1. Hukuk Dairesi 2013/14353 E. , 2013/17901 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-ESKİ HALE GETİRME-ECRİMİSİL
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, eski hale getirme, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 89 ada 32 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı, komşu 89 ada 19 parselin kayıt malikinin ise davalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının, kayden maliki olduğu taşınmaza davalının komşu parselden taşınmazlar arasında bulunan ara bölmeyi kaldırmak ve kendi taşınmazına katmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın dairece, “davacının kayden maliki olduğu 89 ada 32 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişiler tarafından ortak düzenlenen 22.3.2011 havale tarihli krokili raporda kırmızı ve yeşil renk ile boyalı olarak işaretlenen toplam 26,66m2 yüzölçümlü kesimine davalı tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın el atıldığı gözetilerek el atmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak, diğer istekler olan eski hale getirme ve ecrimisil bakımından yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek, tarafların iddia ve savunması yönünde delil ve belgeleri istenmeli, bildirilen tanıklar dinlenerek sunulan delil ve belgeler incelenerek iddia ve savunmadan hangisine ve ne sebeplerle değer verildiği belirtilmek suretiyle yukarıda değinilen ilkelerde gözetilerek oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken aksi düşünce ile eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma ilamına uyularak mahkemece yazılı şekilde karar verildiği görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki, çekişme konusu taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattığı, davacının bu elatmaya baştan beri rızası olmadığı belirlenerek yazılı olduğu şekilde ecrimisilin hüküm altına alınması doğrudur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine
Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince; hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanarak izlenmesi gereken yol ve yöntem açıklandığı halde mahkemece bozma sonrası yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği gibi, bozma ilamına uyulmakla taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar. Mahkemece bozma ilamında açıklandığı şekilde işlem yapılması zorunlu hale gelir.
Öte yandan; mahkemelerce verilen kararların 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/2. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2.) maddesinde belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması zorunludur.
Somut olayda; mahkemece, bozmaya uygun bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmadığı gibi, açıklanan hükümlere uygun bir karar da verilmiş değildir.
Şöyle ki, dosya kapsamı ile dava konusu edilen taşınmazların yer altında oyma yapılarak inşa edilen yerlerden olduğu, davacının kendi taşınmazına arada sınırı oluşturan duvarın kaldırılarak müdahale edildiği iddiasında bulunduğu, bu iddianın bozma öncesinde sabit olduğu kabul edilerek elatmanın önlenmesi bakımından verilen kararın doğru olduğuna işaret edildikten sonra, diğer istekler bakımından yapılması gerekli araştırmanın ne olduğunun açıklanmasına rağmen mahkemece gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadığı, taşınmazların eski hale getirilmesi bakımından iki taşınmaz arasında örülmesi gereken duvarın nerede ve ne şeklide olacağı kroki üzerinde gösterilmek suretiyle belli edilmediği gibi, infazı kabil bir karar da oluşturulmadığı, hüküm yerinde nereden elatmanın önlenmesine karar verildiği belirtilmeden, bilirkişi raporuna atıfla yetinilmiş olduğu görülmektedir.
Hal böyle olunca; mahallinde yeniden aralarında inşaat mühendisi sıfatını taşıyan bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi kurulunca keşif yapılması, taşınmazların eski hale getirilmesi için taşınmazlar arasında bulunması gereken duvarın yeri, nasıl olması gerektiğinin tam olarak belirlenmesi, bilirkişilerden uygulamayı gösterir denetime elverişli rapor alınması, ondan sonra infazı kabul olacak şekilde bir hüküm oluşturulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.