Esas No: 2015/2387
Karar No: 2017/1457
Karar Tarihi: 29.11.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2387 Esas 2017/1457 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “yetki tespitinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 5. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.03.2014 gün ve 2013/406 E., 2014/157 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 17.07.2013 gün ve 2014/8329 E., 2014/16260 K. sayılı kararı ile;
(…Davacı, Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanlığı"nın 29.04.2013 tarih ve 75014829/ 103.02/7479 sayılı yetki tespiti kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ÇSGB’lığı vekili işyerinde yapılan incelemede 200 işçinin çalıştığının, bu işçilerden 81"inin TİS yapmak için yetki tespitinde bulunan TEKSİF Sendikası"nın üyesi olduğunu tespit ettiklerini, yetki tespit başvuru yazısındaki adreslerde faaliyet gösteren işyerlerine ilişkin SGK" ya 1020635 (halı dokuma) ve 1173175 (iplik büküm) numaralarında kayıtlı 2 işyerine ilişkin ayrı ayrı bildirimlerde bulunulduğunu, bu nedenle de yetki tespit yazısının işletme olarak düzenlendiğini, TEKSİF Sendikası vekili davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece şirkete ait işyerlerinin aynı işkolunda yer aldığının ihtilafsız olduğunu, şirketin ayrı ayrı iki işyerinin bulunduğu çalışan sayının 208 olduğu ve sendikaya üye işçi sayısının ise 78 olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ..."nın 29/04/2013 tarih ve 75014829/103.02/7479 sayılı yetki tespiti kararının iptaline karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davalı sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmek için çoğunluğu sağlayıp sağlayamadığı işverene ait işyerlerinin işletme kapsamında yer alıp almadığı noktasında toplanmaktadır.
Bakanlık yetki tespit kararında ... Tekstil San. ve Tic. A.Ş’ ye ait, 1-Organize Sanayi Bölgesi Kımızı Cad. No: 17 Nilüfer/Bursa adresindeki, 1020635.016 nolu ve 2-Organize Sanayi Bölgesi Kımızı Cad. No: 17 Nilüfer/Bursa adresindeki 1173175.016 nolu işyerlerinde başvuru tarihi olan 25.04.2013 ‘de çalışan İşçi sayısının: 200 (iki yüz) ve sendika üye sayısının:81 (seksenbir) olduğu TEKSİF Sendikasının yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığı tespit edilmiştir.
Öncelikle 6356 sayılı Yasa"nın geçici 6/3). maddesinde “Ocak 2013 istatistiklerinin yayımlandığı tarihe kadar, (26 Ocak 2013 tarih ve 28540 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı) Bakanlığa yapılmış olan yetki tespit başvuruları ile taraf oldukları bu Kanunun yürürlüğünden önce imzalanmış Toplu İş Sözleşmesi Ocak 2013 istatistiklerinin yayımı tarihinden sonra yetkisi sona erecek olan sendikaların, bir sonraki toplu iş sözleşmesiyle sınırlı olmak üzere yapacakları yetki tespit başvuruları mülga 2822 sayılı Kanunun 12"nci maddesine göre Bakanlıkça yayımlanmış Temmuz 2009 istatistiklerine ve mülga 2822 sayılı Kanunda belirtilen hükümlere göre sonuçlandırılır. (Ek cümle: 10.01.2013 - 6385 S.K./20. md.) Ancak, en son yayımlanan 2009 istatistiğinde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi için başvuru hakkına sahip işçi sendikalarının 7/11/2012 tarihinde ve sonraki bu fıkraya göre yapacakları yetki tespit talepleri, 41"nci maddede yer alan işyeri veya işletme çoğunluğu şartlarına göre sonuçlandırılır.” düzenlemesi yer almakta olup, somut olayda yetki başvuru tarihinin 25.04.2013 olması sebebi ile uyuşmazlığın 6356 sayılı Kanunda belirtilen hükümlere göre sonuçlandırılması gerekir.
6356 sayılı Kanunun 34. maddesinde “(1) Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir. (2) Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir. (3) Grup toplu iş sözleşmesi, tarafların anlaşması üzerine bir işçi sendikası ile bir işveren sendikası arasında, birden çok üye işverene ait aynı işkolunda kurulu işyerleri ve işletmeleri kapsamak üzere yapılır. (4) İşletme toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerlerinin aranılan niteliğe sahip olup olmadıklarına ilişkin uyuşmazlıklar, işletme merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede on beş gün içinde karara bağlanır. Kararın temyizi halinde Yargıtay on beş gün içinde kesin olarak karar verir.” düzenlemesi yer almıştır.
