Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7409
Karar No: 2015/2956
Karar Tarihi: 23.02.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/7409 Esas 2015/2956 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/7409 E.  ,  2015/2956 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, davacının ölüm aylığına esas basamağının tespiti ile aylık miktarının belirlenmesi ve aylık farklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, hükümde belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, 1479 sayılı Kanunun Geçici 21. maddesinin yürürlüğünün 4956 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesi ile 5724 sayılı 2008 yılı Bütçe Kanununun 28. maddesinin 12. fıkrası gereği 01.10.2008 tarihine kadar ertelenmiş olması, aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106. maddesinin 2. bendi gereği yürürlükten kaldırılarak uygulama imkanının kalmamış olmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Somut olayda, sigortalının 01.05.1996-27.12.2005 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının bulunduğu, prim borcu nedeni ile 30.09.1996 tarihi itibariyle sigortalılığının 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesi gereğince durdurulduğu, 01.10.1996-27.12.2005 tarihleri arasındaki dönemin ise ihyaya tabi olması nedeni ile pirim borcunun ödenmesi sonrası davacıya anılan tarihler arasındaki sigortalılık süreleri gözetilmeksizin belirlenen 1. basamaktan 01.06.2011 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık, 1479 sayılı Kanunun Ek 19 maddesi kapsamında prim borcu nedeni ile durdurulan ve ihyaya tabi sigortalılık sürelerinin prim borcunun ödenmesi sonrası ölüm aylığının belirlenmesinde esas alınan basamak tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır.
    1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinde “Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. … Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. …” hükmüne yer verilmiş, 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesi ile de “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. … Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
    Yukarıda zikredilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, durdurulan sigortalılık sürelerine yönelik prim borcunun sigortalı yada hak sahipleri tarafından ödenmesi halinde, anılan sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Kurumca zorunlu sigortalılık süresi olarak kabul edildiği halde prim borcu nedeni ile bir yönüyle askıya alınan ve borcun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen bu sürelerin, ölüm aylığının belirlenmesinde esas alınan basamakların tespitinde, sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesinin zorunlu bir sonucu olarak gözetilmesi gerekmektedir.
    Hal böyle olunca, öncelikle Kurumdan prim borcu nedeni ile durdurulan ve borcun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen 01.10.1996-27.12.2005 tarihleri arasındaki süreler gözetilerek, davacının ölüm aylığında esas alınması gereken basamakları sorularak belirlenmeli, 5510 sayılı Kanun ile prim ve aylıkların belirlenmesinde basamak sisteminden 01.10.2008 tarihinden itibaren vazgeçildiği ve davacının anılan sürelere yönelik prim borcunu 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesi gereği belirlenen tutara göre ödediği gözetilerek, 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinin “… sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. …” hükmü çerçevesinde sigortalının son basamağına göre ödemesi gereken prim tutarı Kurumdan sorularak, davacının Geçici 17. maddeye göre ödediği tutardan fazla olması halinde aradaki farkın ödenmesi için davacıya süre verilmeli, sonrasında bu basamaklara göre başlangıçtan itibaren tahsisi gereken ölüm aylığı tutarı sorularak tespit edilmeli, davacının Kurumca belirlenen basamak ve yaşlılık aylığı miktarına itiraz etmemesi halinde bu tutarlar esas alınarak hüküm kurulmalıdır.
    Davacı tarafından Kurumca belirlenen basamak ve ölüm aylığı miktarına itiraz edilmesi halinde ise, öncelikle, sigortalının aylıkta esas alınan basamaklarının belirlenmesi gerekmektedir. 2926 sayılı Kanunun 33 ve 35. maddelerinin ilk halinde sigortalıların ödeyecekleri primlerin 12 basamaklı gelir tablosuna göre belirleneceği, basamakta bekleme süresinin 2 yıl olduğu, yazılı taleple ve prim ödemeye bağlı basamak yükseltileceği öngörülmüştür
    04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK ile yapılan değişiklikle basamak sayısı 24’e çıkarılarak basamakta yükselme için Sigortalının ilk oniki basamakta bekleme süresinin bir onüçüncü basamaktan itibaren her basamakta bekleme süresinin ise iki yıl olduğu, ilk onbir basamakta sıra itibarıyla basamak yükseltilmesi, prim ödemeye ve talebe bakılmaksızın Kurumca yapılacağı, onikinci basamaktan itibaren basamak yükseltilebilmesi için, sigortalının yazılı talepte bulunması ve talep tarihinden önceki dönem sonu itibarıyla prim ve diğer borçlarını ödemiş olmasının şart olduğu belirtilmiş, anılan KHK’nın 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile iptal edilmesi sonrası ise de 28.01.2004 tarihinde yayınlanarak 08.08.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5073 sayılı Kanun ile aynı yönde düzenlemeler yapılarak bu düzenlemelerin yürürlüğü bütçe kanunları ile 01.10.2008 tarihine kadar uzatılmıştır. Bilindiği üzere kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme olmadığı gibi, kural olarak, her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir.
