3. Hukuk Dairesi 2015/19929 E. , 2016/1937 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı şirketin, davalının araç sigorta şirketinin anlaşmalı servisi olduğunu, davalıya ait aracın çalındığını, bulunduğu zaman da hasarlı olduğunu, sigorta şirketinin, davalının olayda kusurunun bulunması nedeni ile, araç tamir bedelini ödemediğini, bu bedelin tahsili amacı ile araç maliki olan davalı aleyhine 7824 TL asıl alacak ve 150,33 TL faiz olmak üzere toplam 7977,33 TL üzerinden icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, sigorta şirketinin tamir bedelini ödeyeceği inancı ile, aracı davacıya teslim ettiğini, sigorta şirketinden kesin onay almadan tamiri yapan davacının kusurlu olduğunu, bu nedenle de tamir bedelini davalıdan isteyemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, itirazın iptaline ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal fazi uygulanmak suretiyle takibin devamına, asıl alacağın %20 si olan 1.584,95 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu"nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmıştır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Eser sözleşmelerinde bedelin kararlaştırılmadığı veya tarafların bedelde uyuşamadığı durumda BK’nın 366. maddesi uyarınca bilirkişice saptanması gerekir.
6100 sayılı HMK md. 266 uyarıncı Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümü mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. (HUMK m.275).
Ancak, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlıkta mahkemenin, bilirkişinin oy ve görüşünü alması gerekir.
Mahkemece tamir bedelinin tespitine yönelik yapılmış bilirkişi incelemesi yapılmadan, karar verilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, alanında uzman bilirkişi tarafından, davacı tarafından düzenlenmiş olan fatura münderecatı ile araç üzerinde yapılan işlemlerin kadri maruf olup olmadığı incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise, davacı, davalı aleyhine 7824 TL asıl alacak ve 150,33 TL faiz olmak üzere, toplam 7.977,33 TL üzerinden icra takibinde bulunmuş, mahkemece de davanın kabulüne karar verilmiştir.
BK 101/1.maddesinde “Muaccel bir borcun borçlusu, ancak alacaklının ihtariyle mütemerrit olur” hükmü yer almaktadır. Temerrüt ise, ya bir ihtar veya talep veya dava açılması vs. suretlerde gerçekleşir. Temerrüt gerçekleştiği tarihten itibaren de temerrüt faizine hükmolunur.
Oluş ve kabule göre de; icra takibi öncesinde davalının davacı tarafından temerrüde düşürülmediği, bu itibarla faize icra takip tarihinden itibaren hükmolunması gerekirken, takip tarihine kadar talep edilen 150,33 TL faizden de davalının sorumlu tutulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.