Buna göre, bir gerçek ve tüzel kişilikte işletme toplu iş sözleşmesi yapılabilmesi için, o gerçek veya tüzel kişiliğin aynı işkolunda kurulu birden çok işyerine sahip olması gerekmektedir. Ayrı bir tüzel kişiliğe sahip bir şirketin diğer bir tüzel kişiliğe sahip şirketin işyeri birlikte işletme oluşturduğunun kabulü ise mümkün değildir. 6356 sayılı Yasanın 34. maddesinde işletme toplu iş sözleşmesinin hangi hallere yapılabileceğinden hareketle işletmenin tanımı yapıldığında aynı gerçek veya tüzel kişiliğe ait aynı işkolunda kurulu birde çok işyerinin bulunması halinde söz konusu işyerlerinin bir işletme oluşturduğu kabul edilmektedir. Buna göre aynı işkolunda kurulu birden çok işyerinin bulunması olgusu işletmenin bir unsuru olarak kabul edildiğinde iki işyerinde aynı işkolunda kurulu ancak birbirinden bağımsız işyerleri olması gerekir. Birbirini tamamlar nitelikte işler görülmesi durumunda o işyerlerinin bir işletme değil, işyeri oluşturduğundan söz etmek gerekir.
Yine Yasanın 5.maddesinde “(1) Bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti Bakanlıkça yapılır. Bakanlık, tespit ile ilgili kararını Resmi Gazete’de yayımlar. Bu tespite karşı ilgililer, kararın yayımından itibaren on beş gün içinde dava açabilir. Mahkeme iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar. (2) Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.” düzenlemesi yer almıştır.
Dolayısı ile yetki tespiti davasında bir gerçek ve tüzel kişiye ait aynı işkolunda birden çok işyerinden oluşan bir işletme olduğu iddiası var ise, İşletme düzeyinde ancak tek bir TİS yapılacak olması (işletme toplu iş sözleşmesi) ve bu hususun kamu düzeni ile ilgili olması karşısında, işverene ait işyerlerinin işletme oluşturup oluşturmadığının tespiti için, iddia konusu işyerlerinde bakanlıkça 6356 sayılı Yasa"nın 5.maddesi uyarınca yapılmış işkolu tespit kararları var ise buna göre, yoksa yapılacak işkolu tespiti bekletici mesele yapılarak sonucuna göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekecektir.
Her ne kadar 6356 sayılı Yasa"nın 5/(2). fıkrasında “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz” denilmekte ise de, bu düzenlemenin Toplu iş hukukunda bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olan ve 6356 sayılı Kanun"un 34. maddesinde tanımlanan işletme iddiası kapsamı dışında haller için uygulanması gerektiği değerlendirilmelidir. Aksi halde işletme kapsamına giren bir gerçek ve tüzel kişiye ait işyerlerinde, işletme bütünlüğü gözetilmeden yasanın emredici hükümleri dikkate alınmadan toplu iş sözleşmesi yapılması gibi bir durum ortaya çıkacaktır.
O halde, 6356 sayılı Kanun"un 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenlemeyi, işyeri düzeyinde yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamışken ve çözümü aynı maddenin 1. fıkrasında düzenlenen işkolu tespit prosedürü ile mümkün olan işkolu uyuşmazlıklarıyla sınırlı olarak değerlendirilmek gereklidir. 6356 sayılı Kanunda işletme kapsamına ilişkin uyuşmazlıkların bekletici mesele yapılamayacağına dair bir hüküm yer almamaktadır. Ayrıca işletme toplu iş sözleşmesi yapılmasına ilişkin kural yukarıda da kısaca bahsedildiği üzere kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenlerle işletme kapsamına ilişkin bir uyuşmazlık söz konusu ise, mahkemenin bu uyuşmazlığı çözmeye de yetkili olması halinde işletme olup olmadığı 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin 4. fıkrası hükmüne göre ön mesele olarak çözüme kavuşturulması gereklidir. Yetki uyuşmazlığını inceleyen mahkemenin işletme olup olmadığına ilişkin uyuşmazlığı çözmeye yetkili olmaması halinde ise yine aynı hükümlere göre bu problemin çözümü bekletici mesele yapılmalıdır.
