17. Hukuk Dairesi 2014/14568 E. , 2016/11867 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 22.12.2009 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu davalı ...Ş."ye ZMMS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsü ..."ın vefat ettiğini ve eşi ..."ın bu sebeple destekten yoksun kaldığını, davacının zarar gören üçüncü kişi konumunda olması nedeniyle kendisine kusur atfedilemeyeceğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı için 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 03.03.2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili; 24.02.2014 tarihli ıslah dilekçesi dava değerini 90.897,76 TL artırarak 100.897,76 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili; poliçeden kaynaklanan sorumluluklarının kaza tarihi itibariyle azami teminat limiti ile sınırlı olduğunu, tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet veren sürücünün mirasçılarının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafça davadan önce davalı şirkete başvuruda bulunulmadığını ve bu sebeple temerrüde düşmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 100.897,76 TL maddi tazminatın 04.03.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacının murisinin ölümü nedeni ile uğranılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Desteğin eşi; 19.11.1957 doğumlu olup, kaza tarihinde 52, rapor tarihinde 57 yaşındadır. Bilirkişi raporunda; AYİM tablosuna göre evlenme ihtimalinin olmadığı ancak yeniden evlenme ihtimalini kesin olarak sıfırlayan belge sunulmadığından %1 evlenme ihtimali uygulanarak hesaplama yapılmış ve bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Buna göre; davacı eşin AYİM tablosuna göre evlenme ihtimali olmadığı değerlendirilerek hüküm verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile %1 evlenme ihtimali indirimi yapılarak hüküm verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 5.168,32 TL kalan harcın temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/12/2016 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle uğranılan zararın işletenin ZMSS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davalı ... şirketi kusursuz sorumlu olan işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu"nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde
takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK"nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır. Zarar gören destek, kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusur sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idiyse, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da indirim yapılmalıdır. Nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır. Müterafik kusurun nazara alınmasının, destek tazminatının miras hukukundan bağımsız olmasına dayandırılması doğru olmamaktadır. Zira destek, kendi kusurlu hareketi ile ölümüne sebebiyet vermiş ise bu eylem hukuka aykırı olmadığı gibi teknik anlamda kusurda sayılmadığından ölümünden sorumlu tutulamayacak desteğin, destek olduğu kişilere karşı sorumluluğunun devam ettirilmesi anlamına gelir. Bu da destek görenlerin, mirasçılara karşı da bu talep hakkını yöneltmelerine imkan vermek gibi bir sonuca gider.
Bu nedenlerle ister bizzat mağdur, isterse ölümü halinde diğer hak sahipleri bu haksız fiilden dolayı tazminat talep ettiklerinde, tazminat miktarının belirlenmesinde mağdurun (desteğin) müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.