8. Hukuk Dairesi 2018/13941 E. , 2019/4926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti, Tapuya Şerhi, Müdahalenin Men"i Ve Kal
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı Hazine vekili, Hazineye ait 3610 parsel üzerine davalı tarafından yapı ve tesisler yapılarak işgal edildiğini, 4706 sayılı Yasa"nın 19.07.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa"nın 5. maddesi gereği Hazine taşınmazı üzerindeki yapı ve tesislerin yapım tarihlerinin tespiti ile 19.07.2003 tarihinden sonra yapılanların Hazine adına tespiti ile tapuya şerh konulması ve davalının müdahalesinin men’i ile bu kapsamda kalmayan yapı ve tesisler yönünden davalının müdahalesinin men’ine üzerindeki yapı ve tesislerin kal’ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; yapının 19.07.2003 tarihinde önce yapıldığını, davanın tümden reddi gerktiğini savunmuş olup ayrıca bina ve ağaç bedellerinin tespitini, arsa değerinden fazla çıkması halinde TMK’nin 724 . maddesi gereğince parselin satışının davalıya yapılmasını talep etmiştir.
Mahkemece; ilk kararda davanın kısmen kabul kısmen reddine elatmanın önlenmesine, tapuya şerh konulması ve kal taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ve Davalı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.10.2010 tarihli ve 2010/10796 Esas, 2010/10568 Karar sayılı ilamı ile Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamakla birlikte davalının savunması üzerinde durulması gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bu defa davacı hazine vekili karar düzeltme talebinde bulunmuşsa da karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir. Bozma üzerine Mahkemece irtifak hakkının terkini halinde davalıya satılacağı dikkate alındığında davalının müdahalesinin bir hakka dayandığı, 01.08.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6009 sayılı yasa düzenlemeleri de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Davacı Hazine vekilinin temyiz üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05.03.2014 tarihli ve 2013/18194 Esas, 2014/5015 Karar sayılı ilamı ile davalının satışa ilişkin müracatının sonucun bekletici mesele yapılması gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemenin son kararında hazinenin dava konusu taşınmazın satışını yapma zorunluluğu bulunmadığı, mahkemenin idareyi satışa zorlamasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, dava konusu 3610 parsele yönelik müdahalenin men’ine tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesi ve kal taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı asil tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; 4706 sayılı yasanın 19.07.2003 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa"nın 5. maddesi gereği yapıların hazineye ait olduğunun tespiti, tapunun beyanlar hanesine şerhi ile elatmanın önlenmesi, bu kapsam içinde olmayan yapı bulunması halinde ise elatmanın önlenmesi ve kal talebine ilişkindir.
Tarafların temyiz talepleri doğrultusunda yapılan incelemede; Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05.03.2014 tarihli ve 2013/18194 Esas, 2014/5015 Karar sayılı ilamında davalının 6009 sayılı Kanun gereğince Mal Müdürlüğüne başvuru yaptığı saptanmasına rağmen bunun sonucu beklenmeden karar verildiği, davalının söz konusu başvurusu kapsamında dava konusu taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılması bakımından Kaymakamlık ile Ayder Elektrik AŞ arasında yazışmaların devam ettiği, şerh kaldırılmaksızın satışın mümkün olmadığı davalının taşınmazın satışı için Belediye Başkanlığına da başvurduğunu bildirdiği, sürecin tamamlanmadığının anlaşıldığı, davalının dava konusu taşınmazın satışına ilişkin müracaatının HMK"nin 165. maddesi uyarınca bekletici sorun yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle eksik araştırma ile karar verildiğinden yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrasında mahkemece Mal Müdürlüğüne yazı yazılarak işlemlerin ne aşamada olduğu sorulmuş olup Mal Müdürlüğünce 05.12.2014 tarihli cevabında satış talebine ilişkin bilgi ve belgelerin yazı ekinde olduğu belirtilmiştir. Bu ekte bulunan belgelerde davalının talebi, talebine karşı verilen cevap, TEİAŞ ile yapılan yazışmalar yer almakta olup, davalı, 12.07.2011 tarihinde Mal Müdürlüğüne vermiş olduğu dilekçesinde dava konusu 3610 parsele 04.10.2004 tarihinde parselasyon işlemi yaptırdığı, taşınmazın üzerinde evinin bulunduğu ve arsanın tarafına satışının yapılması gerektiğinden bahisle talepte bulunmuş, davalının bu talebine karşılık 26.07.2011 tarihinde Mal Müdürlüğünce; taşınmazın tapu kütüğünde bulunan ve TEDAŞ lehine olan irtifak hakkı şerhinin kaldırılması için yazışmaların devam ettiği, bu şerhin kaldırılması halinde anılan taşınmazın Genel Hükümlere göre teklif usulü ile satışının gerektiği, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereği rekabetin sağlanması esas ilkelerden olduğundan taşınmazın üzerinde yapı bulunmasının taşınmazın satış ihalesi sırasında rekabetin sağlanmasına engel olduğu gerekçesiyle davalı aleyine açılmış olan men’i müdahale ve kal davasının sonucuna göre talebinin değerlendirileceği belirtilmiştir. Yine 06.02.2015 tarihinde Mal Müdürlüğünden gelen yazı cevabında ise taşınmaz üzerindeki irtifak hakkının terkin edildiği ancak kişinin talebi üzerine taşınmazın kendisine satılmasının söz konusu olmayıp genel hükümler kapsamında yani 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu"na göre değerlendirilmesi gerektiği, taşınmazın satışına yönelik herhangi bir işlem yapılmadığı bildirilmiştir. Verilen bu yazı cevapları karşısında davalının talebinin hali hazırda neticelendirilmediği anlaşılmakta olup mahkemece son bozmaya uyulmak suretiyle usuli müktesep hak oluştuğu da göz önüne alınarak önceki bozmada belirtildiği gibi davalının dava konusu taşınmazın satışına ilişkin müracaatının HMK’nin 165. maddesi uyarınca bekletici sorun yapılması ve varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı asilin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.