    Hal böyle olunca, sigortalının 01.05.1996-27.12.2005 tarihleri arasındaki sigortalılık süreleri dikkate alınarak, çalışmaların geçtiği dönemlerde yürürlükte bulunan yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde öngörülen basamak yükseltme esasları çerçevesinde basamak intibakının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
    Tahsiste esas alınacak basamakların bu şekilde tespitinden sonra, ölüm aylığı miktarının belirlenmesi safhasına geçilmelidir. Ölüm aylığının hesaplanmasında 2926 sayılı Kanunun 24. maddesi gereğince, “a) Sigortalının almakta olduğu malullük veya yaşlılık aylığı,    
         b) Sigortalının bağlanmasına hak kazanmış olduğu malullük veya yaşlılık aylığı veya kısmi yaşlılık aylığı,
    c) Malullük aylığı bağlandıktan sonra kontrol muayenesi sebebi ile aylığı kesilen sigortalı için kesilmiş bulunan malullük aylığı,
    d) Yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra 20 nci maddenin birinci fıkrasına göre kesilen aylığı,     
    e) Sigortalının (...)(2) prim ödemekle beraber 15 tam yıl sigorta primi ödemeden ölümü halinde 15 tam yıl sigorta primi ödemiş olanlar gibi 18 inci madde hükmüne göre hesaplanacak kısmi aylığı, Esas tutulur. …” . Bu halde davacıya bağlanacak ölüm aylığının belirlenmesi için sigortalıya tahsisi gereken yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi gerekir. Yaşlılık aylığının hesabında öngörülen istisnaları dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi ve sigortalının 01.10.2008 sonrası çalışmasının bulunmaması nedeni ile bu maddenin yollaması ile 2926 sayılı Kanunun 18. maddelerinin uygulanması gerekmektedir.
    Anılan maddede, “yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bulunduğu basamakta en az bir tam yıl prim ödemiş olması şartıyla 33 üncü maddede belirtilen basamaklardan son defa prim ödediği basamak göstergesinin katsayı ile çarpımının % 70"i oranında yaşlılık aylığı” bağlanacağı, “Sigortalının bulunduğu basamakta en az bir tam yıl prim ödememiş olması halinde yaşlılık aylığı”nın bir önceki basamak üzerinden hesaplanacağı, yaşlılık aylığının hesabındaki aylık bağlama onanının “sigortalının kadın ise 58, erkek ise 60 yaşından sonra sigortalılığa devamda fazla olan her tam yaş için ve 25 yıldan fazla prim ödediği her tam yıl için % 70 oranı birer artırılarak”, “yirmibeş yıldan eksik prim ödenmiş her tam yıl için % 70 oranı % 1 eksiltilerek” hesaplanacağı, hüküm altına alınmış, aylık miktarının artışını öngören 5073, 5282 ve 5454 sayılı Kanunlarda da bağlanacak aylıkların 2003 yılı Aralık ayında yürürlükte bulunan gelir tablosu ve gösterge tutarları esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir.
    Bu yasal düzenlemeye göre; yaşlılık aylığının hesap formülü; Yaşlılık Aylığı = Son bir tam yıl prim ödenen basamağın (01.07.2003) Gelir tablosu karşılığı Aylık gelir tutarı x ABO şeklinde olacaktır.
    Bu şekilde bulunan aylık, 01.07.2003 tarihi itibarıyla aylık miktarını oluşturur. Bu tutara 2003 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere, yıl içerisinde memur maaş katsayısının artışı dolayısıyla yapılan artış miktarlarını 100 milyon liraya tamamlayacak miktarlarda ödenmesi gereken sosyal destek ödemesi tutarı eklenerek, 2004 yılı Ocak ödeme döneminden 2007 yılı Temmuz dönemi dahil aylıklara uygulanan artışlar uygulanmak suretiyle aylığı 2008 yılı Ocak dönemine, sonrasında, 2008 yılı dahil olmak üzere tahsis talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak tahsis talep yılının Ocak ayına taşınır. (Sigortalının 01.10.2008 tarihi sonrasında çalışması bulunmadığından 01.10.2008 sonrası sürelere yönelik aylık hesabı yapılması söz konusu değildir.) Bu şekilde bulunan tutar, tahsis talep yılının Ocak ayındaki aylık tutarıdır. Bulunan miktarın tahsis tarihine göre Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde uygulanan artış oranları kadar arttırılması sonucu tahsis tarihindeki yaşlılık aylığı miktarı belirlenir.
    Sonrasında 2926 sayılı Kanunun Ek 3. maddesi yollaması ile 1479 sayılı Kanunun 45. maddesinde belirtilen esaslara göre ödenmesi gereken ölüm aylığı tutarı tespit edilir.
    Hal böyle olunca, davacıya ay be ay ödenen aylıklar ile bağlanan aylıkta esas alınan tüm verileri içeren tahsis dosyası celp edilmeli, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi