8. Hukuk Dairesi 2011/374 E. , 2011/4417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın İptali ve Tescil
... ile Hazine ve dahili davalı ... aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 25.11.2010 gün ve 378/1532 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, miras yoluyla intikal taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 116 ada 216 parsel kapsamında kalan taşınmaz bölümünün sınırlandırmasının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Köy Muhtarı, taşınmazın mera niteliğinde olmadığını, davacı tarafından tasarruf edildiğini bildirmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu görüşüyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin raporunda A harfiyle gösterilen 4388.24 m2 yerin sınırlandırmasının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mera niteliğindeki 1.222.441,90 m2 yüzölçüme sahip dava konusu 116 ada 216 parsel, 4342 sayılı Kanun uyarınca İl Mera Komisyonu tarafından belirlenen ve ... İl Tarım Müdürlüğü tarafından 23.08.2001 tarih 4382/12033 sayılı yazıyla gönderilen 4 adet harita kapsamında kaldığı gerekçesiyle 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesi uyarınca 29.08.2001 tarihinde orta malı mera olarak sınırlandırılmıştır. Buna ilişkin kadastro tutanağının 25.04.2002 tarihinde kesinleşmesi üzerine özel siciline tescil edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Şöyle ki, 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca 2001 yılında İl Mera Komisyonu tarafından yapılan tahdit ve tespitlere ilişkin harita, tutanak ve belgeler ile dava konusu yerin yakın çevresinde bulunan 35, 36, 40, 41, 43, 45150, 151, 152, 153, 154, 155 ve 157 parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanaklarının onaylı ve okunaklı fotokopileri ile varsa dayanak belgeleri getirtilerek taşınmaz başında uygulanmamış, yöreye ilişkin ve dava tarihi itibariyle 20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları istenilerek niteliği belirlenmemiş ve usulüne uygun olarak mera araştırması yapılmamıştır.
Uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesi ile ilgilidir. Başka bir ifade ile dava konusu taşınmazın öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olup olmadığı hususunun araştırılması ile ilgilidir. Bir yerin öncesinin veya halihazır durumunun tahsisli veya kadim meralardan olup olmadığı ayrı usul ve şekilde araştırılmaya tabidir. Zira, tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. HGK.nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 3.5.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması halinde ise; o yer üzerinde zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; tahsisli veya kadim mera olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılmasıdır.
Taşınmazın tahsisli meralardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının İl Özel İdaresi, İlçe Özel İdaresi, Tapu Sicil ve Tarım Müdürlüklerinden sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi, tanık ifadeleri ve uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığı ile tespiti, Toprak Tevzi Komisyonu veya kadastroca işlem gören yerlerden komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı belgeler getirtilerek mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği tespit edilerek nizalı taşınmaz ve çevreleyen komşu taşınmazın mera niteliğinde olup olmadığı araştırılarak belirlenecek niteliğe göre yukarıda açıklanan hususlarda düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun şekilde mera araştırması yapılmamış olması isabetsizdir.
Diğer yönden; bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının sınırlandırma tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit ve sınırlandırma tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait (1975 – 1980 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların uzman bilirkişi aracılığı ile usulüne uygun olarak stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmaz sınırlarının belirlenmesi, bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece; taşınmaz hakkındaki İl Mera Komisyonu tarafından yapılan çalışmalara ilişkin harita ve belgeler ile yukarıda parsel numarası yazılı taşınmazlara ait tapu kayıtları, kadastro tutanaklarının onaylı ve okunaklı fotokopileri ile varsa dayanak belgelerinin eksiksiz olarak getirtilmesi, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle sınırlandırma tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği, kullanım süresinin ne zaman başlandığı ve mera niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Dava konusu yerin tahsisli ve kadim mera olup olmadığı uyuşmazlık konusu oluşturduğundan, meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından yerel bilirkişiler mahkemece belirlenmeli, aynı biçimde komşu köyler halkından tanıklarını saptayıp bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınmalıdır. Mahkemece anılan araştırma ve incelemeler yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.