Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında D.. Köyü çalışma alanında bulunan 162 ada 18 parsel sayılı 24.997,17 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle davalı M.. Ö.. adına tespit edilmiştir. Davacı H.. H.., dedesi Hasan Yaşlı"ya ait tapulu 162 ada 12 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık yarısının, dava konusu taşınmaz içinde yazıldığı iddiasıyla, bu durumun düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu 162 ada 18 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişisinin raporunda (B) harfi ile işaretli 4.515,03 m2 ve (C) harfi ile işaretli 846,40 m2"lik bölümlerinin, 162 ada 12 parsele ilave edilerek, davacı adına tapuya tesciline, dava konusu taşınmazın kalan 19.625,74 m2"lik bölümünün davalı M.. Ö.. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı M.. Ö.. tarafından temyiz edilmiştir. Davalının temyizi dava konusu 162 ada 18 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 4.515,03 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 846,40 metrekare yüzölçümündeki bölümlerine yöneliktir. Mahkemece bu bölümlerin, taşınmaza bitişik aynı ada 12 sayılı parsele eklenmesine ilişkin hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamından, 162 ada 12 parsel sayılı taşınmazın Kadastro Mahkemesinin 2012/2 Esas sayılı dava dosyasında davalı olduğu anlaşılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca, kadastro hakimi taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak; doğru, uygulanabilir, açık ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte hüküm kurmakla yükümlüdür. Hal böyle olunca Mahkemece, 6100 sayılı HMK"nın 166 ve devamı maddeleri gereğince iş bu dava ile 2012/2 Esas sayılı dava dosyasının birleştirilmesine karar vermek gerekirken, ayrı ayrı yargılamaya devam edilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı M.. Ö.."in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 06.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.