Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1619
Karar No: 2021/1730
Karar Tarihi: 15.04.2021

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1619 Esas 2021/1730 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2020/1619 E.  ,  2021/1730 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davada karşı dava yönünden kısmen kabulüne, birleşen dosyada asıl dava yönünden kabulüne, birleşen davada karşı dava yönünden kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm asıl davada davalı-karşı davacı vekilince duruşmalı, asıl davada davacı-karşı davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı-karşı davacı vekili Avukat ... ile asıl davada davacı-karşı davalı vekili Avukat ..."nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R -
    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl davada 11.01.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili, birleşen davada 17.08.2011 tarihli sözleşmeden kaynaklanan iş bedeli ile sözleşme dışı yapılan iş bedellerinin tahsili, asıl ve birleşen karşı davalar da ise ayıplı imalât bedelinin tahsili istenmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne ve birleşen davanın karşı davasının kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
    HGK" nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki
    mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm kısmı ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.Somut olayda mahkemece, asıl dosyada ilave iş bedeli olarak hesaplanan 233.983,04 TL’nin de hüküm altına alınması gerekirken kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili olamayacağından kısa karardaki hüküm fıkrasının aynen alındığını beyan ederek gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması hatalı olmuştur.Ayrıca, 1086 sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK"da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
    Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dairemizin 01.12.2016 tarihli, 2016/4270 Esas, 2016/4958 Karar sayılı ilamında; her iki iş için de yapılan ödemelerin ortak olması nedeni ile ödemelerin sözleşmelerdeki iş bedelleri üzerinden orantı kurularak paylaştırılmasına ve asıl ve birleşen dosyada bu orana göre mahsup yapılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek mahkemece yeniden Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp asıl ve birleşen davalarda her bir davaya yönelik ayrı şekilde sözleşme kapsamındaki işler için sözleşmede belirtildiği şekilde şerit metre kırma yöntemi de uygulanarak birim fiyatlar ile ilave iş bedellerinin ise yapıldıkları yıldaki KDV dahil mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplattırılıp iş bedelinden davalının ödediğini kanıtladığı bedeli düşmek varsa bakiye iş bedeline hükmetmek, karşı davada ise sözleşmelerde düzenlenen garanti sürelerinde ayıp ihbarına gerek olmadığı da değerlendirilerek ayıplı olduğu iddia edilen işlerin tek tek incelenip ayıplı olduğu kanaatine varılırsa talebi aşmamak kaydı ile ayıpların giderilme bedelini ayıbın ortaya çıktığı tarihteki serbest piyasa rayiç fiyatlarıyla belirlenmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, ödemelerin yine orantılama yöntemine göre belirlenmesi, sözleşme dışı işlerin asıl ve birleşen davada ayrı olarak belirlenmesi gerekirken tek bir hesaplama yapılan raporun hükme esas alınması, karşı davalarda talep edilen ayıplı iş bedellerinin karşı davada hüküm altına alınması belirtilmesine rağmen hem asıl davalarda talep edilen iş bedelinden mahsup edilmesi hem de karşı davalarda hüküm altına alınması nedeni ile bozma ilamına uygun şekilde araştırma yapılmadan ve usuli kazanılmış hakka aykırı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bununla birlikte; sözleşmelerin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 74. maddesi hükmünce Türk Medeni Kanunu ile belli hükümler saklı olmak üzere, hakim her iki tarafın iddia ve savunmasıyla bağlı olup, talepten fazlasına ve başka bir şeye hükmedemez. Aynı ilke, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"da da muhafaza edilmiş, 26. maddesinde hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. "Taleple bağlılık ilkesi" emredici nitelikte olduğundan görevi gereği mahkemeler ve temyiz halinde Yargıtay"ca kendiliğinden göz önünde tutulur. Somut olayda; davacı asıl davasını 64.789,00 TL bedel üzerinden, birleşen davasını ise 657.290,00 TL bedel üzerinden harçlandırarak açmış bulunmakta ise de mahkemece asıl ve birleşen davalar karıştırılarak ve talep de aşılarak asıl davanın 291.580,98 TL üzerinden kısmen kabulüne, birleşen davanın ise 64.789,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi de doğru olmamıştır.Bu durumda mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişiler kurulundan ek rapor alınarak, asıl davada yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin sözleşme kapsamındaki işler için sözleşmede belirtildiği şekilde şerit metre kırma yöntemi de uygulanarak birim fiyatlar ile, asıl davadaki sözleşme kapsamı dışında yapıldığı iddia edilen ilave iş bedellerinin ise yapıldıkları yıldaki KDV dahil mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplattırılıp ayıplı iş bedeli karşı davada talep edildiğinden bu bedelden ayrıca ayıplı iş bedelini düşmeden bulunacak bedelden yine oranlama yapmadan davalının ödediğini kanıtladığı bedeli düşmek varsa bakiye iş bedeline hükmetmek, karşı davada ise sözleşmelerde düzenlenen garanti sürelerinde ayıp ihbarına gerek olmadığı da değerlendirilerek ayıplı olduğu iddia edilen işlerin tek tek incelenip ayıplı olduğu kanaatine varılırsa talebi aşmamak kaydı ile ayıpların giderilme bedelini ayıbın ortaya çıktığı tarihteki serbest piyasa rayiç fiyatlarıyla belirleyerek hüküm altına almak, yine birleşen davada da aynı şekilde hesaplama yapılmak sureti ile asıl davada iş sahibi tarafından yapılan fazla ödeme var ise hesaplanan iş bedelinden mahsup etmek ve hak edilen iş bedeline hükmetmek, karşı davada ise ayıplı iş bedellerini belirleyip bozma ilamına uyulmakla doğan usuli kazanılmış hakları dikkate alarak, talep aşmayacak şekilde asıl davada asıl davadaki talebe, birleşen davada birleşen davadaki talebe yönelik olarak hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturmadan karar vermekten ibarettir. Yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratılarak, usuli kazanılmış haklar dikkate alınmadan talep de aşılacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş tarafların diğer temyiz itirazları bu aşamada incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 3.050,00"şer TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan taraflara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 15.04.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi