8. Hukuk Dairesi 2011/702 E. , 2011/4419 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali Ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.04.1996 gün ve 515/236 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 1159 sayılı parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 1159 parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 60.000 m2 yerin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, aynı raporda B harfiyle gösterilen davanın reddine karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Tarla niteliğindeki 97.650 m2 yüzölçüme sahip 1159 parsel, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan hali arazi niteliğindeki yerlerden olup, 1950 yılından 1970 yılına kadar ... tarafından sürülerek tarla haline getirilmiş ise de Tapulama Kanununun 33. maddesi uyarınca kazanma koşullarının oluşmadığı açıklanarak 11.08.1983 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın 26.03.1985 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan 1147 ve 1154 parseller 4753 sayılı Kanun uyarınca Toprak Tevzi Komisyonu tarafından oluşturulan ve dağıtıma tabi tutulan 02.05.1957 tarih 195 sayılı ve 14.03.1978 tarih 20 sayılı tapu kayıtlarına dayalı olarak tespit ve tescil edilmiş olup bu taşınmazlara ilişkin tapu kaydı, dayanak belgeleri, tevzi çalışmalarına esas belirtmelik tutanakları, varsa dayanağı belgeler ile komisyon haritalarının eksiksiz olarak getirtilmek suretiyle taşınmaz başında uygulanması, tespit nedenleri gözönünde tutularak taşınmazın bulunduğu yerde tahsisli mera bulunup bulunmadığının İl Özel İdaresi, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Tapu ile Kadastro Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak belirlenmesi ve taşınmazın niteliğinin duraksamaya yol açmayacak şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.
Kadastro tutanağının kazanma sütununda, taşınmazın öncesinin hali arazi niteliğinde bulunduğu açıklanmış olup, uyuşmazlık dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesi ile de ilgilidir. Başka bir ifade ile dava konusu taşınmazın öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olup olmadığı hususunun araştırılması ile ilgilidir. Bir yerin öncesinin veya halihazır durumunun tahsisli veya kadim meralardan olup olmadığı ayrı usul ve şekilde araştırılmaya tabidir. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. HGK.nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 3.5.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulü yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; tahsisli veya kadim mera olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılmasıdır.
Taşınmazın tahsisli meralardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının yukarıda yazılı kurumlardan sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 sayılı Kanunun 8.maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ve uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi aracılığı ile tespiti, Toprak Tevzi Komisyonu veya kadastroca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı belgeler getirtilerek mahallinde uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği tespit edilerek, nizalı taşınmazın ve çevreleyen komşu taşınmazın mera niteliğinde olup olmadığı araştırılarak belirlenecek niteliğe göre yukarıda açıklanan hususlar da düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun şekilde mera araştırması yapılmamış olması isabetsizdir.
Diğer yönden; bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastro tespit tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit ve sınırlandırma tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait (1963 – 1983 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların uzman bilirkişi aracılığı ile usulüne uygun olarak stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmaz sınırlarının belirlenmesi bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece; az yukarıda açıklanan haritaların eksiksiz olarak getirtilmesi, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle sınırlandırma tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği, kullanım süresinin ne zaman başlandığı ve mera niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Dava konusu yerin tahsisli ya da kadim mera olup olmadığı uyuşmazlık konusu oluşturduğundan, meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından yerel bilirkişilerin mahkemece saptanması, aynı biçimde komşu köyler halkından tanıklarını belirleyip bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınmalıdır. Mahkemece anılan araştırma ve incelemeler yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.