20. Hukuk Dairesi 2012/14954 E. , 2013/2863 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi katılan ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, .... Beldesi, 352 ada 8 parsel sayılı 3010,20 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereği orman niteliğini kaybedip, orman kadastro komisyonlarınca orman alanı dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle, tutanağının beyanlar hanesine "2/B madde şerhi ve davalı şirket lehine kullanım" şerhi verilerek, Hazine adına zeytinlik niteliğiyle tespit edilmiştir.
Davacı ..., dava konusu taşınmazda davalı şirketin herhangi bir kullanımı olmadığı ve taşınmazın fiilen kendi kullanımında olduğunu iddia ederek, beyanlar hanesindeki davalı şirket lehine verilen kullanım şerhinin iptali ile yerine kendi lehine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Müdahil ... ise, 23/11/2011 tarihli harçlı dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın kullanım hakkının miras yoluyla kendisine kaldığını, muris babasının dava konusu taşınmazı değil, komşu taşınmazı davalı şirkete sattığını iddia ederek, beyanlar hanesindeki davalı şirket lehine verilen kullanım şerhinin iptali ile yerine kendi lehine kullanım şerhi verilmesi istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacı ve müdahilin davalarının reddine ve dava konusu 352 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın kullanıcı olmaksızın çalılık - çamlık niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm müdahil ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede tespit tarihinden önce 1946 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 23.08.1979 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması vardır.
Mahkemece, müdahil ...’ın davasının reddine karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; mahkemece, 13/10/2011 tarihinde keşif yapılmış, müdahil ise keşif yapıldıktan sonra 23/11/2011 tarihinde usûlüne uygun harçlı dilekçesiyle davaya katılmış, ancak; davaya katıldığı tarihten sonra 01/02/2012 tarihinde yapılan ilk celse de ise müdahilin katılma dilekçesinde bildirdiği deliller toplanmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece müdahil ...’a katılma dilekçesinde bildirdiği delillerini sunması için herhangi bir süre ve imkan tanınmamış, ... davaya katıldıktan sonra keşif yapılmadığından keşfe dayalı delilleri de elde edilememiştir.
Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak açıklama ve ispat hakkını da içerir (HMK madde 27).
Tarafların, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkı anayasal bir hak olduğu gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur. Somut olayda, müdahil ...’a davasını ispat için katılma dilekçesinde belirttiği delillerini ve tanıklarını bildirilmesi için süre ve imkan tanınması, dilekçesinde bildirdiği delillerinin toplanması ve ondan sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukukî dinlenilme hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde müdahil davacıya davasını ispat için dayandığı delillerin toplanması için süre ve imkan verilmeden davanın sonuçlandırılması önemli bir usûl hatası olup, bozmayı gerektirmiştir (HMK. Madde 371/1-c ).
Kabule göre ise, hâkim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK. madde 26/l) ve iki taraftan birinin talebi olmaksızın re"sen bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK.md.24/l). Somut olayda tutanağın beyanlar hanesinde lehlerine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açan davacı ve müdahil davacının davaları reddedildiğine ve Hazine tarafından kullanım şerhinin iptali istemiyle açılan bir dava da olmadığına göre, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, HMK"nın 24 ve 26. maddelerine aykırı bir şekilde, re’sen kararla taşınmazın kadastro tespiti ve kullanıcı şerhi iptal edilerek, zeytinlik olarak belirlenen vasfının çalılık - çamlık olarak değiştirilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; katılan ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 18/03/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.