3. Hukuk Dairesi 2016/135 E. , 2016/1986 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... sınırlarında kalan ... Köyü ... Mevkiinde, 28.08.2012 tarihinde orman yangını çıktığını, idare tarafından olay mahallinde yapılan araştırma neticesinde, yangının davalı kuruma ait enerji nakil hattındaki tellerin yakından geçen ağaç dallarına değerek kıvılcım çıkarması sonucu meydana geldiğinin tespit edildiğini ve davalı kurumun idare zararından sorumlu olduğunu belirterek, 92.703,70 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu yangının, müvekkili kuruma ait enerji nakil hattının yaklaşık 10-15 metre ilerisinde çıktığı ve bu olayda müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, ayrıca müvekkili kurumun yangın bölgesinde yer alan şebekede kontrol bakım ve ağaç kesim işlemlerinin yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, "...meydana gelen yangının elektrik nakil hattından kaynaklanmadığı, zira yangının başladığı yerin patika yolun bulunduğu yer olup D.İş raporundaki orman bilirkişinin belirttiği üzere buradaki ateşin etkisinin ve kül artıklarının daha yoğun olduğu, her iki orman bilirkişi raporunda belirtildiği üzere yangının örtü yangını şeklinde başlayıp daha sonra yukarılara doğru çıktığı, elektrik nakil hattı ile yangının başladığı yer arasında yaklaşık 25 metrelik bir mesafe olup aradaki alanın hiç yanmadığı, enerji nakil hattına temas ettiği ve yangının bu sebeple başladığı belirtilen ağacın uç tarafında bir kararmanın ve yanmanın olmadığının tanklarca beyan edildiği, elektrik tellerinin çarpışması ile ortaya çıkan kıvılcımın yangına sebebiyet verebileceği iddiası hakkında ise elektrik bilirkişinin verdiği raporda da açıklandığı üzere ‘şerare’ olarak adlandırılan bu kıvılcımın rüzgarın etkisiyle atlayarak yirmi-yirmibeş metre mesafeye ulaşıp yangını başlatmasının mümkün bulunmadığı, rüzgarın da etkisiyle bu kıvılcımın söneceğinin belirtildiği, yangının başladığı noktadaki patika yolun D. İş dosyasında da belirtildiği üzere keçi gübrelerinin ve ayak izlerinin bulunduğu, faal olarak kullanılan bir yol olup yangının buradan çıkmış olduğu" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, TBK 69. maddesine dayanan bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğuna dayalı tazminat isteminden ibarettir. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen yapı eseri kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
Ancak TBK. m.69"de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklanan bir zararın doğması gerekir. Eş söyleyiş ile meydana gelen zarar ile yapı eserinin bozukluğu ve ya bakım eksikliği şekildeki eylem arasında illiyet bağı olması gerekir. Yapı eseri sahibi ancak, davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığı ile bu illiyet bağının kesildiğini ispatlaması halinde sorumluluktan kurtulabilecektir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez.
Somut olayda uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır.
Yargılama sırasında elektrik- itfaiye -orman bilirkişileri tarafından ayrı ayrı düzenlenen bilirkişi raporlarında ortak görüş olarak; yangının başladığı belirtilen alan ile enerji nakil hattı arasındaki mesafenin yaklaşık 25 m. olduğu ve iki alan arasında hiç yanmamış alanlar bulunduğu, ağaç ve iletken çarpışması sonucu çıkan kıvılcımların 25 m. mesafeyi katedemeyeceği ve rüzgarın etkisi ile söneceği, ayrıca elektrik hattına temas ederek yangına sebep olduğu iddia edilen ağaç tepesinde yanık izine rastlanmadığı, yangının örtü yangını olarak başladığı, enerji nakil hatlarının geçtiği alan boyunca orman yangınını engelleyecek temizlik çalışmalarının yapılmadığı, yangının meydana geldiği alanda halen aktif olarak kullanılan patika bir yol bulunduğu ve yangının enerji nakil hattından değil, bu yoldan kaynaklanan başka bir sebep ile çıkmış olabileceği, meydana gelen olay nedeni ile kurum zararının 90.387,70 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde; elektrik tellerine temas eden ağaç tepelerinin yanmış olduğunun gerek dosyaya sunulan fotoğraflar gerekse tanık beyanları ile sabit olduğu, olayın hemen ardından tespit dosyasında yapılan keşifte, elektrik hattının altında kırık fincanlar (izolatör) bulunduğunun mahkemece gözlemlendiğini, ayrıca bu hususun hem jandarma hem kurum tutanaklarında açıkça ifade edildiğini, davalı kurumun yangından hemen sonra hatta bulunan izolatörleri değiştirerek sarkmış durumda bulunan hatları yükselttiğini, oysa bilirkişi raporlarında bu hususa hiç değinilmediğini, hiçbir kanıt ve bilimsel veriye dayanmaksızın yangının patika yoldan çıktığına dair tespitin kabul edilemez olduğu belirtmiş, buna karşın mahkemece, davalı vekilinin bu itirazları dikkate alınarak aynı bilirkişilerden ek rapor ya da yeni bir bilirkişi kurulundan yeni bir rapor almaksızın, itiraza konu bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesis edilmiştir.
Dosyada mevcut .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/220-D.İş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporlarında da yukarıda açıklanan bilirkişi raporlarında belirlenen benzer görüşlere yer verilmiş olmasına karşın davalı vekilince tespit dosyası raporlarına da itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, dosyanın üniversite kürsülerinden seçilecek üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, dava konusu uyuşmazlık hakkında taraf vekillerinin iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporlarına karşı itirazları ve dava konusu olayla ilgili soruşturma dosyası ayrıntılı olarak incelenmek sureti ile, dava konusu yangının çıkış sebebi ile davalı idarenin bu yangının meydana gelmesinden ve ortaya çıkan zarardan sorumluluğunun bulunup bulunmadığı konusunun net olarak tespit edilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.