8. Hukuk Dairesi 2017/9954 E. , 2019/4946 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... Elçi vekili, dava dilekçesinde davacının eşiyle birlikte yaşadığı sürede terzilik yaparak gelir elde ettiğini, bu geliri davalının aldığını, öncelikle davacının elde ettiği gelir sebebiyle, olmadığı takdirde, Şanlıurfa Karaköprü 1596 parselde kayıtlı 9 nolu daire, Kepirce köyü 110 ada 7 parsel ve 112 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazlara ilişkin davacının katkı payının ödenmesini talep etmiş, dava değerini 1000 TL olarak göstermiştir.
Davalı ..., dairenin babasının desteğiyle alındığını, davacının katkısı olmadığını, davacının çalışarak eve katkı yaptığı iddialarının gerçek dışı olduğunu,Kepirce’deki taşınmazların ise babasından miras yoluyla kaldığını, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının müşterek hanede terzilik faaliyetinde bulunmadığı, davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin Kepirce’deki taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
İddinanın ileri sürülüş şekline göre, Kepirce’deki taşınmazlara yönelik dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazlara yönelik olarak davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, verilen karar dosya kapsamıyla örtüşmemektedir.
Kepirce köyü 110 ada 7 parselde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazın, toplulaştırma yoluyla 02.10.2005 tarihinde davalı adına tescil edildiği, dosya içerisinde bulunan dayanak tapu kayıtları incelendiğinde, öncesinin 59 ve 272 parsel olduğu, davalının 272 parselin 113/144 hissesini 20.07.1998 tarihinde, 59 parselin ise 120/144 hissesini 27.04.1998 tarihinde babasından satış yoluyla devraldığı, Kepirce köyü 112 ada 1 parselde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazın ise öncesinin 59 parsel olduğu, az yukarda açıklandığı üzere, bu parselin 120 /144 hissesini davalının 27.04.1998 tarihinde babasından satış suretiyle devraldığı anlaşılmaktadır.
İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait (HMK mad. 190, TMK mad. 6) olup, tarafların tüm delillerini (yemin dahil) dilekçeler aşamasında bildirmeleri gereklidir (HMK mad. 119/1-f,121,129/1-e, 129/2).
Yemin; bir tarafın mahkeme önünde belirli bir vakıanın doğruluğu konusunda yasanın öngördüğü şekilde yaptığı beyandır. İspat yükü altında bulunan taraf delil listesinde bulunması koşuluyla uyuşmazlığı çözüme bağlayıcı bir vakıa hakkında hasmına yemin teklifinde bulunabilir (HMK mad. 225 vd.).
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre, mal rejiminin tasfiyesinde anne ve baba gibi yakınlar tarafından eşlere yapılan temlik işlemleri resmi kayıtta bedelle yapılmış gibi gösterilse bile hayatın olağan akışına göre, karşılıksız kazandırma (TMK mad. 220/2) ve bir tür bağış işlemi niteliğinde olduğu; bu nedenle, eşe geçen bu malvarlığının onun kişisel malı olduğu kabul edilir. Kuşkusuz bu işlemin karşılıksız kazandırma olmadığı iddia eden tarafından ispatlanabilir (TMK mad. 6 ve HMK mad. 190). Tasfiyeye konu 110 ada 7 parsel ve 112 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinde, davalı kocanın evlilik birliği içinde taşınmazları babasından devraldığı anlaşılmaktadır. Davalının babası tarafından satış gibi işlem yapılmış ve yapılan devir evlilik birliği içerisinde gerçekleşmiş ise de; bir fiili karine olarak, hayatın olağan akışına göre eşlerden birinin anne veya babası tarafından yapılan bu gibi malvarlığı devirleri karşılıksız kazandırma (bağışlama) olarak değerlendirildiğinden ve bu fiili karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını, tasarrufun karşılıksız kazandırma olmayıp karşılığı verilerek elde edilmiş bir edinim, gerçek anlamda bir satış işlemi olduğunu iddia eden eş; başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle de ispatlaması gerekir. Bu durumda, 110 ada 7 parsel ve 112 ada 1 parsel sayılı taşınmazların edinilmesinin karşılıksız kazandırma olmadığını ispat yükü davacı tarafa düşmektedir.
Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmıştır. Buna göre, Mahkemece davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı, davalının kişisel mal savunmasının aksini ispat yükünün davacı tarafta bulunduğu gözetilerek, davacı vekiline yemin teklif etme hakkı hatırlatılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yemin delili dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 388/4. ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.