15. Hukuk Dairesi 2018/1081 E. , 2018/3008 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı-birleşen dosya davacıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl ve birleşen dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"nden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair karar arsa sahipleri vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararları belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır. Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa"nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukuki gerekçeyle ve hangi deliller
değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yeri gelmişken maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen gerekçenin de yeterli olmadığı ve doktrinde zahiri gerekçe (görünürde gerekçe) olarak adlandırıldığı unutulmamalıdır. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri ve Yargıtay"ın kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkündür. Gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların Yargıtay"ca denetimi yapılamaz.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; gerekçeli kararda asıl ve birleşen dava olmasına rağmen asıl ve birleşen davadaki dava ve cevap dilekçeleri özetlenmediği gibi hangi delillere dayanarak sonuca ulaşıldığı ve karar verildiği açıklanmamış ve özellikle birleşen davada red gerekçesi yazılmamış olup bu haliyle verilen kararın denetlenebilir olmaktan başka usulüne uygun yazılmış bir karar olduğunun kabulü de mümkün değildir.
Bu durumda verilen karar HMK"nın 297/1-c maddesindeki unsurları içermediğinden verilen karar bu maddenin ihlali niteliğindedir. Gerekçeli kararın kanundaki unsurları içermemesi, adil yargılanma hakkına ve bu kapsamda kalan gerekçeli karar isteme hakkına aykırıdır. Kanun"un emredici düzenlemesine uygun biçimde, yeterli unsurları ve görünürde değil gerçek gerekçe içeren, böylece tarafların adil yargılanma hakkını ihlâl etmeyen, temyiz denetimine elverişli bir karar verilmek üzere, kararın bozulması uygun bulunmuş ve bozma nedenine göre arsa sahipleri vekilinin diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle arsa sahipleri vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-birleşen dosya davacılarına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 11.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.