Hukuk Genel Kurulu 2017/2263 E. , 2017/1468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “mera tahsis kararının iptali” istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.12.2012 gün ve 2012/49 E. ve 2012/105 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 10.06.2013 gün ve 2013/6091 E.-2013/8765 K. sayılı kararı ile:
“… Dava, mera tahsis kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı ... vekili, ... tarafından temsil ve idare edilen mazbut Gökçeada Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı adına tapuda kayıtlı bulunan dava konusu 101 ada 45, 47, 48, 49 ve 123 ada 4 parsel sayılı taşınmazların Çanakkale Mera Komisyonun 01.08.2003 gün ve 2003/31 sayılı mera tahsis kararı ile mera olarak tahsis edildiğini, mera tahsis kararının kendilerine tebliğ edilmediğini, olaydan sonradan haberdar olduklarını öne sürerek mera tahsis kararının iptali istemiyle ... aleyhine dava açmıştır.
Davalı ... vekili, idari yargının görevli olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
Kaleköy Köyü Tüzel Kişiliği, dava konusu taşınmazların mera olduğunu öne sürerek davalı ... yanında fer"i müdahil olmuştur.
Temmuz-Ağustos 1997 tarihleri arasında yapılan kadastro çalışmaları sonucu dava konusu taşınmazlar Gökçeada Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı adına tespit edilmiştir. Dava konusu 101 ada 49 ve 123 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar kadastro tespiti sonucu 06.11.1997 tarihinde, 101 ada 45 ve 47 parsel sayılı taşınmazlar hükmen 21.03.2005 tarihinde, 101 ada 48 parsel sayılı taşınmaz da hükmen 07.10.2002 tarihinde kesinleşerek Gökçeada Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı adına tapu kaydı oluşmuştur.
Dava konusu taşınmazlar Çanakkale Mera Komisyonun 01.08.2003 gün ve 2003/31 sayılı mera tahsis kararı ile mera olarak tahsis edilerek 08.09.2003-10.10.2003 tarihleri arasında askıya çıkartılarak itirazsız olarak 11.10.2003 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı ... vekili, 04.04.2007 tarihli dava dilekçesiyle Çanakkale Mera Komisyonun 01.08.2003 gün ve 2003/31 sayılı mera tahsis kararının iptali istemiyle ... aleyhine idare mahkemesine dava açmış, idare mahkemesinin adli yargının görevli olduğundan davanın yargı yeri nedeniyle reddine dair kararı Danıştay denetiminden geçerek 11.02.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Bunun üzerine davacı ... vekili, TBK"nun 158. maddesindeki 60 günlük ek süre içerisinde 08.03.2010 tarihli dava dilekçesiyle Çanakkale Mera Komisyonun 01.08.2003 gün ve 2003/31 sayılı mera tahsis kararının iptali istemiyle ... aleyhine kadastro mahkemesine dava açmış, kadastro mahkemesinin asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararı Yargıtay denetiminden geçerek 01.06.2012 tarihinde kesinleşmiş ve davacı vekilinin talebi üzerine işbu dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece, husumetin tahsisten yararlanan Kaleköy Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmesi gerektiği, Kaleköy Köyü Tüzel Kişiliğinin ise davalı ... yanında fer"i müdahil olduğu, fer"i müdahilin davada taraf olmadığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ... vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124. maddesi gereğince; Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
Somut olayda, dava konusu 101 ada 45, 47, 48, 49 ve 123 ada 4 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarına göre mülkiyeti davacı ... tarafından temsil ve idare edilen mazbut Gökçeada Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı"na ait iken Çanakkale Mera Komisyon kararı ile mera kapsamına alınmıştır. Öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında kararlılık kazanan görüşlere göre kural olarak meraların çıplak mülkiyeti Hazineye yararlanma hakkı ise taşınmazın bulunduğu belde ya da köy tüzel kişiliğine aittir. Bu durumda davada Hazinenin taraf olması gerekirken maddi hatadan kaynaklanan nedenle husumetin Çanakkale Valiliğine yöneltilmesi doğru değil ise de bu husus temsilcide yanılmaya ilişkindir.
Hal böyle olunca mahkemece, Hazine ve fer"i müdahil Kaleköy Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine davaya devam olunarak esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde husumetten davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir …”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava mera tahsis kararının iptali istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece davanın tahsisten yararlanan Kaleköy Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmesi gerektiği hâlde davacı tarafından husumetin yanlış kişiye yönlendirildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi uyarınca da taraf değişikliği talep edilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda gösterilen gerekçe ile bozulmuş ve mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mera komisyon kararının iptali istemli davada Hazine ve Kaleköy Tüzel Kişiliği yerine Çanakkale Valiliğinin hasım gösterilmesinin temsilcide hata mı yoksa iradi taraf değişikliğini gerektirir bir durum mu olduğu; burada varılacak sonuca ve yapılan yargılama sırasında Hazinenin davalı sıfatıyla vekil ile temsil olunması ve lehine tahsis yapılan Kaleköy Köyünün davalı yanında fer’î müdahil olarak yer almasına göre taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle iradi taraf değişikliğine ve temsilcide hataya ilişkin yasal düzenlemenin ve doktriner görüşlerin özetlenmesinde yarar bulunmaktadır.
