Hukuk Genel Kurulu 2017/2652 E. , 2017/1470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı “boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda Körfez Aile Mahkemesince "davacı-karşı davalı (erkeğin) davasının reddine, davalı-karşı davacı (kadının) davasının kabulüne" dair verilen 24.10.2014 gün ve 2014/350 E., 2014/240 K. sayılı kararının temyizen incelenmesi davacı -karşı davalı (erkek) vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 20.02.2015 gün ve 2015/1248 E., 2015/2396 K. sayılı kararı ile:
(…Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı (koca)"nın birlik görevlerini yerine getirmediği, birlikte yaşamaktan kaçındığı, davalı-karşı davacı (kadın)"da ise vajinismus (cinsel işlev bozukluğu) saptandığı ve tedavisi için gerekli girişimlerde bulunmadığı, bu sebeple taraflar arasında cinsel ilişkinin kurulamadığı, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarılmasına sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Olayların akışı karşısında her iki taraf da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında tarafları bir arada yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-karşı davalı (koca)"nın boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile reddi doğru bulunmamıştır...)
gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava ve karşı dava Türk Medeni Kanununun (TMK) 166/1. maddesine dayalı evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı-karşı davalı (erkek) vekili tarafların 11 yıldır süren evliliğine rağmen cinsel ilişki yaşamadıklarını, taraflar arasındaki cinsel uyumsuzluğun huzursuzluğa sebep olduğunu, bu sebeple çıkan tartışmada evi terk etmek zorunda kaldığını ileri sürerek boşanma kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı (kadın) vekili, cinsel uyumsuzluğun müvekkilinden kaynaklanmadığını, davacının hiçbir şekilde tedaviye yanaşmadığını, evin hiçbir ihtiyacını karşılamadığını, evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğini belirterek tam kusurlu olan davacının boşanma davasının reddine, karşı davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesini, 10.000, -TL maddi, 100.000, -TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece ilk kararda davalı-karşı davacının cinsel birleşmenin gerçekleşmemesinde fiziksel olmasa bile psikolojik rahatsızlığının etken olduğu, bu hususta gerekli tıbbi ve psikolojik desteği almadığı, bu nedenle asıl kusurlu tarafın davalı-karşı davacı (kadın) olduğu belirtilerek erkeğin boşanma davasının kabulüne, kadının boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
Hükmün davalı-karşı davacı (kadın) tarafından temyizi üzerine Özel Dairece ilk bozma kararında davacı-karşı davalının birlik görevlerini yerine getirmediği, birlikte yaşamaktan kaçındığı, olayların akışı karşısında davalı-karşı davacının da dava açmakta haklı olduğu ve davalı-karşı davacının boşanma davasının da kabulü gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece verilen ikinci kararda evliliğin sorunlarını çözmektense kendi isteği ile tayin olan, daha sonra kararsız tutumu ile geri dönen, gelirinin önemli kısmını cinsel rahatsızlığın tedavisi de dahil evlilik birliğine ait giderlere değil de kendi ailesine gönderen erkek eşin kadın eşten daha kusurlu olduğu belirtilerek boşanma hükmü kesinleşmiş olduğundan boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadının maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne (15.000, -TL) karar verilmiştir.
Hükmün davacı-karşı davalı (erkek) tarafından temyizi üzerine Özel Dairece ikinci bozma kararında ilk mahkeme kararının "...kadının da boşanma davasının da kabulünün gerektiği..." yönünde bozulduğu, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen davacı-karşı davalının boşanma davası ve ferilerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmediği, dairenin bu bozma kararı ile ilk verilen hükmün tamamen ortadan kalktığı, mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği, mahkemece her iki tarafın boşanma davası ve ferileri hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece verilen üçüncü kararda uzun süredir cinsel münasebetin sağlanamamasında kusurun tek bir kişiye yüklenmeyeceği, kadının bu hususta yalnız bırakıldığı, aile birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, kadın yararına 10.000, -TL maddi tazminat ile 50.000, -TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Hüküm, davacı-karşı davalı (erkek) vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan nedenlerle oy çokluğuyla bozulmuştur.
Yerel Mahkemece kadına atfı kabil kusur bulunmadığı, davacı -karşı davalının, eşini tedavi konusunda yalnız bırakması nedeniyle ağır kusurlu olduğu ancak mahkemenin ikinci kararında hükmedilen 15.000,-TL manevi tazminat miktarının davalı-karşı davacı açısından kesinleştiği hususunun sehven gözden kaçırıldığı, usul ekonomisi açısından 50.000,-TL manevi tazminat miktarının 15.000, -TL olarak düzeltildiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı-karşı davalı (erkek) vekili temyize getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacı -karşı davalı (erkeğin) boşanma davası açmakta haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, Mahkemece 24.10.2014 tarihli kararda "davacı -karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddine, davalı -karşı davacı kadının boşanma davasının TMK"nın 166/1. maddesi uyarınca kabulüne, kadın lehine 10.000 -TL maddi tazminata, 50.000 -TL manevi tazminata hükmedilmesine" karar verilmiş iken bozma sonrası direnmeye konu 14.07.2015 tarihli kararda davacı -karşı davalı erkeğin ve davalı -karşı davacı kadının davası hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadan "tarafların boşanmalarına, kadın lehine 10.000 -TL maddi tazminata ve 15.000, -TL manevi tazminata" hükmedilmesinin usuli bir sorun teşkil edip etmediği ile temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
Somut olayda bozma öncesi verilen 24.10.2014 tarihli kararda, davacı -karşı davalının davasının reddine, davalı -karşı davacının ise davasının kabulüne, davası kabul edilen davalı -karşı davacı (kadın) yararına 10.000,-TL maddi tazminata, 50.000,-TL manevi tazminata hükmedilmesine karşın direnmeye konu kararın gerekçesinde davacı -karşı davalının ağır kusurlu olduğu, davalı- karşı davacının kusursuz olduğu belirtilmek suretiyle hüküm fıkrasında "tarafların boşanmalarına" şeklinde hüküm kurulduğu, ayrıca usuli kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak 15.000, -TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır.
Görüldüğü üzere, direnme olarak adlandırılan hükümde önceki karardan farklı olarak her iki boşanma davası hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, manevi tazminatın miktarı da değiştirilmiştir.
Bu açıklamalar karşısında mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, önceki kararın bazı hükümlerinin farklı şekilde oluşturulduğu görülmekle, yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.11.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.