Hukuk Genel Kurulu 2017/2700 E. , 2017/1462 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “sigorta tazminatı alacağının tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 22.11.2012 gün ve 2012/34 E., 2012/87 K. sayılı kararının temyizen incelenmesi davalı ... AŞ. (sonraki unvanı: Halk Sigorta AŞ.) vekili tarafından istenilmekle Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07.05.2015 gün ve 2013/18911 E., 2015/6929 K. sayılı kararı ile:
"... Davacı vekili, müvekkiline ait işyerinin davalı tarafından işyeri sigorta poliçesi ile sigortalandığını, işyerinde 26.01.2009 tarihinde hırsızlık olayı gerçekleştiğini, davalının sigorta tazminatını ödemeyi reddettiğini ileri sürerek, 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ilk sigorta prim peşinatını ve poliçe taksitini yatırmadığını bu nedenle sigorta teminatının başlamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davanın kabulüne, 10.000,00 TL tazminatın 01.07.2009 dava tarihinde itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iş yeri sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacıya ait işyerine ait 3996800 nolu iş yeri sigorta poliçesi davalı ... şirketince 06.12.2008-06.12.2009 vadeli olarak düzenlenmiştir. Sigortalı iş yerinde 26.01.2009 tarihinde hırsızlık meydana gelmiştir. Taraflar arasındaki çekişmenin konusunu, rizikodan önce poliçenin priminin tahsil edilip edilmediği yani hırsızlık gerçekleştiğinde sigorta teminatının başlayıp başlamadığı oluşturmaktadır.
Sigorta Hukukunda sigorta sözleşmesinin meydana gelmiş olması sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmez. Sigortacının sorumluluğunun başlaması için TTK"nun 1282 (1421) ve 1295 maddeleri hükümlerine göre prim ödenmedikçe sigortacının sorumluluğu başlamaz.
Mahkemece alınan 10.04.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre, davaya konu poliçenin ... acenteliği tarafından tanzim edildiği, ... acenteliği tarafından düzenlenen bir tahsilat makbuzunun bulunmadığı, davalı şirket bilgisayar çıktılarına göre de poliçe için herhangi bir tahsilat kaydının girilmediği tespiti yapılmıştır. 26.6.2012 tarihli bilirkişi raporunda ise davalı ... şirketinin bilgisayar kayıtlarına göre 3615376 nolu Erhan Turan adına olan sigorta poliçesinden tahakkuk eden iade alacağının, dava konusu olan 3996800 nolu sigorta poliçe borcuna mahsup edildiği ile ilgili kaydın olmadığı, dava konusu olan 3996800 nolu sigorta poliçesine istinaden hırsızlık tarihinden sonra 30.07.2010 tarihinde 71,06 TL tutarında tahsilat yapıldığının kayıtlı olduğu yönündeki tespit karşısında, davalı sigortacının sorumluluğunun başlamadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir..."
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işyeri sigorta poliçesine dayalı tazminat alacağı istemine ilişkindir.
Davacı ... vekili müvekkilinin 15.12.2008 gün ve 39968200 numaralı ve 06.12.2008-06.12.2009 dönemini kapsayan "XL İşyerim Sigorta Poliçesi"ni düzenlettiğini, prim ödemesinin 06.12.2008 günü peşin olarak yapıldığını; sigortalı iş yerinin 26.01.2009 günü soyulduğunu ve iş yerinden 40.000,-TL tutarında mal çalındığını ancak yaptıkları başvuruya rağmen davalı yanca sigorta tazminatının "özel poliçe şartlarına uygun olmadığı" gerekçesiyle ödenmediğini, davalının bu beyanının poliçenin geçerli kabul ettiği biçimde yorumlanması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,-TL sigorta bedelinin reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sigorta poliçesinin acente ... tarafından düzenlendiğini ancak davacının bu aşamada primi ya da peşinatını yatırmadığını, bu durumun davacının da kabulünde olduğunu; hırsızlık olayından sonra başvuran davacının tazminat talebinin kabul edilmediğini, bunun üzerine davacının ... adlı başka bir acenteden önceki tarihli makbuz aldığını, poliçenin farklı acente tarafından düzenlenmesi primin ise farklı acente tarafından tahsili gi¬bi bir uygulamanın bulunmadığını, öte yandan talep edilen hasar bedelinin gerçeği yansıtmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının daha önce oğlu Erhan Turan tarafından 3615376 numaralı poliçe ile 08.04.2008-09.11.2008 tarihleri arasında ... acenteliği tarafından sigortalanmış iş yerini, po¬liçenin süresi dolmadan kapattığı ve bu poliçe için oluşan prim iadesi alacağının dava konusu poliçe primine mahsubu