İradi taraf değişikliğine ilişkin düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 124" üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (m.124/1). Ancak kanun koyucu bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümleri saklı tutarak (m.124/2) hâkimin izni ile taraf değişikliği yapılabilecek hâllere de yer vermiştir. Anılan iki fıkra çerçevesinde maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği gibi, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması durumunda da hâkimin izniyle taraf değişikliği yapılabilecektir (HMK m.124/3,4). İradi taraf değişikliğine ilişkin hükme istinaden gerek davacı gerekse davalı tarafta, iradi taraf değişikliği yapılması mümkündür (Taş Korkmaz, H.: Medenî Usûl Hukukunda İradî Taraf Değişikliği, Ankara 2014, s.169; Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M.: Medenî Usûl Hukuku, 14.b., Ankara 2013, s.310; Saldırım, M.: Açıklamalı ve İçtihatlı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve İlgili Mevzuat, Ankara 2011, s.103). Yargıtay uygulaması da bu yöndedir (Bkz. HGK, 19.09.2012 gün ve 2012/6-338 E., 2012/586 K.).
İradi taraf değişikliği yapılması için davacının talebinin bulunması gerektiği tartışmasızdır. Temsilcide hata hâlinde ise Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.
Gerçek temsilci belirlenip dava dilekçesi tebliğ edilerek onun huzuru ile yargılamaya devam edilmesi zorunludur.
Bir başka deyişle, bu gibi durumlarda, gerek teori ve gerekse kararlılık kazanmış olan yargısal uygulamaya göre, verilecek ara kararıyla durumun belirtilmesi ve davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacıya imkân sağlanması gerektiği kabul edilmektedir. Usul ekonomisi açısından da bu eksikliğin açıklandığı şekilde hâlledilmesi gerekmektedir (HGK’nun 03.03.2010 gün, 2010/4-115 E., 2010/129 K. sayılı).
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında: davacı davasını, Çanakkale Valiliğine yöneltmiş ise de dava dilekçesi ve davacının gerçek iradesi irdelendiğinde, davacının asıl dava etmek istediğinin Devlet tüzel kişiliği içinde yer alan ... değil, Hazine olduğu belirgindir. Bu durumda temsilcide hata yapıldığı kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca, buradaki yanılgının gerçekte hasımda değil temsilcide hata olduğunun kabulü gerekmektedir. Kaldı ki gerçek hasım olan Hazine kendisini temsil ettirmiş ve vekili aracılığıyla davaya cevap vermiştir. Diğer gerçek hasım olan Kaleköy Köyü de davalı Hazine yanında fer’î müdahil olmak suretiyle yargılamalara katılmıştır. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde taraf teşkilinin tamamlandığı kabul edilip, tarafların iddia ve savunmalarıyla ilgili tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmak gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında somut olay bakımından temsilcide hatanın söz konusu olmadığı, davacı tarafından iradi taraf değişikliğinin de talep edilmediği hususu dikkate alındığında yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.11.2017 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava konusu 101 ada 45, 47, 48, 49 ve 123 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar davacı ... tarafından temsil ve idare edilen mazbut Gökçeada Aya Marina Rum Ortadoks Kilisesi Vakfı adına tespit ve tescil edildikten sonra Çanakkale Mera Komisyon kararı ile mera olarak tahsis edilmiştir.
Meraların mülkiyeti hazine yararlanma hakkı ise taşınmazların bulunduğu belde ya da köy tüzel kişiliğine aittir. Dava konusu taşınmazlar Kaleköy Köyü sınırları içerisinde olup, mera tahsis kararı ile de kullanım hakkı bu köye verilmiştir.
Yargıtay ve Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre mera olarak sınırlandırılan veya tahsis edilen taşınmazların özel mülk olduğuna ilişkin tapu iptali ve tescil ile mera tahsis kararının iptali istemiyle açılan davalarda mülkiyet sahibi Hazine ve kullanım hak sahibi belde veya köy tüzel kişiliğine karşı dava açılmalıdır.
Davacı ..., il mera komisyon kararının iptali istemiyle sadece ... aleyhine dava açmıştır. Yargılama sırasında Kaleköy Köyü Tüzel Kişiliği davalı ... yanında fer"i müdahil olmuş, davacı vekili ile 6100 sayılı HMK"nun 124. maddesi uyarınca taraf değişikliği talebinde bulunmamıştır.
6100 sayılı HMK"nun 124. maddesindeki taraf değişikliğinin yapılabilmesi için maddenin içeriğinden anlaşılacağı üzere yargılama sırasında taraf değişikliği talebinde bulunması gerekir.
Mahkeme kendiliğinden talep olmadan taraf değişikliğini yapamaz. Davacı tarafın yargılama sırasında taraf değişikliği talebi olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle mahkemenin davanın husumet nedeniyle reddine ilişkin direnme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.