8. Hukuk Dairesi 2011/3775 E. , 2011/4109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Ortaköy Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Başkale Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14.07.2010 gün ve 50/88 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, mevkii ve sınırları dava dilekçesinde yazılı dava konusu taşınmazın satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeni ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuş, diğer davalı Ortayol köyü tüzel kişiliği temsilcisi duruşmaya gelmediği gibi bir cevap da vermemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile 21.4.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 37.109 m2 taşınmazın davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısında, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde kadastro çalışmalarının yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın dava dışı gerçek kişi satıcılar tarafından 10-15 yıl önce davacının eşi Hasan Erez’e satıldığını, önceki satıcıların zilyetlikleri ile birlikte toplam zilyetliğin 60-70 yıl olduğunu ifade etmişler, ziraat mühendisi bilirkişi de raporunda taşınmazın Guvan deresinden sulanan uzun yıllardır ekilip biçilen tarım arazisi niteliğinde olduğunu açıklamıştır. Duruşmada dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ise taşınmazı alan Hasan Erez’in taşınmazı eşi davacı için satın aldığını bildirmişlerdir.
Mahkemece, ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın Guvan deresinden sulandığı belirtildiği halde 5403 sayılı Kanuna göre sulu arazi olduğu dikkate alınmamıştır. Diğer yandan davacı yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesindeki sınırlamalar bakımından sadece mahkeme yazı işlerinden belgesiz araştırması yapılmış, yerel bilirkişi ve tanıkların ifade ettikleri satın alma tarihi itibarıyla da tek başına 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından satıcı gerçek kişiler bakımından da 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki sınırlamalar yönünden gerekli araştırmalar da yapılmamıştır.
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1 maddesine göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilemeyen hallerde zilyedin kazanabileceği miktarın sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçemeyeceği, aynı kanunun 14/2 maddesinde, 03.07.2005 tarihinde yapılan değişiklikle sulu veya kuru arazi ayrımında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu hükümlerinin gözönünde bulundurulacağı da dikkate alınarak 1617 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26.07.1972 tarihinden itibaren açılan dava sonunda zilyet ve satıcıları adına bu yolla veya tapulama ya da kadastro yoluyla tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden sorulup belirlenerek miktar sınırlaması bakımından sulu arazi olduğunun da gözönünde tutulması, bundan ayrı, davacının eşi Hasan Erez tarafından açılan ve derdest bulunan tescil dosyasındaki 20.10.2001 tarihli zilyetliğin devir ve satış senedi içeriği, diğer belgeler, yerel bilirkişi ve tanık beyanları, taşınmazların miktarları da dikkate alınarak her iki dava dosyasındaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,12.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.