3. Ceza Dairesi Esas No: 2018/7558 Karar No: 2019/3752 Karar Tarihi: 25.02.2019
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/7558 Esas 2019/3752 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanığın temyiz dilekçesi incelendiğinde, kendisi hakkında kasten yaralama suçundan mahkumiyet verildiği ve hakaret suçunda ise ceza verilmesine yer olmadığına dair kararı temyiz etmediği görülmüştür. Ancak mahkemenin verdiği raporlar arasında çelişki olduğu ve yaralanmanın niteliği hakkında yeterli değerlendirmenin yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca kavga olayında ilk haksız eylemin kim tarafından gerçekleştirildiği de tespit edilemediği için sanık hakkında haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ve certain TCK maddelerindeki hükümlerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle sanığın hukuki durumunda yeniden değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleri ise şöyledir: Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesi, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi, 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi ve 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi.
3. Ceza Dairesi 2018/7558 E. , 2019/3752 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın süre tutum ve gerekçeli temyiz dilekçeleri içeriğinden, hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmünü sanık sıfatıyla temyiz ettiği, hakaret suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair kararı temyiz etmediği anlaşılmakla, bu kapsamda yapılan temyiz incelemesinde; 1) Katılan ... hakkında düzenlenen... Devlet Hastanesinin 28.12.2014 tarihli raporunda, patolojik lezyonun olmadığı ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralandığı belirtildiği halde, aynı Hastanenin beyin ve sinir cerrahi uzmanı tarafından düzenlenen 06.01.2015 tarihli raporunda, tanı olarak "lomber vertebra fraktürü" olduğu belirtildiği ancak, beyin ve sinir cerrahi yönünden yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğunun bildirildiği, bu haliyle raporlar arasında çelişki bulunduğu, 06.01.2015 tarihli raporda basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikteki yaralanmanın ne olduğu hususunun denetime olanak verecek şekilde raporda açıkça belirtilmediği ve kemik kırığı olup olmadığı ve varsa hayat fonksiyonlarına etki derecesi hususunda rapor aldırılmadığı anlaşılmakla; sanığın eylemi ile katılanda yaralanma meydana gelip gelmediği ve meydana gelmiş ise, bu yaralanmanın niteliği hususunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespiti amacıyla, katılana ait tüm tedavi evrakları, film ve grafiler ile katılana ait tüm geçici ve kati raporlar temin edilip, en yakın adli tıp şube müdürlüğüne gönderilerek, katılanın yaralanmasının niteliği hususunda ayrıntılı rapor aldırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 2) Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında yaşanan kavga olayında ilk haksız eylemin kim tarafından gerçekleştirildiği hususunun tespit edilememesi nedeniyle, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesi uyarınca (1/4) oranında haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 3) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, CMUK"un 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 25.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.