alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, geçici işçi olarak çalışan davacının sürekli işçi kadrosuna alınması sırasında yapılan ücret intibakında hata olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Yargılamanın devamı sırasında davacının ölümü halinde hangi usuli işlemlerin yapılması gerektiği hususu uyuşmazlık konusudur.
Dosyadaki nüfus kaydı ile veraset ilamından davacının yargılama devam ederken 06.02.2014 tarihinde vefat ettiği, geride yedi mirasçı bıraktığı, davacının murisi olan eşinin 18.02.2014 tarihli dilekçe ile mahkemeye başvurarak davadan feragat ettiğini bildirdiği, okuma yazma bilmemesi sebebi ile dilekçe içeriğinin kendisine okunarak parmak izinin alındığı ve karar tarihi itibari ile davacının çocuklarından üç mirasçısının on sekiz yaşını doldurduğu anlaşılmaktadır.
Davacının ölümü ile mirasçıları arasında elbirliği mülkiyeti oluşmuştur. Bu sebeple aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. O halde, davacının vefatından sonra yargılamaya devam edilebilmesi için, mirası reddetmeyen mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması, mümkün olmaması halinde tüm mirasçılardan izin alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması, sonuca yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekir.
Aksi sözleşmeden ve işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekil edenin ölümü ile vekalet ilişkisi kendiliğinden son bulur.
Somut olayda, davacının yargılama sırasında ölümü ile taraf teşkilinin bozulduğu ve vekilin vekillik görevinin sona erdiği göz önünde bulundurulmadan, yetkisiz vekille yargılama yürütülerek ölü kişi lehine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının mirası reddetmeyen mirasçılarının tamamı davaya katılmadan, izinleri alınmadan veya terekeye temsilci atanmadan ve murisin eşinin feragat beyanı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması isabetli olmamıştır. Mirası reddetmeyen tüm mirasçıların davaya iştirak veya muvafakatlarının sağlaması ya da terekeye temsilci tayin ettirmesi konusunda mehil verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de; dosya içinde hesaplamaya esas dönem toplu iş sözleşmeleri ve davacının sendika kayıt fişi bulunmadığından, bilirkişi raporundaki hesaplamaların ve davacının toplu iş sözleşmelerinden faydalanıp faydalanmadığının denetlenmesi mümkün olmamıştır. Bu sebeple, ilgili dönem toplu iş sözleşmeleri ile davacının sendika kayıt fişi getirtilmeli ve bilirkişi raporunun toplu iş sözleşmelerine uygun olup olmadığı denetlenerek sonuca gidilmelidir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.