
Esas No: 2015/3110
Karar No: 2015/3087
Karar Tarihi: 26.02.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/3110 Esas 2015/3087 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı SGK Başkanlığı vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
01.07.1987-10.07.1989 tarihleri arasında davalı işverene ait ... sicil nolu işyerinden adına kısmi bildirim ve prim ödemeleri gerçekleştirildiği belirgin bulunan davacının, 17.06.1987-30.06.1987, 01.09.1988-30.04.1989 ve 15.08.1989-29.11.1989 dönemlerinde hizmet akdine dayalı olarak ara vermeksizin geçmesine karşın Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespiti istemli olarak 19.03.2012 tarihinde açtığı işbu davada mahkeme, istemi aynen hüküm altına almıştır.
İnceleme konusu davada, mahkemenin, 01.09.1988-30.04.1989 ve 15.08.1989-29.11.1989 dönemlerine ilişkin kabulü isabetli ise de; 17.06.1987-30.06.1987 dönemine ilişkin kabulü yerinde değildir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79. maddesinin onuncu fıkrasına göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe
giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, 31.12.1989 tarihinden itibaren (10) yıl içerisinde açılmayan işbu davada, 01.07.1987 tarihinden itibaren davalı işyerinden adına bildirim ve prim ödemeleri gerçekleştirilen davacının, 01.07.1987 tarihi öncesi hizmetlerini bildirir işe giriş bildirgesi ya da dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerden herhangi birinin davalı Kuruma verilmediğinin ve davacının çalışmalarının Kurum tarafından tespit de edilmediğinin anlaşılması karşısında, anılan tarih (01.07.1987) öncesine ilişkin istemin hak düşürücü süreye uğradığının gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm fıkrasının tamamen silinerek, yerine;
"1-) Davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı işverene ait ... sicil nolu işyerinde Kuruma bildirilen günler dışında 01.09.1988-30.04.1989 tarihleri arasında 240 gün ve 15.08.1989-29.11.1989 tarihleri arasında da 105 gün daha hizmet akdine dayalı olarak günün asgari ücreti ile çalıştığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine,
2-)Davacı tarafından yapılan 42,30 TL harç masrafının davalı SGK Başkanlığı harçtan muaf olduğundan diğer davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Davacının yapmış olduğu 472,95 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 454,50 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)Hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davada kendisini vekille temsil ettiren davalı SGK Başkanlığına verilmesine” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.