suretiyle primin peşin olarak yapılmış sayılacağı hususunda adı geçen acente ile anlaştığı ve dava dışı ... acentesi tarafından poliçe düzenlenerek davacıya teslim edildiği, prim ödeme makbuzunun ise ... tarafından düzenlendiği; davacı tarafından ibraz edilen makbuzun her zaman düzenlenmesi mümkün bir belge olmasına ve davalı şirket kayıtlarında davacının prim ödediğine dair kayıt bulunmamasına rağmen, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda dava tarihinden sonra davalı şirketin bölge müdürlüğü kayıtlarında bilirkişi tarafından tespit edilen 71,06 TL ödemenin bulunduğunun saptandığı, bu ödemenin davacı tarafından ileri sürüldüğü şekilde iptal edilen önceki poliçeden kalan primin davacı iş yeri sigortasına aktarıldığı olarak değerlendirilmesi gerektiği, poliçenin davacıya teslim edilmesi karşısında davalı ... şirketi ile acentesi arasında düzenli tutulmayan kayıtların davacı aleyhine delil olarak değerlendirilemeyeceği ve mahsup suretiyle prim ödemesinin rizikodan önce gerçekleştiğinin kabul edildiği belirtilerek ve taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 10.000,-TL"nin dava tarihi olan 01.07.2009"dan itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazı üzerine karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuştur.
Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince gerekçesi açıklanarak önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davalı Halk Sigorta AŞ. vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, üçüncü kişiye ait sigorta poliçesinin, süre dolmadan iptali hâlinde oluşacak prim iadesi alacağının, yazılı bir anlaşma olmadan, bir başkasına ait sigorta poliçesi bakımından prim ödemesi sayılıp sayılmayacağı; sigorta sözleşmesinde rizikonun gerçekleşmesinden sonra alınan primin riziko tarihi itibariyle sigortacının sorumluluğunu gerektirip gerektirmediği noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle sigorta priminin ödenmesi ve sigortacının sorumluluğunun başlaması arasındaki ilişkinin kurulması gereklidir. Sigorta primi, sigortacının rizikoyu devralması karşılığında sigorta ettirenin ödemeyi üstlendiği ücrettir (Arseven, H.: Sigorta Hukuku, İstanbul 1987, s.95). Dava konusu sigorta sözleşmesinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun "ödeme zamanı" başlıklı 1295"inci maddesi sadece ödeme zamanını düzenlemekle yetinmemiş, belirtilen ilişkiyi de ortaya koymuştur. Hükme göre primin tamamının, eğer taksitle ödeme kararlaştırılmışsa ilk taksitin sözleşme yapılır yapılmaz ödenmesi gerekir. Sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksitin ödendiği tarihten başlar. Bu ilkeyi teyiden aynı Kanun"un 1282"nci maddesi de aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigortacının, primin ödendiği tarihten itibaren gerçekleşen rizikolardan sorumlu olacağını belirtmiştir.
Kanun sigorta priminin ödenmesi biçimini düzenlememiştir. Bu noktada öncelikle taraflar arasındaki sözleşmeye bakılmalı, burada hüküm bulunmayan hâllerde, yorumlayıcı birer hukuk kuralı olarak, Türk Borçlar Kanunu"nun edimlerin ifasına ilişkin ilkeleri dikkate alınmalıdır (Arseven, s.95). Hemen belirtmek gerekir ki sigorta prim borçları para borcudur. Para borçları ülke parası ile (TBK.m.99/I) nakden ve peşin olarak ödenir (6762 s. TTK.m.1294/II-III; ayrıca bkz. Ulaş, I.: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8.b., Ankara 2012, s.76). Para borcunun para dışında ekonomik değer taşıyan bir araç ya da malla ödemesi, alacaklının kabulüne bağlıdır; aksi hâlde borçlunun temerrüdünden söz edilir (Eren, F.: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 22.b., Ankara 2017, s.1000; Tunçomağ, K.: Borçlar Hukuku, C.I, Genel Hükümler, 6.b., İstanbul 1976, s.679). Tarafların anlaşması sonucu borçlunun ifa yerine geçen başka bir edimle borcu sona erdirmesi de mümkündür (Eren, s.943; Tunçomağ, s.718). Ödeme biçimi sözleşmede düzenlenmemiş ve bu noktada ihtilaf çıkmışsa farklı bir metodla ödeme yapan borçlunun ödemeyi bu usulde yapabileceği konusundaki ispat yükünü taşıdığı kabul edilmelidir. Ödemeyi gösteren bir kayıt olmaksızın, sigorta poliçesinin primin ya da taksitlerin ödenmesi hususunda makbuz niteliğinde olduğuna dair yasal bir düzenleme bulunmadığından, sırf poliçenin sigorta ettirene verilmesi primin ödendiğini de göstermemektedir (Ulaş, s.77).
