Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.
Mahkemece, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarla vasıflı 162 parsel sayılı taşınmazın M.oğlu S. O.adına kayıtlı olduğu, çekişme konusu taşınmazın kadastro ile zilyetliğe dayalı olarak 23.07.1996 tarihinde yapılan kadastro tespitinin kesinleşmesiyle 28.09,1997 tarihinde adı geçen adına tapuya tescil edildiği, davacının miras bırakanı babası M.ve H. oğlu 1915 doğumlu S. Ok’un tapu kaydında baba adının ve doğum tarihinin yanlış yazıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür Taleplerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine veya tespitine ilişkin taleplerdeki amaç, kayıt malikinin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydı ile uyumlu hale getirilmesi olduğundan bu tür işlerde verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmez. Kararın haksız veya hatalı görülmesi halinde ileri sürülen delillere göre yeniden düzeltme talebinde bulunulabilmesi, hükmün değiştirilebilmesi mümkündür.
Öte yandan, çekişmesiz açılan bu tür işlerde, yapılan araştırma ile veya haksahibi olduğunu iddia eden bir kişinin itirazı üzerine ortaya bir çekişme çıkarsa, mülkiyet aktarımına sebebiyet verebilmesi ihtimali ortaya çıktığından, talebin artık bu davaya çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesine imkan bulunmamaktadır. Yargılama usulleri birbirinden farklı olduğundan ve çekişmesiz yargı işlerinde teknik anlamda bir hasım bulunmadığından, davaya görevsizlik kararı verilerek asliye hukuk mahkemesinde devam edilemez. Bu nedenle, davacı tarafından hak iddia eden kişi veya kişiler ile yasal hasım sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde çekişmeli yargı usulüne göre ayrı bir dava açılabileceğinden, bu talebin reddine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, çekişme konusu taşınmazın kadasto tespitinin M. oğlu S. O.adına yapıldığı, tutanağın edinme hanesinde tespit malikinin M. eşi Ş. O.’un oğlu olduğu ve doğum tarihinin de 1938 olarak belirtildiği, davacının miras bırakanı S. O.ile ne anne-baba adı ne de doğum tarihinin uyumlu olmadığı, tanık beyanları ve toplanan deliller ile anılan somut olgular birlikte değerlendirildiğinde kayıt maliki ile davacının miras bırakanının aynı kişi olduğunun kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, tapu kaydında düzeltim davalarının yukarıda açıklanan niteliği gözetilerek ve mülkiyetin nakline de sebep olunmaması bakımından, tespit maliki veya mirasçılarına yöneltilecek hasımlı dava ile uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.