12. Ceza Dairesi 2021/2021 E. , 2021/7729 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Karar Tarihi : 13/11/2019
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/10/2019 tarihli ve 2016/87653 soruşturma, 2019/53810 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii ... 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/11/2019 tarihli ve 2019/6731 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, olay tarihi gecesinde şüphelinin acil serviste görev yaptığı özel hastaneye, göğsünde ve sol omuzunda şiddetli ağrı nedeniyle müracaat eden müştekinin, kalp rahatsızlığı yönünden tetkiklerinin yapılmasını müteakip, bir teşhis koyulamaması üzerine, anılan hastane acil servisinde uzman doktorun ve gerekli tıbbi cihazların bulunmadığından bahisle beyin cerrahi bakımından başka hastaneye müracaat etmesi yönünde öneride bulunulmasını takiben taburcu edildiği, ancak müştekinin şikayetlerinin artarak ertesi sabah kısmen felç geçirdiği somut olayda, gerekli tıbbi müdahaleyi yapmadığı gerekçesiyle şüpheli hakkında şikayette bulunulması sonrasında, kusuru olmadığından bahisle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Mevcut olay nedeniyle düzenlenen ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karara dayanak teşkil eden Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesinin 13/04/2018 tarihli ve 1948 sayılı raporunda, şüphelinin eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinin belirtildiği, ancak söz konusu rapordan önce tanzim edilen anılan Dairenin 16/03/2018 tarihli ve 334 sayılı raporunda, "...mevcut göğüs ağrısı ve sol kolda uyuşma şikayetleri doğrultusunda ilk olarak kardiyak patolojileri değerlendirilip bu yönde tetkik ve konsültasyon isteyen Acil Hekiminin ilk tanı ve takip yönteminin doğru olduğu, kardiyak yönden kişide herhangi bir patoloji saptanmaması üzerine önerilerde bulunduğu kayıtlı olup, hekimin ifadesinde beyin cerrahi ve nöroloji uzmanına muayene olmasını söylediğini belirtmekle birlikte ayırıcı tanıda nörolojik bir tablo düşünüldüğünde kişinin ileri bir merkeze sevkinin ambulans ile sağlanması gerektiği cihetiyle bu hususun özen eksikliği olarak değerlendirildiği...." şeklinde mütalaada bulunulduğu, bu halde müştekideki rahatsızlığın nörolojik olabileceği tespitini yapan şüphelinin, müştekiyi yeterli düzeydeki bir hastaneye ambulans yoluyla acilen sevkinin yapılması için gerekli işlemleri yapması gerektiği, ancak şüphelinin belirtilen şekilde davranmadığı, müştekiye bilahare beyin cerrahına görünmesini önermekle özensiz davrandığı, bu özensiz davranışın 5237 sayılı Kanunun 89. maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği meselesinin ise yapılacak yargılamada mahkemenin takdirinde olduğu cihetle, şüpheli hakkında üzerine atılı suçtan kamu davası açılması için yeterli delil bulunduğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 16/02/2021 gün ve 94660652-105-16-78-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.03.2021 gün ve 2021/25635 sayılı ihbarnamesi daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay tarihi gecesinde pratisyen hekim olan şüphelinin acil serviste görev yaptığı özel hastaneye, sol kolda uyuşma, göğüste şiddetli ağrı nedeniyle müracaat eden müştekinin, kalp rahatsızlığı yönünden tetkiklerinin yapılıp, bir teşhis koyulamaması üzerine, beyin cerrahi bakımından başka hastaneye müracaat etmesi yönünde öneride bulunulmasını takiben taburcu edildiği, (anılan hastane acil servisinde uzman doktorun ve gerekli tıbbi cihazların bulunmadığı gerekçesiyle) ertesi sabah müştekinin şikayetleri artarak kısmi felç geçirdiği, şüpheli hakkında şikayet üzerine yapılan soruşturmada Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesinin 16/03/2018 tarihli ve 334 sayılı raporunda “"...mevcut göğüs ağrısı ve sol kolda uyuşma şikayetleri doğrultusunda ilk olarak kardiyak patolojileri değerlendirilip bu yönde tetkik ve konsültasyon isteyen acil hekiminin ilk tanı ve takip yönteminin doğru olduğu, kardiyak yönden kişide herhangi bir patoloji saptanmaması üzerine önerilerde bulunduğu kayıtlı olup, hekimin ifadesinde beyin cerrahi ve nöroloji uzmanına muayene olmasını söylediğini belirtmekle birlikte ayırıcı tanıda nörolojik bir tablo düşünüldüğünde kişinin ileri bir merkeze sevkinin ambulans ile sağlanması gerektiği cihetiyle bu husus özen eksikliği olarak değerlendirilmiş olup, Savcılıkça müştekide meydana gelen sağlık sorununun TCK’nın 89.maddesi kapsamında değerlendirilerek rapor düzenlenmesi istenmesi üzerine, Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesinin 13/04/2018 tarihli ve 1948 sayılı raporunda “ sol kolda uyuşma ve göğüste şiddetli ağrı şikayetleri ile gelen hastada öncelikli olarak inmenin akla gelmeyebileceği dikkate alındığında, kişinin ambulansla sevkedilmemiş olmasının bu tanı ve tedavi sürecindeki etkisi bilinemeyeceğinden Türk Ceza Kanununun 89. maddesi kapsamında değerlendirilmediği oybirliğiyle mütaala edilmiş olup; sanığın taksirle yaralama suçundan sorumlu tutulabilmeleri için, sanığın tıp kurallarına aykırı davranışları ile yaralanma neticesi arasında nedensellik bağının kesin ve net bir biçimde kurulması gerektiği, somut olayda Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulu raporları ile sanık doktorun “kişiyi ambulansla sevkedilmemiş olmasının kısmi felç tanı ve tedavisindeki etkisinin bilinemeyeceğinin belirtilmesi karşısında, taksirle yaralama suçunun unsurlarının oluşmadığı;özel hastanede doktor olan sanığın kamu görevlisi olmaması nedeniyle hukuki durumunun TCK"nın 257/2. maddesi kapsamında da değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, ... 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/11/2019 tarihli ve 2019/6731 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin CMK"nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.