Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Talep, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Talep eden miras bırakanlarından irsen intikal eden 3441 ada, 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarında babası Hile amcası olan Hin nüfus kayıtlarında babalarının adının “M” iken “M” yazıldığını, babaannesi olan “A"nın” adının “A,” baba adının ise “S” iken “M” olarak yazıldığını, soyadları olan “K” soyadının ise hiç yazılmadığını ileri sürerek, tapu maliklerinin belirtilen isim yanlışlıklarının nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilmesine, tapu maliklerinin davacının murisleri olduğunun tespitine karar verilymesini istemiştir.
İlgili Tapu Müdürlüğü, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlanmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, talep eden temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu 3441 ada, 15 parsel sayılı taşınmazın bölgede 21.09.1959 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 17.09.1934 tarih, 164 nolu tapu kaydı ile A oğlu Mt, M oğlu H ve H ile kızı A adına eşit paylarla tespit ve tescil edildiği, söz konusu mesnet tapu kaydında iktisap nedeni olarak, "" Seydiköy tevzi defterinin 528 sayısına ve 1771 sayılı kanuna göre meccanen temliken tescil olundu"" ifadesinin yer aldığı, iskan kayıt örneklerinin incelenmesinde ise, K Z"tan gelen A oğlu H M"e (4 nüfus) iskanen 4 adet taşınmaz verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, iskanen dağıtılan taşınmazlarda aile olarak dağıtım esas alınmış, taşınmaz tüm aile fertlerine eşit paylarla dağıtılmıştır
Bunun yanı sıra, dosya içinde mevcut davacının babası H, babaannesi A ve onun babası olan S"ten alınan veraset ilamlarında kayıt maliklerinin talep edenin murisi evvelleri olduğu konusunda tereddüt olmadığı gibi, keşif ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde 60 seneyi aşkın süreden beri taşınmazın talep eden ile murisleri tarafından kullanıldığı, bunun yanı sıra bu taşınmaza yönelik elatmanın önlenmesi istemi ile talep edenin babası ile amcası tarafından 1957 tarihinde elatmanın önlenmesi davası açıldığı ve davanın kabul edildiği hususları da birlikte değerlendirildiğinde, iddianın ispatlandığı sonucuna varılmıştır.
O halde, ispatlanan talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