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında davacı ... ettiren yargılama boyunca sigorta primini peşin olarak ödediğini ileri sürmüştür. Oysa poliçe incelendiğinde sigorta sözleşmesinin ... acentesi tarafından akdedildiği, sigorta başlangıcının 06.12.2008, sigorta bitişinin 06.12.2009 tarihi olduğu; belirlenen 189,51 TL tutarındaki primin 94,51 TL"lik ilk taksidinin 15.12.2008 tarihinde, 95,-TL"lik ikinci taksidinin ise 15.04.2009 tarihinde ödeneceği açıkça yazılmış fakat ödemenin ne şekilde yapılacağı konusunda bir açıklığa yer verilmemiştir. Poliçe üzerinde de ödemenin yapıldığına dair bir kayıt yoktur. Davacı ödeme belgesi olarak poliçedeki acente bilgilerinin ve taksitlendirmenin aksine ... adlı kişi tarafından düzenlenmiş 06.12.2008 gün ve 189,51 TL"lik makbuza dayanmıştır. Davacının prim ödeme biçimi konusunda davalı ... şirketine yaptığı başvuru sırasında farklı bir açıklamada bulunduğu ve daha evvel oğlu (dava dışı) Erhan Turan tarafından yaptırılan ve süresi dolmadan sona erdirilen sigorta sözleşmesinden iadesi gereken prim tutarının, dava konusu poliçenin peşinatı yerine kabul edileceği konusunda acenteyle anlaştığını ileri sürdüğü görülmüştür.
Gelinen safhada sözleşmeyi akdetmeyen ve davalı şirketle arasındaki acentelik ilişkisinin sona erdiği dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılan ... tarafından düzenlenen ve davacının mahsup iddiası ile çelişen makbuzun, prim ödemesini ispatlayan bir belge olarak kabulü mümkün değildir. Öte yandan poliçeyi düzenleyen ..."in prim tahsilatı yapmadığı da sabittir. Davacı ifa yerine edim olarak kabul edilebilecek mahsup iddiasını da yazılı bir belge ile ispatlayamamıştır. Borcun bizzat borçlu tarafından ifasının gerekli olmadığı hâllerde ödemenin üçüncü kişi tarafından da yapılabileceği yönündeki yasal düzenleme (TBK.m.83) çerçevesinde değerlendirildiğinde dahi, mahsubu iddia edilen prim iadesi alacağının alacaklısının davacı olmayıp, dava dışı üçüncü kişi olması ve mahsup talebinin, o alacağın alacaklısından sadır olmadığı da düşünüldüğünde, mahsup iddiası da ispatlanamamıştır. Şu hâlde davacının prim ödemediği veya prim borcunun ifasını başka bir şekilde gerçekleştirmediği ve dolayısıyla sigortacının sorumluluğunun başlamadığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Tarih itibariyle poliçe kapsamı dışında bulunan ve özellikle rizikonun gerçekleşmesinden sonra 30.07.2010 tarihinde 71,06 TL tutarında bir tahsilat yapıldığına ilişkin sigorta kayıtlarının, davalının sorumluluğunun doğduğu şeklinde yorumlanmasına da imkân bulunmamaktadır.
Bu durumda sigorta primini nakden ve peşin olarak ödediği ve üçüncü kişiye ait sigorta poliçesinin, süre dolmadan iptali hâlinde oluşacak prim iadesi alacağının, davacıya ait sigorta poliçesi bakımından prim ödemesi sayılmayacağı; sigorta sözleşmesinde rizikonun gerçekleşmesinden sonra alınan primin riziko tarihi itibariyle sigortacının sorumluluğunu gerektirmediği sonucuna varılmış ve davalı Halk Sigorta AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan davalı Halk Sigorta AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.11.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.