20. Hukuk Dairesi 2016/13858 E. , 2019/4281 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü, 310 parsel sayılı kendi adına kayıtlı taşınmazın bitişiğinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, uzun yıllardır zilyetliğinde olduğunu, yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Türk Medenî Kanununun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece; bozma öncesindeki 18.10.2012 tarihli 2010/1778 E. ve 2012/1639 K. sayılı gerekçeli kararda; dava dilekçesinde sınırları yazılı 12.10.2012 tarihli Orman Mühendisi ... tarafından düzenlenen krokide (A) harfi ile gösterilen 62,08 m2"lik 2/B sınırları içinde kalan kısım yönünden açılan davanın reddine, geriye kalan 457,34 m2 yüzölçümündeki taşınmaz yönünden ise davanın kabulüyle davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine, hüküm Dairemizin 13.01.2014 tarih, 2014/89 E.- 2014/333 K. nolu ilamı ile; "Mahkemece, hükme esas alınan Orman Mühendisi ... tarafından düzenlenen 14.05.2012, 12.10.2012 ve Dairenin iade kararı üzerine düzenlenen 29.11.2013 tarihli raporlarda taşınmazın tahdit ve 2/B hattına göre konumunun farklı yerlerde gösterildiği, bu üç raporun da birbirinden farklı ve çelişkili olup, bu raporlara dayanılarak hüküm kurulamayacağı, ayrıca, fen bilirkişiye kararın infazına olanaklı koordinatlı kroki düzenlettirilmediği için, kararın infaz edilmesine de olanak bulunmadığı, bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılması, sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre inceleneceği, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılması, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmesi, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanması, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınması, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceğinin düşünülmesi, fen bilirkişiye orman tahdit haritası ile irtibatlı, infaza elverişli koordinatlı kroki düzenlettirilmesi, kararı davacının temyiz etmediği de gözönüne alınarak, usulî kazanılmış hak da dikkate alınarak toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının doğru görülmediği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmesi neticesinde; davanın kabulüne; fen bilirkişisi Mehmet Boz ve harita mühendisi ... tarafından hazırlanan 29/12/2014 tarihli raporda "A" harfi ile gösterilen 519.42 metrekarelik kısım yönünden açılan davanın kabulü ile raporda "A" harfi ile gösterilen kısmın son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, Türk Medenî Kanunu"nun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 21.01.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ise 14.10.1959 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Yargılama sırasında 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise Orman Yönetimine aittir. Buna göre, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. Bu durumda, 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Orman Yönetimi de davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re"sen gözetilmelidir. Bundan başka; husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece resen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp; özellikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulamasının ne zaman yapıldığı, taşınmazın imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, imarın kesinleştiği tarihin ilgili belediyenin imar müdürlüğünden sorulup saptanması, buna ilişkin tüm belge ve evrakların dosya arasına alınması, çekişmeli yerin imar planındaki konumu hakkında fen bilirkişisinden rapor aldırılarak dosya arasına konulması, en eski tarihli ile dava tarihinden 20 yıl öncesine kadar ki hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilerek bu belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenerek bu belgeler ile kadastro paftası, yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, toprak yapısı, bitki örtüsü, varsa üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, kullanım olup olmadığı, tasarruf sınırlarının belirgin olup olmadığı hususunda keşfe katılan orman ve fen bilirkişisinden ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir ek rapor alınarak dosya arasına konulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan ve belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.