1. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/11691 Karar No: 2013/18093 Karar Tarihi: 17.12.2013
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/11691 Esas 2013/18093 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasında, tenkis isteğinin kabulü ve vasiyetnamenin iptali isteğinin reddine karar vermiştir. Ancak kısa kararda sadece tenkis isteğinin kabulüne hükmedilirken, gerekçeli kararda vasiyetnamenin iptali isteğinin de reddedildiği belirtilmiştir. Bu durum, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratarak Anayasa ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na aykırıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1991/7-1992/4 numaralı kararı uyarınca, çelişkilendirme nedeniyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Kararda yer alan kanun maddeleri ise HUMK'nın 376, 388, 389 ve 428. maddeleridir.
1. Hukuk Dairesi 2013/11691 E. , 2013/18093 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN İPTALİ, TENKİS
Yanlar arasında görülen vasiyetnamenin iptali, olmadığı taktirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece vasiyetnamenin iptali isteğinin reddine,tenkis isteğinin ise kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ....... vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu,açıklamaları dinlendi,gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vasiyetnamenin iptali,olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, kısa kararda tenkis isteğinin kabulü yönünden hüküm kurulmuş; gerekçeli kararda ise bunun yanında vasiyetnamenin iptali isteğinin reddine de karar verilmiştir. Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve HUMK."nun 376. (HMK. 186) maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı yasanın 388. (HMK. 297) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. (HMK. 297) maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK."nun 389. (HMK. 297) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ve HUMK."nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı ile kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı;bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile karar verebileceği öngörülmüştür. Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda yalnızca tenkis isteğinin kabulü yönünden hüküm kurulmuş iken gerekçeli kararda bunun yanında vasiyetnamenin iptali isteğinin reddine de hükmedilmesi suretiyle kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Davalılar .....vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.