15. Hukuk Dairesi 2020/1459 E. , 2021/1729 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ...Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince duruşmasız, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı-birleşen davada davacı Vek. Avukat ...ile asıl davada davacı-birleşen davada davalı Vek. Avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R -
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre tarafların yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 3.050,00"şer TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan ayrı ayrı alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan taraflara karşılıklı olarak verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınmasına, peşin yatırılan harçtan mahsubu ile artan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davacı-birleşen davada davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 15.04.2021 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ -
Dava, satışa konu ürünlerin ayıplı olduğu iddiasıyla uğranılan zararın tazmini; birleşen dava ise satışa konu ürünlere ilişkin düzenlenen faturalar nedeniyle oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece her iki davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bölge Adliye Mahkemesi istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermiştir.Yüksek Özel Daire anılan kararı oyçokluğuyla onamıştır.Aşağıdaki gerekçelerle Yüksek Özel Dairenin onama kararına katılmıyorum.Uyuşmazlık TBK madde 52’nin uygulanıp uygulanmayacağı konusundadır.Mülga 818 sayılı BK" nun 44. maddesine göre;
‘’Madde 44 - Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hâkim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir.
Eğer zarar kasten veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamış olduğu ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığı takdirde hâkim, hakkaniyete tevfikan zarar ve ziyanı tenkis edebilir’’.
Bu maddeye karşılık olarak düzenlenmiş 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine göre;
‘’Madde 52 - Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Somut olayda, davacı - birleşen dava davalısı dava dışı firma için üreteceği hırkalarda kullanacağı saçakları davalıdan satın aldığı, ancak turuncu renkteki saçaklarda kanserojen azo maddesi tespit edilmesi nedeniyle dava dışı alıcı firmanın bu renkteki hırkaları almaktan vazgeçtiği anlaşılmıştır.Davacı - birleşen dava davalısı tarafça sunulan ve uluslararası akreditasyona sahip test kuruluşları olarak kabul edilen iki ayrı firma tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporlarda, turuncu renkteki saçaklarda sınırın üzerinde kanserojen etkisi olan azo maddesi tespit edilmiştir. Bu durumda söz konusu ürünlerin gizli ayıplı olduğu mahkemece kabulü edilmiştir Açıklanan bu durum karşısında somut olayda davalı ağır kusurlu olup davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığından, zararın artmasına sebebiyet verildiğinden de söz edilemez. Bu nedenlerle TBK madde 52/1’in somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının bu yönde bozulması gerektiği kanaatiyle Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun kararın onanması şeklindeki hükmüne katılmıyorum.