16. Hukuk Dairesi 2020/8415 E. , 2020/5659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... İli ... İlçesi ... Köyünde bulunan 102 ada 1 parsel sayılı 880.090,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğinde Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği taşınmazın uzun süredir zilyetliklerinde olduğunu, bu taşınmazın murisi Kemal İğneci adına olan tapu kaydı kapsamında bulunduğunu, orman olmadığı halde, orman olarak tespit edilen 102 ada 1 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Kemal İğneci mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tescili talebiyle dava açmıştır. Mahkemece ilk hükümde, davaya konu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, tutunulan tapu kaydı ve keşifte alınan beyanlara göre taşınmazın Kemal İğneci mirasçılarına ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve 102 ada 1 nolu parselin (A) harfi ile gösterilen 19969,39 metrekare yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptali ile Kemal İğneci mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.06.2013 tarih ve 2013/4441 Esas, 2013/7196 Karar sayılı kararı ile Hazinenin davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanması gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu ... İli ... İlçesi ... Köyünde kain 19.969,39 metrekarelik yüzölçümlü taşınmazın davalı Hazine adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile Kemal İğneci’nin varislerinin payları oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının taşınmaza uyduğu kabulü dosya kapsamına uygun olmadığı gibi, yapılan zilyetlik araştırması da hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, davacının tutunduğu ve ilk tesisi T.Evvel 1315 tarih ve 10 numaralı, maliki Mahmut oğlu Mahmut Bini ... olan tapu kaydının tedavülü sonucu oluşan Temmuz 1953 tarihli ve 86 sıra numaralı sınırları ..., ..., Kuru ... olan 7352 metrekare miktarlı, 4608 hisse itibariyle 3093 hissesine malik Kemal İğneci olan tapu kaydının 09/08/2010 tarihli keşifte uygulanmasında; fen bilirkişi davaya konu taşınmazın 19.969,39 metrekarelik yüzölçümlü olduğunu bildirmiş, mahalli bilirkişiler davaya konu taşınmazın sınırlarını “güneyinin yol, kuzeyinin kır, doğusunun davacının kendi taşınmazı, batısının ise ... ait taşınmazlar” olarak tarif etmişler, tutunulan tapu kaydının davaya konu edilen taşınmaz ile sınırlarındaki farklılığın neden kaynaklandığını ve yüzölçümünün uyup uymadığını bilmediklerini beyan etmeleri ve bunun yanında, yine doğu sınırına bitişik olan taşınmaz hakkında aynı mahkemece kabulüne karar verilerek Yargıtay temyiz denetiminden geçerek kesinleşen 2013/41 Esas sayılı dosyada aynı davacıların tutunduğu ve o davada dava konusu yere uyduğu belirlenen ilk tesisi K Sani 312 tarihli ve 625 numaralı olan tedavüller sonunda 02.05.1984 tarihli ve 1 sıra numarasında kayıtlı olan tapunun sınırları ..., ..., ..., Kır ve hali olup batı sınırı eldeki dava konusu tapu kaydını okumaması birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının dava konusu yere uyduğu ispatlanamamıştır. Dolayısıyla mahkemece tapu kaydının taşınmaza uyduğu yolundaki kabul dosya kapsamına uygun değildir. Orman bilirkişisinin 1952 tarihli hava fotoğrafına dayalı inceleme ve uygulamasında taşınmazın öncesinin orman sayılmayan yer olduğu belirlenmiştir. Ancak, davacı zilyetliğe de dayandığına göre, zilyetlik araştırması hüküm kurmaya yeterli değildir. Tespit tarihinden 15-20 sene önceki hava fotoğrafları incelenerek taşınmazın bu tarihlerde kullanılan yerlerden olup olmadığı, kullanılan yerlerden ise kullanımın niteliği belirlenmemiş, 1973 hava fotoğrafındaki görüntüsü açıklanırken sadece tarım arazisi denilmekle yetinilmiş, kullanımın niteliği izah edilmemiş, kadastro paftasıhava fotoğrafına aplike edilip gösterilmediği için bu beyan dahi denetlenememiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünü gösteren tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zaman dilimine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulduktan sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile önceki keşifte görev almamış 3 jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Mahallinde yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, zilyetliğin terkedilip edilmediği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmaz bölümünü, komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, zilyetlik var ise ara verilip verilmediği, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz bölümünün imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı hususlarını açıklayan ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, kadastro paftası hava fotoğrafına ölçekleri denkleştirilip çakıştırılıp aplike edildikten sonra taşınmaz bölümünün sınırlarını ve niteliğini, tasarruf sınırlarını, taşınmazda sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Kabule göre de, iptaline karar verilen taşınmazın ada ve parsel sayısının hükümde açıkça belirtilmemesi doğru görülmemiştir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.11.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.