6. Hukuk Dairesi 2021/1088 E. , 2021/1544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün asli müdahil vekili tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 09.11.2021 gününde asli müdahil vekili Av. ..., davacı vekili Av...... ile davalı vekilleri Av. .... ve Av. ....."ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, Adana ili, Seyhan İlçesi, Kanalüstü Mahallesi, 2713 ada, 1 no.lu taşınmaz üzerine davalı şirket tarafından inşa edilecek bina için çizilen mimari proje bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; asli müdahil şirket tarafından hazırlandığı iddia edilen projenin, dava dışı ..... tarafından hazırlandığını, daha sonra bu kişi tarafından davacı ... asli müdahil şirket ortağı ...’ün eşi .....e projenin iç tasarımını kontol etmesi için gönderildiğini, ancak ...’ün eşine mail ile gelen mimari projeyi amacı dışında kullanarak projede değişiklikler yaptığını, değiştirdiği projeyi Demir Yapı Denetim Şirketine götürdüğünü, yapı denetim firmasına davalının durumdan haberdar olduğunu beyan ettiğini, yapı denetim firması yetkililerinin de davalı şirket yetkilisinin davacıyı davalı şirketin iç mimarı olarak tanıştırmasından dolayı mimari projeyi Seyhan Belediyesine sunduklarını, daha sonra davalı şirketin yapı denetim firması aracılığıyla projeyi belediyeden geri çektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince “davacı ... asli müdahil şirket ile davalı şirket arasında mimari proje hazırlanması için sözlü olarak anlaşıldığının davacı ... asli müdahil tarafından ispatlanamadığı” gerekçesiyle davanın ve asli müdahil tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı asli müdahil vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 24/09/2020 tarihli kararı ile “Hem davacı hem de asli müdahil yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerekirken esastan reddinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle asli müdahil vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/12/2019 tarihli kararının kaldırılmasına, “davacı ... asli müdahilin açtığı davanın pasif husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir.
Karar, asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asli müdahale davasında, çizildiği ileri sürülen mimari proje bedelinin tahsili talep edilmiştir. Asli müdahil şirket ile davalı arasında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Dosyada mevcut mimari projenin incelenmesinde, proje müellifinin asli müdahil şirket yetkilisi ... olduğu, projede asli müdahil şirketin eski unvanı olan .... Mim. Müh. İnş. Ltd. Şti.nin isminin ve kaşesinin yer aldığı görülmektedir.Unvan değişikliğine ilişkin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi nüshası dosyaya sunulmuştur.Projenin yapı denetim şirketi tarafından onaylandığı, yine yapı denetim şirketi tarafından yapı ruhsatı alınmak üzere projenin 30/05/2013 tarihinde Seyhan Belediyesine sunulduğu, belediye tarafından 01/08/2013 tarihinde mimari projenin uygun bulunarak proje onayının yapıldığı, daha sonra yapı denetim şirketinin elemanı tarafından projenin belediyeden geri çekildiği Seyhan Belediyesinin 11/04/2017 tarihli yazısı ve yapı denetim şirketinin 10/04/2017 tarihli yazısından anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanları, dosyaya delil olarak sunulan proje ve yapı denetim şirketi ve belediye yazıları ile dosya kapsamındaki belgeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, asli müdahil şirket ile davalı arasında mimari proje yapımına ilişkin sözlü olarak akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, akdi ilişkinin ispatlanamaması nedeniyle dava reddedildiğinden, işin esasına ilişkin inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Asli müdahil şirket ile davalı arasında sözlü olarak akdi ilişki kurulduğu değerlendirilmeksizin, işin esası incelenmeden yazılı şekilde asli müdahale davasının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Asli müdahil şirket tarafından çizilen projenin kabul edilemez nitelikte olduğu iddia ve ispat edilmiş değildir. Nitekim mahkemece alınan 02/10/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda “davacı tarafından yapılmış projenin fonksiyonel açıdan kullanılabilir durumda olduğu” belirtilmiştir. Davalının talep etmesi nedeniyle, Yapı denetim şirketinin 29/05/2014 tarihli dilekçesi ile belediyeye başvurarak, inşaat ruhsatı verilmesi isteminden vazgeçmesi üzerine belediye tarafından “ruhsat reddi” işlemi yapıldığı açıktır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Ücret isteme hakkı” başlıklı 20. maddesinde “Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/04/2021 tarih ve 2017/15-425 esas, 2021/440 karar sayılı kararında da, bu düzenleme gereğince tacirin uygun (mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 22. maddesindeki ifade ile ‘münasip’) ücret isteme hakkının taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının sabit olmasına rağmen ücretle ilgili açık bir hüküm bulunmaması, vekaleti olmaksızın karşı taraf yararına iş görmesi ve sözleşme harici fazla imalat yapması durumunda söz konusu olabileceği açıklanmıştır. Asli müdahil şirketin tacir olduğu açıktır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; asli müdahil ile davalı arasında sözlü olarak akdi ilişkinin kurulduğunun kabul edilmesinden, işin esası incelenerek davadaki talep yönünden az yukarıda yer verilen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesi hükmü de dikkate alınarak işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçleri uyarınca konusunda uzman bilirkişi kuruluna hesaplama yaptırılıp oluşacak sonuca göre değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurmaktan ibarettir.
İlk derece mahkemesi ve Bölge adliye mahkemesince bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 24/09/2020 tarih, 2020/771 esas 2020/556 karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan asli müdahil yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak asli müdahile verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde asli müdahile iadesine, 6100 sayılı HMK’nın 373. maddesi hükümleri ve ilk derece mahkemesinin gerekçesinin değiştirildiği gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine, karardan bir örneğin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 16.11.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.