9. Hukuk Dairesi 2015/21959 E. , 2015/30187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirket nezdinde 13/06/2013-02/02/2015 tarihleri arasında yazılım geliştirme yöneticisi olarak çalıştığını, hiçbir haklı nedene dayanılmaksızın iş akdinin feshedildiğini, ve bu fesih işleminin istifa olarak geçmesi halinde maaş, yıllık izin ve prim ödemelerinin yapılacağını aksi halde hiçbir ödeme yapılamayacağının bildirilmesi üzerine müvekkilinin istifa beyanı vermeye zorlandığını, kendisi ile birlikte iki çalışanın da iş akdinin aynı şekilde feshedildiğini, müvekkilinin savunmasının alınmadığını, feshe gerekçe olarak herhangi bir performans düşüklüğüne ilişkin uyarı yapılmadığını iddia ederek davacının işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dava dilekçesinin gerçeği yansıtmadığını, davacının iddia ve taleplerinin asılsız, haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının müvekkili şirket tarafından istifaya zorlanmadığını, tamamen kendi iradesiyle istifa ettiğini, bu nedenle işe iade talebinin kabul edilemeyeceğini, davacının müvekkili şirketi ibraname ile ibra ettiğini, davacının istifasının matbu bir form üzerinden yapılmadığını savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının istifa ettiği, davacının iradesinin sakatlandığı ispat edilemediği gibi, davacının eğitim durumu itibariyle önüne konulan seçeneklerin sonucunu bilebilecek durumda olduğu, davacının istifa iradesi üzerine işverence davacının tazminatların ödendiği ve bu nedenle işe iade talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
İşçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması için, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi gerekir. İş sözleşmesini fesheden işçi feshin geçersizliği ve işe iade isteminde bulunamaz.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekli olan, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, olsa olsa ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde icap biçiminde değerlendirilmelidir. İşverenin sosyal ve ekonomik üstünlüğünü kullanarak, tazminatları ödeme koşulu, benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. İşverenin haklı fesih nedenlerine dayanarak işçiye istifa dilekçesi vermesi halinde baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine de gerçek anlamda istifa olarak değer vermek mümkün olmaz. İstifa belgesine dayanılmakla birlikte işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
Dosya içeriğine göre, davacı tarafından imzalanan tarihsiz ibranamede, davacıya ihbar tazminatı ödemesinin yapıldığının belirtildiği, bu durumda ibraname ile istifa savunmasının çeliştiği, davacıya son bordrosu ile yapılan prim ödemelerinin davacıya ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatlarını karşılar nitelikte olduğu, işveren tarafından istifa eden işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi yapılmasının işverenin istifa savunmasıyla çeliştiği anlaşılmaktadır. İş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği açıktır. İşveren feshi yazılı yapılmadığından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. Maddesi uyarınca geçersizdir. Davanın kabulüne karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar vermek hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE, davacının İŞİNE İADESİNE,
3-Davacının kanunî sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500.-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 482.50 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak 27.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.