8. Hukuk Dairesi 2011/3557 E. , 2011/4466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejimi
... ile ... aralarındaki mal rejimi davasının reddine dair ...Aile Mahkemesinden verilen 08.07.2010 gün ve 665/457 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ..., davalı ile 16.04.1981 tarihinden beri ve halen evli olup, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, evlilikleri devam ederken 1362 ada 10 parseldeki taşınmazı kendisinin de katkısıyla alıp üzerine ev yaptırdıklarını, bu evin tapusunun davalı eşi adına olduğunu, yine ...plakalı aracın da evlilik birliği içinde kendi katkılarıyla satın alınıp, trafik tescil kaydının davalı adına yapıldığını, davalının son yıllarda başka bir kadınla ilişki içinde olması ve araca sadece o kadını bindirdiğini, birlikte satın aldıkları evi de satmaya çalıştığını, her gün eve alıcıların gelip gittiğini, davalının kendisini ve çocuklarını ihmal ederek, aileyi ilgilendiren, her türlü kararı kendi başına aldığını açıklayarak, taraflar arasındaki edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 1362 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evi 1989 yılında kendisinin yaptırdığını, davacının katkısının bulunmadığını, mal rejiminin boşanma, ölüm, evliliğin iptali veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erebileceğini, tarafların halen evli olup, mahkemenin görevli ve yetkili bulunmadığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; tarafların 1981 yılında evlendikleri, müşterek iki çocuklarının olduğu, evliliğin halen devam ettiği ve davaya konu 1362 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin 1989 yılında davalı tarafından yaptırıldığı, davacı ve ailesinin ev yapımına yardım ettikleri iddiasının ve dolayısıyla davacının davasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 16.04.1981 tarihinde evlenmiştir. Nüfus kayıtlarına ve tarafların beyanlarına göre evlilikleri halen devam etmektedir. Taraflar arasında sözleşmeyle başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m), bu tarihten sonra ve halen TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler.
Mahkemece; davacının dava konusu evin yapımına katkısını ve dolayısıyla davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
HUMK.nun 74, 75 ve 76. maddeleri uyarınca hakim, tarafların hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, Türk Kanunlarını re"sen uygulamakla yükümlüdür. Hâkimin tarafların bildirdikleri vakıalar ile bağlı olması bu kurala aykırı değildir. Çünkü tarafların bildirdikleri vakıalara uygulanacak hukuk kaidesini bulmak ve uygulamak tamamen Hâkimin işidir.
Hal böyle olunca, yanların iddia ve savunmaları dikkate alınarak ve TMK.nun 206. maddesi kapsamı göz önünde tutularak bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece davada yanlış nitelendirme yapılarak yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan sebeplerle kabulü ile usul ve yasa hükümlerine aykırı olan yerel mahkeme kararının HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 20.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.