Somut olayda şirkete ait Ticaret Sicil Gazetesi ve Ana Sözleşmesi getirtilerek şirket merkezi tespit edilip, şayet şirket merkezinin bağlı olduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün bağlı olduğu mahkemenin davanın görüldüğü mahkemeden başka yer mahkemesi olduğu tespit edilir ise 6356 sayılı kanun 34/4 maddesinde uyarınca dava açması için davacı vekiline süre verilerek sonuca gidilmelidir.
Şayet mahkemenin şirket merkezindeki Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün bağlı olduğu mahkeme olduğu tespit edilir ise öncelikle davacı tarafa şirkete ait işyerlerinin işkolunun tespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurması için süre verilmeli yapılan başvuru ve bu tespit sonucu ön mesele yapılarak işkolu tespit başvurusunun sonucuna göre işin esası çözüme kavuşturulmalıdır. İşkolu tespiti prosedürü tamamlandıktan sonra sonucuna göre; somut olayda çözümlenmesi gereken konu, 6356 sayılı Kanun"un 34/2. fıkrasında belirtilen “Bir gerçek ve tüzelkişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerine sahip bir işletmede ancak bir toplu iş sözleşmesi yapılabilir.“ tanımına uygun aynı işkolunda kurulu birden çok işyerinden oluşan bir işletme olup olmadığı, tespit edilmelidir. Buna göre aynı işkolunda kurulu birden çok işyerinin bulunması olgusu işletmenin bir unsuru olarak kabul edildiğinden bu işyerlerinin aynı işkolunda kurulu ancak birbirinden bağımsız işyerleri olması gerekir. O halde, işyerleri için yapılacak işkolu tespiti sonucuna göre aynı işkolunda kurulu farklı işyerlerinin varlığı kabul edilir ise işyerleri birlikte işletme kabul edileceği için işçi sayısının tespitinde aynı işkolundaki tüm işyeri birlikte değerlendirilecektir. Yine yapılacak tespit sonucuna göre, bir kısım işyerlerinde görülen iş asıl işe yardımcı iş kabul edilir ise, aynı işkolunda farklı bir işyeri oluşturmayacağı, bağımsız varlığı olmadığı için, 6356 sayılı Kanun madde 4/(2)’ye göre “Bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin girdiği işkolundan sayılır.” kuralı uyarınca asıl işyeri ile birlikte değerlendirilecektir. Ancak bütün bu tespitlerin yapılabilmesi için bekletici mesele kabul edilecek olan, işkolu tespit kararına ihtiyaç vardır.
Mahkemece Ticaret Sicil Kayıtları ve şirket Ana Sözleşmesi getirtilerek yukarı yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca bir değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 29.04.2013 tarih ve 75014829/103.02/7479 sayılı yetki tespiti kararının iptaline ilişkindir.
Davacı ... Tekstil San. ve Tic. A.Ş. vekili davalı Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmak için gerekli yetkiyi sağladığı hususu davalı Bakanlık tarafından müvekkili şirkete tebliğ edilmiş ise de, müvekkili şirketin iki ayrı iş yerinden oluşan bir işletme olmadığını, sadece tek bir iş yerinin bulunduğunu, yetki tespitindeki çoğunluğun buna göre hesaplanması gerektiğini ileri sürerek davalı ... Bakanlığının 29.04.2013 tarih ve 75014829/103.02/7479 sayılı yetki tespiti kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TEKSİF Sendikası vekili ... tarafından davacı iş yerinde toplu iş sözleşmesi yapmak üzere gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiğini, davacının iddialarının yerinde olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur
Davalı T.C. ... vekili yapılan tespitte hukuka ve mevzuata aykırı bir yön bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece taraflar arasındaki temel ihtilaflardan birinin davalı şirketin işletme niteliğinde bulunup bulunmaması olduğunu, tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davalı şirketin Bursa ili Nilüfer ilçesi Organize Sanayi Bölgesinde biri No:17 de diğeri ise No:15’de (kira) kurulu iki ayrı iş yerinin bulunduğunu, No:15"teki iş yerinin Haziran 2012 ayından itibaren şirketçe terkin edilerek No:17 adresine taşındığını, bu iki iş yerinin SGK"ya iki ayrı iş yeri numarası ile bildirildiğini, yetki tespiti tarihinde de SGK kayıtlarında iki ayrı sicil numarası ile işlem görmeye devam ettiğini, 1020635 sicil nolu iş yerinin Nace açıklamasında halı ve kilim imalatı yapan, halı dokuma mahiyetli işletme olarak gösterildiğini, 1173175 sicil nolu iş yerinin Nace açıklamasında ise dokuma hazır giyim ve deri iplik büküm mahiyetli olarak gösterildiğini, şirket işçilerinin bir kısmının 1020635 sicil nolu iş yerine, diğer bir kısmının ise 1173175 sicil nolu iş yerine kayıtlı olarak çalıştığının görüldüğünü, her iki dosyada belirtilen işlerin aynı işkolunda yer aldığının ihtilafsız olduğunu, davacı şirketin ayrı ayrı iki iş yerinin bulunduğunu, çalışan sayısının 208, sendikaya üye işçi sayısının ise 78 olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan hükümlerde belirtildiği üzere iş kolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davaların yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden kabul edilemeyeceği, bu yönü ile önceki kararın 6356 sayılı Kanunun 5. maddesinin çıkarılış amacına uygun bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, olumlu yetki tespitine itiraz davasında tespit konusu iki birimin tek bir iş yeri ya da işletme niteliğinde bulunup bulunmadığı ve bu bağlamda iş kolu tespit prosedürünün bekletici mesele sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce işçi sendikası lehine yapılan yetki tespitinin iptali istemi ile açılan davada, mahkemece verilen hükmün temyizi sonucu Özel Dairece verilen kararın 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 43/3. maddesi uyarınca kesin olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre direnme kararı verilip verilmeyeceği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere direnme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun “Yetki itirazı” başlıklı 43/3. maddesinde “İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve karar temyiz edildiği takdirde Yargıtay tarafından on beş gün içinde kesin olarak karara bağlanır.” hükmü yer almaktadır.
Anılan düzenlemede yer alan yetki tespitinin iptaline ilişkin olarak açılacak bir davanın mahkemece en geç altı iş günü içinde karara bağlanması düşüncesi, işin niteliği ve aciliyetinden kaynaklanmakta olup yasa koyucu tarafından bu aciliyete uygun olarak getirilen açık düzenleme ile de temyiz incelemesini yapan Yargıtay Özel Dairesince on beş gün içerisinde uyuşmazlığın kesin olarak karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır.
Benzer nitelikteki düzenlemelere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 5, 15, 24, 34, 41 ve 53. maddelerinde de yer verilmiş; bu düzenlemelerde de yine iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edilmiştir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 13.03.1985 gün 1984/9-834 E. ve 1985/201 K. sayılı kararında da benzer bir konu ele alınarak 2822 sayılı Kanunun 15. maddesinde yer verilen “Yargıtay’ca ... kesin karara bağlanır.” hükmü ile yasa koyucunun burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.
Hâl böyle olunca Yargıtay Özel Daire kararının kesinliğinden maksadın, mahkemece bu karara karşı direnilemeyeceği olduğunun kabulü gerekir.
Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E., 2004/557 K.; 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E., 2004/664 K.; 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E., 2005/510 K.; 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E., 2005/648 K.; 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E., 2006/673 K.; 03.12.2008 gün ve 2008/9-716 E., 2008/726 K.; 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E., 2010/35 K.; 24.02.2010 gün ve 2010/9-33 E., 2010/105 K.; 18.05.2011 gün ve 2011/9-347 E., 2011/311 K; 18.01.2017 gün ve 2016/22-2086 E., 2017/113 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Diğer taraftan Anayasa Mahkemesinin 2013/1015 başvuru sayılı ve 08.04.2015 tarihli kararında “…Yargıtay tarafından hukuka uygun olmayan derece mahkemesi kararlarının bozulması hâlinde, dava dosyasıyla ilgili olarak araştırılması gereken başka bir husus kalmadığı ve delillerin tamamlandığı anlaşıldığında davanın esasına yönelik olarak kesin olarak karar verilmesi, yargılama sürecini hızlandırma amacına yöneliktir. Kanunla getirilen söz konusu kuralın uygulanmasının tek başına adil yargılanma hakkını ihlal ettiğinden söz edilemez. Yargıtay tarafından işin esasına girilerek kesin olarak nihai karar verilmesi hukuka aykırı ve keyfi bir uygulama niteliğinde de değildir…” gerekçesiyle Yargıtay tarafından işin esasına girilerek kesin olarak nihai karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal etmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle kesin nitelikteki bozma kararına direnilmesine yasal olarak olanak bulunmadığı ve uyulması gerektiği halde mahkemece önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı yukarıda belirtilen bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.